BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Kızıltepede oyun iddiası

Kızıltepe davasında sanık polislerin avukatları Türkiye'de oyun oynandığını savundu.

Abone ol

Mardin'in Kızıltepe ilçesinde Ahmet Kaymaz ile oğlu Uğur Kaymaz'ın öldürülmesinden sorumlu oldukları iddia edilen 4 polisin yargılandıkları davanın sanık avukatlarından Veysel Güler, ''Göz göre göre ülkemizde bir takım oyunlar oynanıyor, senaryolar düzenleniyor. Bunlar birileri tarafından korunup kollanıyorlar. Arkalarında birilerinin olduğu kesin'' dedi.

Avukat Güler, duruşmadan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, dosyanın içerisinde herhangi bir şekilde sanıkların aleyhine gelişen durumun söz konusu olmadığını belirtti. Bu davada ileri sürülen hususların tamamıyla maddi vakalara aykırı olduğunu söyleyen Güler, şöyle konuştu:

''Olayın hem iç hem de dış boyutu var. Dışarıdan gelen milletvekilleri, Avrupa'dan gelen avukatlar teröristlerle ilgili davalarda mutlaka müdahil oluyorlar, izliyorlar, davaları takip ediyorlar. Ancak bir asker, polis öldürüldüğünde bunların davasında yargılanan teröristlere, davalarına ilgi göstermiyorlar.''

Türkiye üzerinde göz göre göre bir takım oyunların oynandığını, senaryolar düzenlendiğini savunan Güler, ''Bunlar birileri tarafından korunup kollanıyorlar. Arkalarında birilerinin olduğu kesin. Bu tür davalarda güdülen amaç sadece meydana gelen olayın yargılaması değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yargılaması gibi değerlendiriliyor. Ortaya atılan iddialar genellikle davanın dışında bir takım hususlar'' dedi.

''AMAÇ GÜVENLİK GÜÇLERİNİ SİNDİRMEKTİR''

Davanın Bakanlıklara veya bununla ilgili kurumlara, devletin diğer organlarına karşı yapılan saldırılar, atıflar ve hücumlarla geçtiğini iddia eden Güler, şunları kaydetti: ''Davanın konusu nedir? Meydana gelen bir hadise vardır. 2 kişi gece karanlığında çıkmıştır, polislerle karşılaşmışlardır. Silahlı bir çatışma meydana gelmiş ve bu çatışmada ölmüşlerdir. Bu gayet doğal. Ama buna benzer teröristlerin öldürüldüğü davalarda belirli bazı kesimler olayın üzerine yoğunlaşmakta, takip etmekte ve güvenlik güçlerini sindirip yıldırmak istemektedir. Amaç sadece budur.'' PKK teröristlerinin ya da ülkeyi bölmeye, parçalamaya yönelik kişilerin hepsinin ortak amacının güvenlik güçlerini yıldırmak ve sindirmek olduğunu belirten Güler, ''Bu dava 3-4 celse daha uzayacak. Bir takım kanıtların, raporların gelmesi, her duruşmada bir takım iddiaların ortaya atılması bunu gösteriyor. Davanın uzatılması da maksatlıdır. Bunun arkasında da, 'Dava, ceza yargılamasında tek celse esasına dayanır. Türkiye Cumhuriyeti yargıyı uzatmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidelim tazminat alalım' gibi amaçlar vardır'' dedi.

Güler, davalarında haklı olduklarını ve davayı uzatma yönünde çabalarının bulunmadığını bildirerek, şöyle devam etti: ''Burada yargılanan polisler görevlerini yapmışlardır. Kimseyi tanımazlar, bilmezler. Gece vakti meydana gelen hadisedir. Ama burada farklı amaçlar güdülmektedir. Bu tuzaklara da ne mahkemenin ne de kamuoyunun düşeceğini düşünmüyoruz. Her gün 3'er 5'er şehit veriyoruz. Bu olayların hiçbiri dile getirilmiyor davanın içerisinde. Ama bunun tersi söz konusu olsaydı, o insanların hepsini yargının önünde görecektiniz.''

''KAFAMDA SORU İŞARETİ OLUŞUYOR''

Kaymaz ailesinin avukatlarından Kemal Aytaç ise, Adalet Bakanlığının bu mahkemeye tezkere gönderip davaya katılan avukatların listesini istediğini, 20 yıllık avukatlık hayatında böyle bir dava görmediğini bildirdi. ''Adalet Bakanlığının nesine gerek bu avukatların listesini istemek. Biz bu ülkede savunma görevi yapıyoruz. Bilinen insanlarız. Kapalı bir iş de görülmüyor'' diyen Aytaç, şunları söyledi: ''Adalet Bakanlığı bir sicil mi tutuyor. Eğer böyle bir sicil tutuyorsa ülkedeki tüm davaları izleyip avukatların listesini istemeli. Niye istiyor, belli değil. Mahkeme de avukatların listesini yapmış ve Adalet Bakanlığına göndermiş. Kafamda soru işareti oluşuyor. Dolayısıyla bu, yargı bağımsızlığını baskı altına alan yanlış bir olay. Bunu mahkemede de söyledim, esefle karşıladığımızı. Mahkemeye, 'Bu olayı Adalet Bakanlığından, niye istediğini sorun' dedik.''

''ZANLI NE ŞEKİLDE ÖLDÜRÜLDÜ BİLEMİYORUZ''

Kaymaz ailesinin avukatlarından Hüseyin Cangir de, polis kamerasının görüntülerinin bulunduğu CD'lerin izlendiğini ve anlatıldığı gibi olayın ani gerçekleşmediğinin görüldüğünü savunarak, olayın en az 24 saat öncesinde söz konusu evin gözlendiğini ve ölüm olayının ani gelişen bir olay olmadığını iddia etti. ''Zanlı ne şekilde öldürüldü bilemiyoruz. Özellikle CD'de maktullerin pozisyonları ve üzerlerindeki terliklerin de düşmemiş olmaları çok dikkat çekici'' diyen Cangir, şunları kaydetti:

''Çünkü savunma tarafı iki kesimin de çatışmaya girdiklerini söylemişti. Çatışmanın 6 metrekarelik alanda meydana geldiği, çatışmanın ortasında tankerin olduğu biliniyor. CD izlendiğinde bu tankerde herhangi bir kurşun izi olmadığı belirlendi. Bu görüntü olaydan 2 saat sonra çekilen olay yerine ilişkin bir CD'dir. Kaymaz'ların bölgesel giyim tarzından yola çıkılarak örgüt üyesi oldukları ortaya konmaya çalışıldı.

Çok dikkat çeken konu ise eski DEP Milletvekili Mehmet Sincar'ın öldürülmesi dahi orada aleyhte delil olarak savunma tarafından kullanıldı. Kesinlikle bu kabul edilecek durum değildir. Mehmet Sincar'ın Hizbullahçı kontrgerillalar tarafından öldürüldüğü ortadadır. Bu ortaya çıkmıştır. Tüm bunlara rağmen, olay yerinde bulunan yerel giysiler ve Mehmet Sincar'ın fotoğrafının örgüt üyeliği olarak değerlendirilmesi hukuka ve adalete uygun değildir.''