Kültür Bakanı Attila Koç'un şair Attila İlhan için AKM'de yuhalanması medya yazarlarından tepki aldı. İşte Sabah ve Yenişafak yazarlarının buluştuğu ortak nokta:
Abone olKültür ve Turizm Bakanı Attila Koç'un ünlü yazar ve şair için Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende yuhalanması Sabah yazarı Emre Aköz ve Yenişafak Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan'ın yazılarıyla kınandı:
Yazı: Emre Aköz
Kaynak:
- Önce şunu belirtelim: Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un gafları giderek çoğalıyor. Mesela 'Sakal-ı Şerif'i havaalanına getirtme konusunda önce, " Ne olmuş yani, ben Müslüman değil miyim " dedi... Şimdi de kalktı müdürü suçluyor, 'Yalakalık yaptı' diyor. 1) Neden ilk açıklamasında bunu söylemedi? 2) Hata yapan müdüre 'yalaka' demek ayıp değil mi? 'İşgüzar' filan gibi bir kelime daha uygun olmaz mıydı?
Şimdi gelelim asıl konuya... Bakan Koç'un yanlış sözlerini ve uygulamalarını tabii ki eleştireceğiz. Hatta her siyasetçi gibi o da protesto edilmeye alışmalıdır. Demokrasi böyle işler.
Tamam ama protestonun yeri ve zamanı da önemli. Bakan Koç, Attila İlhan için dün Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılan törende protesto edilmiş. Protestoculara sormak gerekir: Siz oraya bakanı protesto etmek için mi gittiniz, yoksa Attila İlhan'a olan sevgi ve saygınızı göstermek için mi?
Eğer Bakan Koç daha önce Attila İlhan'a kötü bir şey yapsaydı (ki bildiğim kadarıyla yapmadı)... Ya da konuşmasında Attila İlhan için olumsuz laflar etseydi (ki etmedi, tersine övdü), o zaman böyle bir törende protestoyu hak ederdi.
Protestocular sadece Bakan Koç'a değil, Attila İlhan'ın anısına da saygısızlık etmiştir.
Yazı: Mehmet Ocaktan
Kaynak:
- Şu ülkede sevdiklerimizi bile, gönül rahatlığı içinde uğurlayamıyoruz. Türk şiirinin en değerli "gönül saatleri"nin usta şairi Attila İlhan'ı"An gelir Attila İlhan ölür" dizelerinin muhteşem ırmaklarında uğurladık. Ama bu uğurlamaya, bazı ideolojik "sirk palyaçoları"nın yobazlıkları yüzünden biraz hüzün bulaştı.
Usta şair Attila İlhan, ebedi yolculuğuna şiirlerinin coşkusuyla büyüyen, sevenleri, dostları ve akrabalarının oluşturduğu büyük sevgi seli içinde uğurlandı. Bu uğurlamada, ne zaman kendisiyle karşılaşsam, Attila İlhan'dan dizeler okuyan Kültür Bakanı Atilla Koç da vardı. Evet, bir sanat ve edebiyat dostu, özellikle de şairleri gözbebeği gibi seven bir Kültür Bakanı, bir şairi 'öte dünya'ya uğurlama töreninde konuşma yapıyor.
Ama, hayatımızın her zaman, her yerde tadını tuzunu kaçırmak üzere sanki bu dünyaya gönderilmiş "yobazlar", Attila İlhan'ı uğurlarken de yaptılar yapacaklarını. Bakan Koç konuşurken, Türk solunun bazı "ideolojik yobazları" protesto eylemi başlattı.
Protesto etmenin de elbette 'demokratik' bir hak hak olduğunu biliyorum. Ama eğer, birkaç protestocu "sirk palyaçosu"nun televizyonlardaki görüntülerini izlerseniz, bu yapılanların demokratik bir 'hak' değil, kelimenin tam anlamıyla "yobazlık" olduğunu göreceksiniz.
Palyaço kılıklı "yobaz" hatun, bakan konuşurken koltuğundan fırlıyor, etrafa tükürükler saçarak yumruklar sallıyor. Bununla da yetinmiyor, Atatürk Kültür Merkezi'nin koltuklarını tekmeliyor.
Kimdir bunlar, nasıl bir zihinsel rahatsızlıktır? Bu tür hastalıklı, 'marazlı' tiplerin Attila İlhan'ın cenazesinde ne işi olabilir? Düşünebiliyor musunuz, bir insanın, bir bakanın konuşmasına tahammül edemeyip, etrafa tekmeler atan kişi bir kadın.
Hayır olamaz, isyan ediyorum, şiir okuyan ya da hayatında bir kez olsun şiirle tanışmış bir insan bu kadar "kaba" olamaz. Ama maalesef bu "sol yobazlar" grubu, kalbimizin şairi Attila İlhan'ı uğurlarken bile, tükürüklerini hepimizin üzerine sıçratmaktan çekinmediler.
Attila İlhan'ı şiirin kardeş cümleleriyle uğurlamak istiyordum ama 'yobazlar' izin vermedi, özür diliyorum, rahmet diliyorum Attila İlhan...
Yobazlar, keşke şairlerin ölümüne hiç gelmese... Çünkü, /Büyük bir şaşaadır ölüm/ Ebruli nurlarla gelir/
Bu nasıl bir sevmek, kimsenin yüreği titremiyor...