BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Kobani eylemcileri için harika bir önerim var

Selahattin Demirtaş teröristlerini sokağa çağırdı, Kılıçdaroğlu'nun CHP'si neler yaşanacağını bile bile isteğe destek verdi.

Selahattin Demirtaş teröristlerini sokağa çağırdı, Kılıçdaroğlu'nun CHP'si neler yaşanacağını bile bile  bu çağrıya destek verdi.

Sonuç?

Demirtaş ve Kılıçdaroğlu'nun eş başkanlığındaki HDP ve CHP 26 kişiyi öldürdü! Öldürürken, "Biz bu konuda IŞİD'le yarışırız" dediler adeta.

Diyarbakır'da Hür Dava Partisi'nin binasını bastılar. Binada bulunan Kürt kökenli 17 yaşındaki genci 17 yerinden bıçakladılar. Diğerinin kafasını ellerindeki taşlarla ezerek öldürdüler ve ateşe verip yaktılar.. 3 kişiyi binadan aşağı attılar. Onlar yaralı kıvranırken üzerinden arabayla geçip onları da alev topuna döndürdüler.

Ölenlerin tamamı masum insanlar. Suriye'den gelen mazlumları IŞİD'ci diyerek parçaladılar. Sakallı olan iki kişiyi AK Partili sanıp linç ettiler. Ambulans taşlayarak içinde bulunan kadının 8 aylık çocuğunu düşürmesine neden oldular.

Bu kadar mı?

Yaralılara kan taşıyan Kızılay'ın araçlarını yakacak kadar kansızlaştılar. "Müslüman Kobani için sokaktayız" deyip Van'da Kur-an kurslarını ve Bediyüzzaman külliyesini ateşe verdiler. Ellerine geçirdikleri Kur-an'ları yakıp fotoğraflarını sosyal medyada yayacak kadar şeytanlaştılar.

O da yetmedi, içinde müşterisi bulunan marketi ateşe verdiler. Ateşe vermediklerini yağmalayarak çaldılar, çırptılar.

Bu saydıklarımın tamamı iki günde yaşandı. İki güne bu kadar katliam ve yağma sığdırabildiler. IŞİD tek kurşunla veya kafa keserek öldürüyordu. Onlar işkence ederek katlettiler, yakarak yağmaladılar. Protesto ettikleri IŞİD'in zulmüne iki günde rahmet okuttu PKK'nın şehir "gorilla"ları!

Aklıma gelmişken...

Öncelikle, molotof atmanın ve kar maskesi takmanın demokratik hak olduğu görüşünü savunan yüce mahkemenin tüm üyelerini sevgi ve saygı ile tek tek kınıyorum!

Yine aklıma gelmişken...

Teröristlerin yakıp yıktığı herşeyin vergisini benden alacak olanlara da şimdiden hakkımı haram ediyorum!

Çünkü hak terazisi bu değil, adalet bu değil!

Bu memlekette azıcık adalet varsa, bu yapılanın hesabı  mahkemeler huzurunda sorulmalı. Bu ülkede adaletin kırıntısı kalmışsa, Demirtaş ve Kılıçdaroğlu isimli iki provokatör yargının huzurunda hesap vermeli.

Dün ekran başında bu provokatörlerden birini, yani azmettirici Selahattin Demirtaş'ı izledim. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde izlediğimiz Demirtaş yeniden fabrika ayarlarına dönmüşcesine saçmalıyordu.

Baktım, konuştukça morarıyor, morardıkça terliyor.

Neden terliyor?

Neden olacak. Yakılan işyerlerinin alevi, vefat edenlerin kanının sıcaklığı terletiyordu kendisini... Netenyahu'nun Filistin'i bombaladıktan sonra yaptığı açıklamaya nasıl da benziyordu konuşması. "Biz bir şey yapmadık, onlar bize roket atıyor, biz de evlerini yıkıyor, çocuklarını öldürüyoruz!" diyen Netenyahu konuşuyor sandım bir an.

"Biz halkı sadece direnişe çağırdık"
diyerek kendisini masumlaştırıyordu o da... Zora düşünce PKK'lı ahbaplarını tanımıyormuş gibi, onların sadece ve sadece kandan beslenerek direniş yaptığını bilmiyormuş gibi konuşuyordu beyefendi...

Sokakları ateşe veren, 26 insanı katleden teröristlere "Bizim halkımız" diyordu. Öldürülen 23 kişi Kürt kökenli ama onun halkı değil. 

Neden?

Çünkü onlar PKK'ya destek vermiyor da ondan!

Türkiye'de Cumhurbaşkanı adayı olan bu insan hem ezildiklerini söylüyor, hem de PKK'lılara "bizimkiler" diyor! Acaba dünya ülkeleri içinde böyle bir cumhurbaşkanı adayı var mıdır? Düşünsenize, Amerika'da El Kaide'yi destekleyen birinin başkanlığa aday olduğunu?

Yeterince özgür olmadığımız için oluyor bunlar işte!

Demirtaş Cumhurbaşkanı olsa, şu an başkomutan olarak verdiği emir doğrultusunda, PKK'nın yanında yer alacak ve ortadoğu cehenneminde savaşıyor olacaktık herhalde!..

Türkiye Kobani'deki Kürtler'e yardım yapmıyormuş! Bunu savunuyor, bunun için direnişe geçtiklerini söylüyor. Onurlu adam biraz adaletli olur be!

Kötülediği Türkiye şu an IŞİD'in elinden kaçan 180 bin Kürt'ü evinde misafir ediyor. Hele deyin bakalım siz ne yaptınız? Bir tane Kürt'ü evinize alıp ağırlayıp sıkıntısını sordunuz mu? Oradaki tüm belediyeler elizde.  Bir tanesine yardım götürdünüz mü?

Türkiye Kobani'yi kurtarmak için Suriye'ye girmiyormuş!

Düne kadar Maliki hükümeti sünnileri katlederken, arapların belli bir kesimini yerinden yurdundan ederken, ezidiler zulümlere maruz kalırken sesleri çıkmıyordu.  Beşar Esad 200 bin masum insanı öldürüp kalanları da köylerinden sürerken umurlarında değildi. Umurlarında değildi, çünkü  boşalan yerleri hemen Kürtler dolduruyor, şehir sahibi oluyordu. IŞİD denen teröristler grubu ortaya çıkıp, bıçağın ucu sapıyla birlikte Kürtlere dönünce birden işin adı vahşet oldu. O güne kadar var mıydı HDP veya eski adıyla BDP'den bu katliamlara tek laf söyleyen?

Yanlış anlaşılmasın...

Sırf Kobani'de Kürtleri öldürüyor diye Allah'ın dinini kirleten IŞİD mensubu pislikleri kim savunuyor ve destekliyorsa Allah onu kahru perişan eylesin.

Anlatılmak istenen şey çok basit...

Bu ülke, "Mesele Kürtlere yardımsa, ben onları sınırımda karşılar, evimde ağırlıyormuş gibi ağırlarım. Her türlü yardımı ederim ve ediyorum. Ama benden bir koridor açıp YPG'li, PKK'lı teröristleri kabul etmemi beklemesin. Kimse benden PKK'ya silah yardımı yapmamı beklemesin. Sokakları ateşe vererek beni buna zorlamaya çalışmayın" diyor.

Çünkü bu ülkenin onurlu ve vatanperver insanları, "Benim şehidime ihanet etme. 1996 yılında tıpkı IŞİD'in yaptığı gibi Diyarbakır'da öğretmenleri bir tümseğe yatırıp kurşuna dizenleri unutmadım. Kürtler için evet ama bir terörist örgüt için başka bir terörist örgütle savaşa girilmesine karşıyım" diye isyan ediyor.

Bu anlamak çok mu zor!

Bazı çevreler bu isyana karşılık olarak, "İŞİD azerilere veya KKTC Ye saldırmış olsaydı Türk halkı azerilerin veya kıbrıs türklerinin katliamına sessiz mi kalacaktı. Gazze'deki katliama sessiz kalmadıyıp sokaklara çıkıp eylem yaptıysak, kürtlerin katliamına da sessiz kalmamalıyız" diyor.


İyi de be kardeşim...

Gazze'ye sessiz kalmadıysak, İsrail'e savaş mı ilan ettik? Yahudileri katledip evine molotof mu attık? Holdinglerini mi yaktık? Okullarını mı ateşe verdik?

Bırakın Gazzeyi İsrail'i...

Senelerdir PKK Kürtler adına bu ülkenin insanını katlediyor. Gidip Hakkari'de, Diyarbakır'da, Şırnak'ta kimin kafasını taşla ezdik, kimi diri diri yaktık, kime molotof attık?

Şu iki gün içinde 26 kişiyi biz mi katlettik? Emniyet müdürünü ve polis memurunu biz mi şehit ettik...

Yazı bir hayli uzadı ama polis demişken, izin verirseniz herkesin kabul edeceğine inandığım bir çözüm önerisi sunacağım.

Madem polis çıkarılan saçmasapan yönetmelik gereği bunca terör eylemine rağmen silahını kullanamıyor. Madem ateşe ateşle karşılık veremiyor.

O zaman gelin şunu yapalım.

Bu ve benzeri terörist eylemlerde suçüstü yakalananlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılıp kendisinin talep ettiği ülkeye veya bölgeye sürgün edilsin!

Sadece Diyarbakır'dakiler sürgün edilse, IŞİD'e karşı Kobani'de savaşacak gönüllü bir ordu da kendiliğinden kurulmuş olur!

Ne dersiniz, kabul mü?