BIST 9.916
DOLAR 35,02
EURO 36,70
ALTIN 2.970,41
HABER /  POLİTİKA

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderin sözlerine sert tepki! 'Geri dönün' demişti

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki görevlerine geri dönmeli" yönünde çağrı yapan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis'e tepki gösterdi: "Sayın Anastasiadis, tarafların eşit müktesep haklarına ve gerçeklere dayalı sonuç alıcı müzakerelerin başlatılması çabalarına odaklanacağına her birkaç ayda bir ortaya bir 'balon" atarak gündemi değiştirme ve imaj kazanma oyunu oynamaktadır."

Abone ol

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki görevlerine geri dönmeli" yönünde çağrı yapan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis'e tepki göstererek "Dileğimiz, Anastasiadis'in bu tür anlamsız, her türlü gerçekçilikten uzak ve uygulaması imkansız söylemlerle zaman harcayacağına, kendisinin de daha önce telaffuz ettiği esasen mevcut iki devlete ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm formülünü nasıl hayata geçirebileceğimiz üzerinde kafa yormasıdır." dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı yazılı açıklamada, GKRY lideri Anastasiadis'in Kıbrıs Türklerine yönelik "geri dönün" çağrısını değerlendirdi. Egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerilerini ilk kez Cenevre'de (27-29 Nisan'da) müzakere masasına koymalarının büyük yankı yarattığını belirten Tatar, Rumların bu çözüm önerisini etkisiz hale getirebilmek amacıyla her yolu ve yöntemi kullanmaya devam ettiğini kaydetti.

Tatar, "Bu doğrultuda da Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis yaptığı son açıklamada 'Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki eski görevlerine dönmeli, anayasa yeniden tesis edilmeli' çağrısında bulunmuştur. Sayın Anastasiadis, tarafların eşit müktesep haklarına ve gerçeklere dayalı sonuç alıcı müzakerelerin başlatılması çabalarına odaklanacağına her birkaç ayda bir ortaya bir 'balon' atarak gündemi değiştirme ve imaj kazanma oyunu oynamaktadır. Bir yandan iki devletli çözüm, konfederasyon, gevşek federasyon derken şimdi de sözde 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ne dönüş safsatası ile Sayın Anastasiadis bütün güvenilirliğini yitirmiştir. Bu husus, Kıbrıs Rum tarafındaki siyasi çevrelerce de açıklıkla dillendirilmektedir. " ifadelerini kullandı.

Tutarsız ve hayata geçirilmesi mümkün olmayan son açıklamasıyla Rum liderinin, uzlaşı konusunda ne denli samimiyetsiz olduğunu da bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Tatar, geçmişte yaşananları hatırlatmakta büyük yarar olduğu kaydetti.

Enosis hedefli 21 Aralık 1963'teki Rum saldırıları sonrasında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ortak yasama organı olan Temsilciler Meclisi'nde Türk milletvekillerinin ölüm tehditleriyle Meclis'ten dışlandığını anımsatan Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de bir Rum devletine dönüştürüldüğüne vurgu yaptı

Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasında Türklere tanınan hakların ayaklar altına alındığını ve anayasaya aykırı olarak Milli Muhafız Ordusu ve Belediyeler Seçim Yasası gibi pek çok yasanın da çıkarıldığını anımsattı.

Kıbrıs'ta içi boş, şirin görünmeye yönelik beyanatlar dönemi kapandı

Kıbrıs Cumhuriyeti'nde dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides'in, anayasaya aykırı olarak alınan kararları kabul etmeyen Türk milletvekillerini "Meclis'e almama" yönünde tehdit ettiğini hatırlatan Tatar, "Bu arada Rum liderliği ile propaganda birimleri de 'Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı isyan ettikleri ve Türk milletvekillerinin Meclis'i terk ettikleri' yalanını dünyaya servis etmektedir." ifadelerini kullandı.

Tatar, Rum yönetimine şu sözlerle seslendi:

"Kıbrıs'ta içi boş sözler ve şirin görünmeye yönelik beyanatlar dönemi kapanmıştır. Zaman, uzlaşı, iş birliği ve istikrar için eylem zamanıdır. Bunun yolu ise geriye dönüş değil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir uzlaşı için değişen Ada'mız, bölgemiz ve dünyamız koşullarının gerektirdiği ileriye yönelik adımları cesaretle atmaktır. Dileğimiz, Anastasiadis'in bu tür anlamsız, her türlü gerçekçilikten uzak ve uygulaması imkansız söylemlerle zaman harcayacağına, kendisinin de daha önce telaffuz ettiği esasen mevcut iki devlete ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm formülünü nasıl hayata geçirebileceğimiz üzerinde kafa yormasıdır."