BIST 9.725
DOLAR 35,18
EURO 36,77
ALTIN 2.969,02
HABER /  DÜNYA

Klavye delikanlıları Gezi mesaisinde

Türkiye’de kullanılmaya başlandığı günden itibaren Gezi Parkı eylemlerinde etkin rol oynayan sosyal medya, amaç dışında kullanılması ve bazı...

Abone ol

Türkiye’de kullanılmaya başlandığı günden itibaren Gezi Parkı eylemlerinde etkin rol oynayan sosyal medya, amaç dışında kullanılması ve bazı provokasyonlara da davetiye çıkarmasıyla gündeme geldi. Klavye delikanlılığı, Gezi Parkı gösterileri süresince adeta zirveye çıktı.
Eylemler sırasında Twitter üzerinden yapılan hakaretlerin ölüm tehditlerine varan boyutlara ulaşmasıyla; sosyal medyada bir yasal düzenlemenin gerekliliği de ortaya çıktı.

“SOSYAL MEDYA KANUNU ÇIKARILMALI”
Sosyal medyanın son dönemde amaç dışı kullanılmasıyla ortaya çıkan hakaret suçlarını değerlendiren hukukçu Meltem Banko, bu konuda mutlaka etkili bir kanun olması gerektiğini söyledi. Banko, “Son yıllarda sosyal medyanın hayatımızda ne kadar etkin olduğu su götürmez bir gerçeklik içeriyor. Hayatımızda bu kadar büyük bir yer işgal eden alanda elbette ki çok daha etkili yasal düzenlemelerin olması gerekiyor. Son yaşanan olaylar da bunu gösteriyor. Vatandaş artık zamanının büyük birçoğunu sosyal medya üzerinde geçiriyor, bu nedenle çıkan uyuşmazlıkların birçoğu bu mecralar üzerinde gerçekleşiyor. Son yıllarda özellikle bu mecralar üzerinden işlenen hakaret suçlarında ciddi bir artış söz konusudur. Elbette yasaklamak hiçbir zaman çözüm değildir. Bu nedenle bu ağların yasaklanması veya erişim engellemesine tabi olması asla kabul edilemez. Yasaklayıcı zihniyetle ülkemiz bir adım ileri gitmez. Ancak buna ilişkin kapsamlı bir Sosyal Medya Kanunu’nun hazırlanması gerekmektedir. Bu kanun, kullanıcıları koruyucu nitelikte olmalıdır. Birçok insan adına sahte hesaplar açılıp, karalama kampanyaları yapılmaktadır. Buna ek olarak sahte hesaplardan provokatif iletiler yayınlanmakta ve ayrıca dolandırıcılık, hakaret, şantaj gibi suçların bu mecralar üzerinde sıkça işlenmektedir. Tüm bunlara çözüm getirici, pratikte uygulanabilir bir kanun hazırlanması şart. Bu kanunu hazırlayanların elbette ki iyi birer kullanıcı da olmaları gerekli ki var olan sorunları daha net belirleyip direkt olarak çözüme ilişkin düzenlemeler yapılabilsin” dedi.
Sosyal medyadaki düzenleme için sadece kanunun çıkarmanın yeterli olmayacağını kaydeden Banko, “Bu alanda dünya devlerinin Türkiye’de birer temsilciliklerinin oluşturulması için gerekli girişimlerin derhal yapılması gerekmektedir. Hatta söz konusu temsilcilikler, sadece Türkiye’ye değil de Türkiye üzerinden tüm Ortadoğu’ya hizmet etmelidirler. Ülkemizin bu sosyal ağ devlerini buraya yatırım yapmaları konusunda bir an önce ikna etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

“OLAYLARIN BÜYÜMESİNDE SOSYAL MEDYA BAŞROLDE”
Gezi Parkı olaylarının büyümesinde sosyal medyanın başrol oynadığına dikkat çeken Meltem Banko, “Gezi Parkı olaylarının bu derece büyümesinin en önemli nedeni sosyal medyadır. Bu olay, zaten sosyal medyanın ne derece güçlü olduğunu ve nelere yapabileceğini açıkça bizlere göstermiştir. Elbette ki, çevreci ve duyarlı insanların yapıcı yönde sosyal medyayı kullanmalarından daha güzel bir şey olamaz. Ancak bunu fırsat bilen belli kesimler sahte hesaplar açarak provokatif paylaşımlarda bulunmuşlardır. Halkı yanıltıcı, gerçek dışı, montajlı birçok fotoğrafın da bu süreçte sosyal medyadan paylaşıldığını gördük. Dolayısıyla, bu mecralar bu süreçte hem olumlu manada hem de halkı tahrik edici nitelikte çeşitli gruplar tarafından kullanılmıştır” ifadelerini kullandı.

“3. GÜNDEN SONRA SAHTE HESAPLAR ARTTI”
Bu süreçte aktif kullanıcı sayısı ve sahte hesaplarda büyük bir artış olduğunu belirten Banko, “Gezi parkı eylemlerinin ilk üç gününde sosyal medyada aktif kişi ve kullanım sayısı gerçek kişilerden oluşmaktayken, olay provokasyona dönüşmeye başladıkça sahte hesapların sayısında da bir anda artış olmuştur. Hatta 8 saatte 2 milyon adet #geziparki etiketi altında twit atıldığı belirtilmektedir. Sahte hesaplar twitter’da genellikle yumurta resimlerinden oluşmaktadır. Sahte hesaplar öncelikle, atılan ilk tweet tarihi ile anlaşılabilir. En basit yöntemi, ilk tweet tarihine bakmaktır. İkinci dikkat edilmesi gereken şey ise takipçi ve takip edilen kişilerin sayısıdır. Twitter’ı gerçek anlamda kullanan kişiler günlük hayatta birçok şeyi paylaşmaktadırlar. Bu tür sahte hesaplar ise sadece tek bir olay üzerine yoğunlaşarak bu konularda tweet atmaktadırlar. Twitter’da üyelik açılması için mail adresinizin olması yeterli. Doğrulama yöntemi olarak bir cep telefonu numarası istemediği için sahte üyeliklerin açılması gayet kolay olmaktadır. Api programı desteği ile açılan hesapları da organize bir şekilde yönetebilmek mümkün. Zaten detaylar incelendiği zaman, gerçekten bir görüşü savunmak için mi yoksa provokasyon için mi paylaşımlarda bulunulduğu açıkça ortaya çıkacaktır” dedi.

“CEZAİ YAPTIRIM ŞART”
Sosyal medyadaki bu amaç dışı kullanımı engellemek için cezai bir yaptırımın şart olduğunu kaydeden Meltem Banko, şunları söyledi:
“Ülkemizde söz konusu sosyal medya kuruluşlarının temsilciliklerinin olmayışından dolayı, kişiler üyelik bilgilerinin bulunamayacağını düşünerek maalesef, hukuka aykırı çeşitli paylaşımlarda bulunmaktadırlar. Bu paylaşımlar, bazen kişiler, bazen kurumlar, bazen de çeşitli markalar aleyhine olabilmektedir. Amaç dışı kullanımı da yine gerekli yasal düzenlemeyi yaparak ve toplumun her kesimini bu konuda bilinçlendirerek yapabiliriz. Önleyici tedbirler almamız gerekmektedir. Bu önleyici tedbirlerden biri de hukuk derslerinin ortaokuldan başlamak suretiyle eğitimin her devresinde öğrencilere verilmesidir. Ayrıca, suç ve ceza kavramlarının öğrencilere öğretilerek, eğitim ile çocukların bu tip yanlış davranışlardan kaçınmalarını sağlamalıyız”

DÜNYADA CEZA ÖRNEKLERİ BULUNUYOR
Dünya üzerinde farklı ülkelerde sosyal medya üzerinden atılan mesajlara cezai işlem uygulandığını belirten Banko, “Kuveyt’te bir mahkeme, gönderdiği twitter mesajlarıyla Emir Şeyh Sabah el-Sabah’a hakaret ettiği ve ülkede rejim değişikliği çağrısı yaptığı gerekçesiyle bir kadını 11 yıl hapis cezasına çarptırdı. Elbette bu kadar ağır cezalar verilsin demek doğru olmaz ama en azından caydırıcılığı olan cezaların düzenlenmesi gerekmektedir. Eğer ülkemizde de buna benzer cezalar verilirse caydırıcılık oranı yüksek olacaktır. Bu durum da bu tip mecraların kötüye kullanımını en aza indirgeyecektir. İnternetin hepimiz açısından güvenilir hale gelmesi gerekmektedir. İnternet özgür bir platformdur ancak burada bizler özgürlüklerimizi kullanırken başkalarının özgürlüklerine zarar veriyorsak, bu durumun mutlaka alt yapısının hukuki olarak oluşturulması gerekmektedir. Aksi halde bu sorun ileride çok daha büyük bir şekilde karşımıza çıkacaktır. İnternet üzerinden ‘Çamur At İzi Kalsın’ devrinin sona ermesi açısından bu durum büyük önem arz etmektedir. Ayrıca Facebook ve Twitter gibi sosyal ağların ülkemizde temsilcilikler açması büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.
(İHA)