BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,80
ALTIN 2.962,83

"Kodu mu oturtan" Genelkurmay Başkanı'ndan selam çakıp geçen Necdet Paşa

O ses tonu değil miydi kendisini yakan? Emin olmadan "boru" diyen, hiçbir şey netleşmeden "kağıt parçası" diye caka satan İlker Başbuğ...

"Kodu mu oturtan" Genelkurmay Başkanı'na sahipti Türkiye! 27 Nisan öncesinde medyanın etrafında pervane olduğu şahsiyet. Kudreti taa Şemdinli'ye etki ediyordu, "iyi çocuklar"ı vardı, masum insanları katleden!

Her an her şeyi yapabilecek potansiyele sahip biriydi. Şemdinli'yi o yüzden teğet geçtiler. Van savcısına yapılan zulmü o yüzden görmediler. Yürüyüşü, endamı bir başkaydı Yaşar Paşa'nın. Verince muhtırayı, "hah şimdi oldu" diyenler çok oldu. Ama iktidarın o dik duruşu, şişen balonun havasını iki dakikada söndürdü.

Türkiye'nin en popüler ismi, sessizliğe büründü sonra. Ergenekon, Balyoz, yanına bile uğramadı. O'nun kudretiyle coşan nice insan içeride, ama o hala dışarıda.

Neyse konumuz Ergenekon değil zaten... Nereden nereye geldiğimizi anlatmak istiyorum sadece. Çevik Bir gibi gücünün doruğuna çıkan bir vatan evladı vardı mesela. Adnan Hoca ve tayfasının deyişiyle, Cumhurbaşkanı adayı bile oldu Maşallah!

Ve İlker Paşa...

O ses tonu değil miydi kendisini yakan? Emin olmadan "boru" diyen, hiçbir şey netleşmeden "kağıt parçası" diye caka satan İlker Başbuğ...

Çevik Bir geride kaldı... Yaşar Paşa ile İlker Paşa'nın şu resepsiyonlardaki açıklamalarını hatırlayın bir.. Daha doğrusu gazetecilerin açıklama almak için birbirlerini nasıl ezdiğini hatırlayın. Bir köşede Cumhurbaşkanı, öteki köşede Başbakan ve gazetecilerin daha çok ilgi gösterdiği Genelkurmay Başkanı...

Bir gün sonra alınan mesajlar, çakılan manşetler...

                         ***

30 Ağustos resepsiyonu için Çankaya Köşkü'ndeydim geçen hafta. Askerin daha önce ev sahipliği yaptığı resepsiyonda, siviller ağırlıklıydı bu sefer. Bir kışlanın bahçesinde değildi, sivil Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ev sahipliğinde ağırlanıyordu konuklar. Kamusal alan gibi saçmalıklar da yoktu, eşli eşsiz zırvası da... 

Yağmur çiseledi bir ara...

Herkes içeri kaçtı...

Girişte merdiven başında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü bekliyoruz. Bir iki cümle alacağız ağzından, Suriye, Mısır ve müdahale konularında... Biz beklerken Türkiye'nin Genelkurmay Başkanı geçti aramızdan selamını çakarak. Kimse heyecan yapmadı, kimse yön değiştirmedi, düşmedi kimse peşine Necdet Paşa'nın...

O bir köşede, Abdullah Gül bir köşede, Tayyip Erdoğan bir köşede değildi. Üniforma vardı üzerlerinde, ne siyaset, ne de başka bir şey... Adı sanı az bilinen, medyadan uzak, popülaritesi az ve medya üzerinden mesaj verme alışkanlığı olmayan bir Genelkurmay Başkanı...

Sedat Ergin'e sordum galiba...

Türkiye'de miyiz?

Gülüşmeler ve gecenin sonu..