15 Temmuz gecesi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin 135'i tutuklu 143 sanıklı davanın dördüncü duruşması başladı. Tutuklu sanık İbrahim Sezer'in savunması olay oldu.
Abone olİstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesinin karşısındaki duruşma salonunda görünen görülen davanın dördüncü duruşmasına 122 tutuklu sanık ile sanık ve müşteki avukatları katıldı.
Sorgusu yapılan tutuklu sanık İbrahim Sezer, darbe girişimi günü Kuleli Askeri Lisesi'nde 10 aylık asker olarak bulunduğunu belirterek, 15 Temmuz gününe kadar herhangi bir olağanüstü durum ile karşılaşmadığını söyledi.
'KIPIRDARLARSA KAFALARINA SIKIN'
Tatbikat gerekçesi ile Boğaziçi Köprüsü'ne götürüldüklerini, köprüye ulaştıktan kısa bir süre sonra da silah sesleri duyduğunu söyleyen Sezer, "Köprünün Asya'dan Avrupa'ya gidişini kapattık. Ahmet Taştan'ın emri ile halka sıkıyönetim ilan edildiğini söyledik. İçinde sivil bulunan iki araç geldi. Polis olduklarını söylediler. Ahmet Binbaşı sivil polislerin silahlarını alıp birbirlerine kelepçeledi. Benimle birlikte bir kaç kişiyi daha bu polislerin başında durdurdu. 'Bu kişilerin başından ayrılmayın, kıpırdarlarsa kafalarına sıkın' talimatını verdi. Olayın ne olduğunu anlamadığım için yanlarımdaki arkadaşlarıma 'silahlarınızı indirin' dedim. Bu kişilerin kelepçelerini söktük, koşarak gittiler. Herhangi bir müdahalede bulunmadık" dedi.
Köprüde silah sesleri duyduğunu, bir süre sonra da 3 tank 2 ZBT aracın yanlarına geldiğini söyleyen Sezer, "Namlularını Asya'ya doğru çevirdiler. Ahmet Taştan ve Vedat Yıldız halka doğru silah doğrulttular. Bir kadına doğru doğrulttu. Kadın yere yığıldığını gördüm. Bir motosikletli vardı. Ahmet binbaşı oraya doğru ateş etti, motosikletlinin düştüğünü gördüm. Silah sesi duyunca ben de 5-6 el havaya ateş ettim. Ahmet Taştan'a 'bu adam yaralı yardım edelim' dedim, 'karışma' dedi. Ben daha sonra adamla kadının orada olmadığını gördüm, ne olduğunu bilmiyorum" diye konuştu.
'TANKTAN BİNAYA TOP ATIŞI YAPILDI'
Köprünün sağ tarafında bulunan binadan kendilerine doğru sürekli ateş edildiğini söyleyen İbrahim Sezer, "Ahmet Binbaşı ve Vedat Üsteğmen de binaya sürekli ateş ediyorlardı. Ahmet Binbaşı tankın içindeki askerden binaya ateş etmesini istedi. Tanktan binaya top atışı yapıldı. Ben de binaya ateş ettim. Daha sonra TOMA'ya ateş edildi. Daha sonra Ahmet Binbaşı' teslim oluyoruz' dedi. Silahlarımızı yere bıraktık. Halk üzerimize gelmeye başladı. Bazı arkadaşlar silahlarını yerden alarak havaya ateş açtı, halk uzaklaştı. Orada bir polis arkadaş vardı, kalaşnikoflu. Önümüze ateş açtı. Teslim olduk. Teslim olduktan sonra halk tarafından linçe uğradık. Polisler tarafından Bayrampaşa Çevik Kuvvet'e götürüldük. Orada 1 hafta kaldım. Hakim tutuksuz yargılanmama karar verdi. Nezarete indiğimiz sırada polisler gelip savcının itiraz ettiğini, bir daha hakimin karşısına çıkacağımızı söyledi. Hakimin karşısına çıktık, 'kusura bakmayın yukarıdan gelen talimat bu' dedi" diye konuştu.
'EMRİN HARFİYEN YERİNE GETİRİLMESİ ÖĞRETİLDİ, KANUNSUZ EMİR ÖĞRETİLMEDİ'
Sezer savunmasında şunları söyledi:
"Askerler ve askeri öğrencilerin hiçbiri kendi kendine hareket etmediler. Asya yakasındakiler Ahmet Taştan, Avrupa yakasındakiler de Turgay Ödemiş tarafından yönlendiriliyordu. Ben 10 aylık askerim. Sadece emrin harfiyen yerine getirilmesi öğretildi, kanunsuz emir öğretilmedi. Aksini iddia eden varsa iddiasını kanıtlasın. Başımdaki komutan kişileri ben seçmedim. Bu kişileri sadece askeriyede gördüm, tanımam etmem. Benim FETÖ ile alakam yoktur. Böyle bir örgüt olduğunu, devlete sızdığını darbe girişimi sonrası öğrendim. Darbeyi planlayan, onlara destek veren, onlarla birlikte olan tüm hainlerin idam edilmesini istiyorum. Onlarda hakkım varsa haram olsun. Bazı komutanların cezaevinde intihara kalkıştıklarını duydum. Buradaki komutanlar intihara kalkışmadan savunmalarının alınmasını talep ediyorum. Bu kişiler ölürlerse eğer bize verdikleri emirler ortaya çıkmaz. Ben de bu vatanın evladıyım. Eğer biz erler darbeye destek verseydik oradaki şehit ve gazi sayısı çok daha fazla olurdu. Olayların ne olduğunu bilmediğim için kaçma gereği duymadım"
Tatbikat gerekçesi ile Boğaz Köprüsü'ne götürüldüğünü söyleyen tutuklu er İsmail Yurdakul, sorgusunda, olaylar sırasında bir iki el ateş ettiğini söyledi. Köprüde Yarbay Turgay Ödemiş'in bir vatandaşı gözaltına aldığını belirterek, "Turgay Ödemiş, 'bunlar hain, kafasına bas kasmasın' dedi. Yerde yatan adamın sırtına ayaklarımla bastım. Sırtına bastığım kişi bana 'yapma etme, iki çocuğum var' dedi. Bunu duyunca ayağımı sırtından kaldırdım, bastığıma pişmanım" diye ifade verdi.
İsmail Yurdakul, bir müşteki avukatının sorusu üzerine, "Halka ateş etmediği için komutanları tarafından öldürülen bir asker görmedim. Halka ateş eden asker de görmedim" dedi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 135'i tutuklu 143 şüphelinin 15 Temmuz gecesi 32'si vatandaş 2'si polis olmak üzere 34 kişinin şehit edildiği köprüde yaşanan olaylardan sorumlu oldukları belirtiliyor.
Köprüye çıkan vatandaşların üzerine tanklardan 4 kez ateş edildiği belirtilen iddianamede, A Parti'nin kuruluşundan bu yana reklamcısı olan Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bu olaylar sırasında şehit edildiği belirtilerek, şüphelilerin, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs","Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve 34 kişinin öldürülmesine ilişkin "Nitelikli kasten öldürme" suçlarından toplam 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları talep ediliyor.