BIST 8.664
DOLAR 34,34
EURO 37,40
ALTIN 3.019,87
HABER /  GÜNCEL

Kocaeli'de mavi yakalı kararsız, CHP’nin asgari ücret vaadi konuşuluyor

Sanayi kenti Kocaeli'nin canlı kent hayatı seçim atmosferiyle daha da hızlandı. BBC Türkçe'den Rengin Arslan kararsız seçmenlerin dikkat çekici boyutta fazla olduğunu aktarıyor.

Abone ol

Türkiye’nin en kalabalık illerinden biri olan Kocaeli’de gittikçe devleşen bir sanayi, canlı bir kent hayatı ilk adımda hissettiriyor kendini. Yük taşıyan trenler, tırlar, kamyonlar, genci yaşlısı sokakta, pazarda.

Bu kalabalığa şimdi bir de seçim afişleri, bayraklar ve seçim arabaları eklenmiş durumda. Sakin tek bir an bile yok.

Kocaeli’nde bulunduğum sırada bu kalabalığın arasına karıştım, işçilerle, öğrencilerle ve kadınlarla konuştum. Hem yemyeşil ağaçların arasındaki köylerde üreticilerle hem de kentin çoğunluğunu oluşturan işçilerle buluştum.

Bir de haftalık kurulan pazara uğradım tabii ki...

Öğle yemeği için mola veren işçilerin yanı ilk durağım. Yol üzerinde çevrede çalışan işçilerin yemekhanesi gibi bir lokantada onları buluyorum. Yemeklerini bitirip çaylarını içen işçilerle sohbet ediyorum.

'Oyumu Tayyip’e vereceğim'

Sait Ayaz, hemen "Tayyip Erdoğan’a vereceğim oyumu" diyor. Yanındaki ise düzeltiyor onu. Veremezsin. Veririm! Veremezsin!

Çekişme Sait Ayaz’ın espriyi anlamasıyla son buluyor. “Ha, AK Parti’ye yani. Ama o bizim babamız, o anlamda söyledim” diye açıklıyor kendisini.

Ayaz’a diğer partileri soruyorum. “Diğerleri gelirse beter olur” diyor. Köyüne yol yapılmış, evleri artık sel basmıyormuş. AKP’nin yol icraati onu ikna ediyor.

Diğerleri söze giriyor. Vinç operatörü Mustafa Kara, "Aldığın para yetiyor mu, para olmadıktan sonra yolu ne yapacaksın?" diyor.

Diğerleri çatı ustası. Tevfik Aymaz "Geçen AK Parti’ye verdim ama yapılanlardan memnun değilim. Asgari ücret yüzünden fabrikadaki işimi bıraktım" diyor.

Kime oy vereceğine ise karar vermemiş.

Asgari ücret tartışması hepsinin ana gündem konusu. CHP’nin vaadini yerine getirebileceğini düşünen de var 'boş bir seçim vaadi' olduğuna inanan da.

'Demirtaş barış havarisi gibi'

Onların yanından ayrılıp pide ustası Muşlu Fehim Ayan ile konuşuyorum. Ayan da daha önce 'AK Parti’ye, Erdoğan’a ve ekibine' oy verenlerden. Ekibini vurguluyor çünkü, şimdiki eleştirisi, Erdoğan’ın 'yanında kimseyi bırakmamış olması'. Ayan, “Herkesi eledi bir tek kendi kaldı” diye eleştiriyor Erdoğan’ı.

Fehim Ayan 31 yaşında, üç çocuğu var. Bu kez oyunu HDP’ye, Selahattin Demirtaş’a vereceğini söylüyor. “Cumhurbaşkanlığı seçiminde ülkeye ayrı bir ses getirdi. Barış havarisi gibi” diyor.

Ailelerinde ise durum yarı yarıya. 2010 yılında ailesinden biri Hakkari’de askerlik yaparken şehit olmuş. “Biz istemiyoruz, dağlarda kurşunlar patlasın, bombalar patlasın, Roboski olsun” diyor.

'Askerciklerimiz ölmüyor'

Oto sanayide de, pazarda da, öğrenciler arasında da kararsızlar karşıma çıkıyor. Pazarcı 19 yaşındaki, Sabahattin Akdoğan, "İlk seçilmiş cumhurbaşkanını ben belirledim" diyor. Oyunu Erdoğan’a vermiş. Peki şimdi ne yapacak? "Bazı şeyler değişti, bilemiyorum. İyi değil" diyor.

Türkiye’de ilk kez bir Roman aday da CHP sıralarında Meclis’e girmek için yarışıyor bu seçimde. Perşembe pazarında maydanoz satan Roman Havva İnater ise “Tayyip’e vereceğim” diyor can-ı yürekten. “Askerciklerimiz ölmüyor eskisi gibi. Her şeyinden memnunum” diyor. CHP’nin adayını sorduğumda, “hayırlısı olsun” demekle yetiniyor.

Oto sanayide konuştuğum işçiler ve arabasını tamir ettirmek için gelen müşteriler arasında CHP ve MHP öne çıkıyor. Kimi 40 yıldır CHP’ye oy verdiğini söylüyor, kimi MHP’nin Kocaeli’de gittikçe güç kazandığını.

Kararsızlardan biri olan araba tamircisi Hüseyin Türegül ise eğitim sisteminden şikayetçi. “Zorunlu eğitim 12 yıl. Çıraklığı öldürdüler. 17 yaşında çocuğu burada çırak olarak çalıştıramayız” diyor. CHP’ye, MHP’ye, AKP’ye hepsine oy vermiş geçmişte. Muhalefetin asgari ücret vaadini ise “boş vaat” olarak görüyor.

Kadınların gündemi de asgari ücret

Gitmeyi planladığım yerlerden biri de pazarda satılanları üretenler. Kocaeli’nin tarımdaki payı yüksek değil ama üreticinin beklentilerini dinlemek için Bayraktar köyünde, fabrikalara komşu seralara gidiyorum.

Çapa yapan kadınları kısa bir mola vermişken buluyorum. Salatalık çapasında çalışan Zülfiye Karaca bugüne kadar MHP’ye vermiş. Asgari ücret ve mazot vaatleri nedeniyle ise oyu bu kez CHP’ye.

“Başa gelenlerin hiçbiri işçiyi köylüyü düşünmüyor. Gübrenin torbası 70-80 milyon. 1-2 dönüm ektiğin zaman zaten kendini kurtarmıyor. Allah versin, bizim paralarla maaşlarını alıyorlar ama bize asgari ücret.

Benim oyum CHP’ye. Mazotu indireceğim, gübreyi düşüreceğim, asgari ücreti arttıracağım dedi” diyerek açıklıyor oyunu.

Köylünün hafızasının ne kadar güçlü olduğunu ise bir örnekle kanıtlıyor. Erdoğan’ın yıllar önce bir çiftçiye “Ananı da al git” deyişini hatırlatıyor ve “Bunu biz gibi okuması yazması olmayanlar unutmadı, okuyan yazan da unutmamıştır herhalde” diyor.

'CHP’nin kendine hayrı yok'

Çapa yapanlardan biri de Ümran Şahin. “Ben 12 yıldır AKP’ye veriyorum. Asgari ücret. 800 lira. Yazık günah, insanlar geçiniyor bu parayla. Yıllar önce ben çalışırken bütün kadınlar evdeydi. Şimdi bütün kadınlar çalışıyor. Niye? geçinemiyorlar çünkü” diyor.

Daha önce AKP mitinglerine gittiğini söylüyor, “En önde bayrak salladım ben” diyor. Fikrini değiştiren ise asgari ücret ile ilgili vaatler olmuş, bir de Erdoğan’ın uslübu. “Adam önüne çıkanı vura kıra götürüyor. Paralel yapı onun kankisiydi hani” diyor.

'Sigara politikası var gıda politikası yok'

Yukarılardaki Ketenciler köyü ise yemyeşil doğasıyla karşılıyor beni. Burada organik tarım yapan kadınlarla buluşmak istiyorum ama izin günleri olduğu için onları bulamıyorum. Ancak bu projeyi yürüten Nermin Tetikkaya ile kuş ve koyun sesleri arasında sohbet ediyoruz.

Oy kullanmayacak ama gıda politikası olmamasından şikayetçi. “Koca koca bina yapacaklarına onkoloji hastaneleri yapsınlar. Herkes kanser. 10 yıl sonra daha da kötü olacak” diyor.

Bunda gıdalardaki katkı maddelerinin payı olduğunu söylüyor. “Sigaraya gelen var ama gıdaya gelen yok” diye eleştiriyor denetimsizliği.

Onun yanından ayrıldığımda Romanya maciri Davut amcayla karşılaşıyorum. Yol üzerinde birkaç ineğini güdüyor. Emekli, 65 yaşında. Oyunu AKP’ye verecek. “Hal gidişini beğeniyoruz sağlık ve yol açısından” diyor.

Emeklilere ikramiye vaatlerini ise inandırıcı bulmamış. “CHP’nin kendine hayrı yok. Güvenmiyorum” diyor.

Gençler parti bayraklarından şikayetçi

Ve gençler... Kararsız değil ama çekingenler. İlk eleştirileri, bayrak ve afişlere harcanan para oluyor. Kocaeli Üniversitesi’nde hukuk okuyan Alp Aktaş, “Dağıtılıp yeniden toplatılması için harcanan paralar o kadar fazla ki. Bununla o kadar fazla insanın ihtiyacı karşılanabilir ki. O kadar çirkin ki her yer” diye şikayet ediyor.

Sema, Miraç, Gökhan... Hiçbiri partilerin yeterince gençlik politikası ürettiğini düşünmüyor. Gençlerin önünü açacak bir politikanın yoksunluğundan şikayet ediyorlar.

İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyan Gökhan Akarsu ise din eğitiminin ağırlık kazanmasını eleştiriyor:

“Dini eğitimini bırakmaları lazım. Şu an cami hocası bizden daha değerli. Üniversitede tıp okuyan öğrenciden daha değerli. Mezun olacağımız zaman ne olacağımızı gerçekten bilmiyorum.”

Gelecekten ümitsiz değiller ama kaygılılar. İş bulabilecekler mi, istedikleri işi yapabilecekler mi?

Son 15 ay içinde yaptığım gezilerde en çok kararsızla bu seçimde karşılaştım. Daha önce bir çırpıda söylenen parti isimlerini bu kez “sandığa gidince karar vereceğim” almıştı.

İzmit’te konuştuklarım böyle bir tablo sundu ama elbette her şeyin belirli hale geleceği yer sandık. Bu kentin sürprizleri olacak mı takip edeceğim...