BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kim olduğunu öğrenince şaşıracaksınız

Arabaları; yalıları; sevgilileri ile medya gündeminden düşmeyen ünlü işadamı ortaokul yıllarındayken. Öğrenciyken bile aklında spor salonu ihalesi varmış.

Abone ol

Zeynep KURTBAY / İNTERNETHABER

Lüks arabaları; helikopteri; yalıları; sevgilileri ile medyanın gündeminden düşmeyen Ali Ağaoğlu; konut sektöründe dev adımlar atıyor. Gökyüzünde kat bahçeli My Towerland Projesi 1 haftada yüzde 14 satmış. Ali Ağaoğlu ‘’Benim konutlarım yüzde 300 kazandırıyor’’ diyecek kadar iddialı. Ali Ağaoğlu ortaokul yıllarında girip de aldığı ilk ihaleyi;  babasının işini terk edip beş kuruşsuz kaldığı 23 yaşında sıfırdan yeni işini nasıl kurduğunu; ve tabii arabalarını; sevgililerini; yalılarını; çocuklarını ve hükümetten beklentilerini anlattı… 

Nasıl başladı sizin hikayeniz?

Karadeniz kökenli bir ailenin çocuğuyum. Babam 46’da İstanbul’a gelmiş. Değerlerine son derece önem veren bir aile. Ablam var; ben ikinci sıradayım. Benden sonra da ikizler var. Babam iyi bir tüccardı. Of’da da odun ticareti yapıyordu. İstanbul’a ilk geldiğinde Sarıyer’de bakkal dükkkanı açmış. Sonra Çavuşbaşı’na yerleşmiş. Ümraniye’de inşaat işlerine başlamış. Bağdat Caddesi’nin kurulduğu 60’lı 70’li yıllarda yaptığı birçok bina var. Ben kendimi hatırladığımdan beri iyi bir işadamıdır.

CEBİMDE 25 KURUŞLA EVİ VE İŞİ TERKETTİM

Babanız sizi okuldan alıp işlerin başına geçirdi. Ama siz zaman içinde babanızla anlaşamadınız ve o işi bıraktınız. Sonra nasıl değişti hayatınız?

Ortaokulu Moran Koleji’nde okudum. Liseyi de Kabataş’ta. Babam bir kalp rahatsızlığı geçirdi. Beni okuldan alıp işin başına koydu. O zaman ben çok ataktım; aldığım işi büyütmek istiyordum. Bu sefer de kuşak çatışması başladı. Ben risk almayı seviyordum. ‘Onu yapma, bunu yapma’ diyerek işe müdahaleye

başlayınca ben de işi bırakıp ayrıldım. Cebimde 25 kuruş vardı. Altımda en lüks arabalar o zaman da vardı. Ceketimi aldım çıktım. Kendime çok güveniyordum. Çevrem var. Bankaları tanıyorum. Kendi kendime iş yapmaya başladım. Ümraniye’den o zaman büyük arazi alıyorduk. Parselleyip satıyorduk.

Siz kendi işinizi geliştirirken babanız sizi nasıl izliyordu?

Babam ne yapıyor? Beni oymak için uğraşıyordu. Tabii sevmediğinden değil. Bir arsa alacağım ; bankaya gidiyorum kredi almak için mesela. Onlara baskı yapıyordu; ‘1 lira vermeyeceksiniz’ diye. O tavırları beni daha da hırslandırdı.

Kendi işinizi yürüttünüz; babanızın yanına bir daha hiç geri dönmediniz değil mi?

Tabii bir daha geri dönmedim. 1 lira da almadım. Ayrıldığımda 15 gün cebimde simit parası yoktu.

Kaç yaşındaydınız o zaman?

Yaşım çıkacak o zaman. 23 yaşındaydım. Şimdi 22, o ayrı.

Eve de mi gitmediniz hiç? Evli değildiniz o zaman değil mi?

Yok eve de gitmedim. Bekardım. Ben anadan doğma bekarım zaten.

SÖZÜN EN BÜYÜK SENET OLDUĞUNU ÖĞRENDİM BABAMDAN

Babanızdan ne öğrendiniz?

Bir söz verdin mi mutlaka yerine getireceksin. O zamanlar babam hem inşaat yapıyordu. Hem de Anadolu yakasının inşaat malzemelerinin yüzde 70 tedarikçisiydi. Yapsatçılık yeni başlamıştı. Müteahhitlere o zaman sıfırdan kredi açardı babam. Ne çek var ne senet var. Sözün değeri var o günlerde. Şimdi maalesef imzanın bile önemi yok. İnsanlar o zaman daire satınca arardı ; ‘abi gel hesap görelim’ diye.

 KUM TAKALARLA GELİR ŞANTİYELERE GİDERDİ

Siz aynı zamanda kendi yaptıklarınız da dahil o eski yapıların deniz kumuyla yapıldığını itiraf etmiş; deprem riskine karşı yeni yapılanma çağrısı yapmıştınız. Yapı sektörü o günden bugüne nerelere geldi?

Siyahla beyaz arasındaki fark ne kadar zıtsa ondan da fazla değişti yapı sektörü. İnşaat malzemesinin kalitesinden tutun da zihniyete kadar… Katlara tenekeyle beton çekilirdi. Gırgır makineleri çıktığı zaman inşaat sektörü bayram etmişti. 50 metreküp dökmek 3 gün sürerdi. Şimdi günde 5 bin metreküp beton döküyoruz. Reina’nın olduğu yerler, Üsküdar sahilleri filan hep kum depolarıydı. Kum denizden takalarla o depolara getirilirdi; oradan şantiyelere giderdi. Malzeme buydu; mantık buydu. Türkiye’de konut sektörü şu anda dünyada 1 numara. Müteahhitlik sektörü dünyada ikinci olduğumuz tek sektördür.

Konut Türk insanı için daha önce başını sokabileceği bir sığınaktı. Biz onu yaşam biçimi haline getirdik. Biz aynı zamanda turizm firması da olduğumuz için o vizyona sahibiz. Yaptığımız sitelerde beş yıldızlı tatil beldesinde tatil yapıyor gibi yaşıyorlar.

Otelciler kızmıyor mu peki size?

Tam tersi biz o konfora alıştırıyoruz insanları; tatil yapma alışkanlığını kazanıyorlar.

Ali Ağaoğlu; dönemin ünlü kolejlerinden Moran Koleji sıralarındayken. Okulun tenis kortu; basketbol sahası ihalesi açıldığında ihaleye girecek kadar girişimci o yıllarda bile. İhaleyi almış; teneffüslerde işinin peşine koşarmış..

KOLEJDE OKURKEN OKULUN SPOR SALONU İHALESİNİ ALDIM

İlk kazandığınız parayla ne yapmıştınız?

Ben babamdan ayrıldığımda da zaten para kazanmasını biliyordum. Moran Koleji’nde ortaokuldayken; 68’de düşünün 13 yaşındaydım; okulun spor sahası ihalesine girmiştim. Babamdan ayrı ihaleye girip aldım. Kendi okuduğum okulda müteahhitlik yapıyordum. Arkadaşlarım teneffüse çıkıp sigara peşinde koşarken ben tenis kortu, basket sahası inşaatına koşar; işleri kontrol ederdim. İlkokuldayken de babamın işlettiği fırının muhasebe hesaplarını tutardım. O zaman fırınlar yoktu evlerde; kadınlar börek yapar pişirmemiz için getirirdi. 25 kuruştu bir tepsi. Kazandığım paralarla gider Beyoğlu’ndaki Galeri Edip’te elbiseler diktirirdim.

Arkadaşlarınız, öğretmenleriniz nasıl yaklaşıyordu bu girişimci yönünüze?

Hocalar bana güvenirdi. Tramvay Kısıklı’ya kadar gelirdi. Bazen kara kış olur, hocalar gelemezdi. Ben 4. sınıfların dersine girerdim.

Sonra üniversite eğitimi almadınız ama değil mi?

Olmadı; işlere gömülünce. Ama ben eğitimi çok önemserim. Bin tane cami dikilecek yerde 1 tane derslik yap diyecek kadar eğitime inanırım. Benim yeğenlerimin adına bile hep okullar vardır. Ama biz bunu reklam aracı yapıp söylemeyiz.


ÇARPICI RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN SAYFAYI ÇEVİRİN

[PAGE]


Sizin akrabalarınızla olan bağlarınız da kuvvetli değil mi? Uludağ’da hepsini topluyorsunuz.

Evet ben çarşambadan otobüsleri gönderirim. Hepsini Uludağ’a aldırırım. 3 gün 3 gece horon oynarız; kemençeler çalınır. Tanışmayanları tanıştırırım. Kavgalı olanları barıştırırım. Ekonomik durumu iyi olan da var; beş yıldızlı otelin kapısından giremeyecekler de var. 5 bin kişiyi toplarım böyle.

Rolls Royce’da da kemençe çalıyormuşsunuz öyle mi?

Keşke çalabilsem. Kemençenin ritmi bana enerji veriyor. Ben aceleciyimdir; benim çocuklarım bile 7 aylık. Efe’nin müziğine bakın; o 1 adım atana kadar Karadenizli 10 adım atar. Ben tezcanlıyımdır.

Kadınlarla ilişkinizdeki o hızınız da bu aceleciliğinizden mi geliyor? Çapkınlık genlerinizde mi var?

Herhalde genlerden geliyor. Dediğim gibi ben 1 çocuk için bile 9 ay bekleyemem.

Bir çocuk sahibi daha olmayı ister misiniz?

Daha 22 yaşındayım, defteri kapatmadım, neden olmasın?

ÇOK YAKIŞIKLI VE ESPRİLİ BİR ADAMIM, KADINLAR SEVİYOR

Peki kadınların

sizde bulduğu nedir? Para mı, şöhret mi sadece?

Ben bir kere çok yakışıklı bir adamım, esprili bir adamım (Gülüyor); kadınların aradığı da o. Onları güldürürüm.

Kadınların zaaflarını mı biliyorsunuz? Onları anladığınızı düşünüyor musunuz?

Kadınlarla iletişimim iyidir. Hiçbir ilişki tekdüze değildir ki. O iniş çıkış; o adrenalin her zaman vardır. Tabii kadınları yüzde 100 anlarım diyemem. Ama nelerden hoşlandığını iyi bilirim.

İşlerinize de çok aşıksınız siz. İşlerinizi emanet edebileceğiniz bir kadın çıktı mı hiç karşınıza?

Öyle biri var. Yetiştiriyorum. Kızım. O benim gerçek ve tek sevgilim o. 17 yaşında. Çok iyi bir gözlemci. Oğlum yurtdışında; Londra’da. Ama kızımı gönderebileceğimi sanmıyorum. Çocuklarımla çok arkadaş gibiydim. Eşimle de öyleyim. Çocuklarımın anası; ben de ona çok saygılıyım. 12 senedir evim barkım ayrı ama saygı sevgi çerçevesinde evliliğimiz devam ediyor.

Kızınız kadınlarla olan ilişkilerinize nasıl yaklaşıyor?

Ben hayatımda ne işimde ne özümde yamuk yumuk bir ilişki içinde olmadım. Tabii ki 12 senedir ayrıyım; genç ve yakışıklı adamım. İlişkilerim olacak.

Amcazade yalısına otel yapma projeniz ne oldu?

Şehri betonlaştırıyorlar diye önyargıyla yaklaşıyorlar. Halbuki Amcazade Yalısı tarihi bir değerdir. Halbuki orda yapmak istediğimiz şey; İstanbul’un sivil mimarisinden ilk örneklerinden olduğu için çok ciddi çalışıyoruz. Dünyadaki birebir örnekleri de topladık. Çok D-lüks bir otel projesi olacak.

Siz kendinize de bir yalı ayıracak mısınız orada? Yalı merakınız da biliniyor.

Ayırırım tabii. Harem binası var içinde. Onu ayırırım. (Gülüyor)

10 CİVARINDA YALIM BİR DÜZİNE ARABAM VAR

Peki kaç yalınız var diye sorsam?

Denk düşerse alıyorum. 10 civarında olabilir.

Arabalarınızın sayısı?

Kaç? Bir düzine kadardır sanırım.

 

Vaniköy'deki toplam 600 metrekarelik yalısında oyuncu sevgilisi Petek Ertüre ile...

 

Peki hiç otomobil müzesi açmayı düşündünüz mü?

Ben o arabaları tepe tepe kullanmalıyım. Paranın esiri olmadım hiç.

Çocuklarınızın kaç arabası var peki?

1’er. Benim arabalarım onların zaten.

Peki kaç konut yaptınız bugüne kadar? Kaç kişiyi evsahibi yaptınız?

Onbinlerce. Aynı anda devam eden 12 bin konut var.

My World kısa zamanda satılan bir projeydi değil mi? Satılmayan ne kadar kaldı?

My World’de ilk 18 ayda teslimleri yaptık. Burası Avrupa’nın en iyi projelerinden biri. Biz ödeme modelleriyle sektörde de öncü oluyoruz. İnsanların erişilirliğini sağlıyoruz. Yaşam kalitesini yukarı taşırken alım gücünü de yukarı çekiyoruz. Ödedikleri kiradan biraz fazlasına nitelikli konut sahibi oluyorlar. Ve o aldığı konut da her zaman prim yapıyor. Bizim e büyük özelliğimiz de şudur; biz daire sahiplerine her zaman kazandırıyoruz.

BENİMYAPTIĞIM KONUTLAR YÜZDE 300 PRİM YAPTIRIYOR

Mesela bir örnek verebilir misiniz, Myworld’de 4 sene önce daire alanlar ne kadar kazandı?

100’de 100 kazandı. Bazı projelerimizde yüzde 300’e varıyor bu kazanç. Sosyal alanlar da kazandırıyoruz. Çocukları sıradan bir apartmanda sokağa bırakamazsın, bilgisayar başında vaktini geçirir. Asosyal oluyor; asabi yetişiyor. Halbuki bizim yaptığımız projelerde çocuk akranlarıyla

beraber yeşil alanlarda güven içinde oynuyor.

My Towerland için neden ilklerin projesi diyorsunuz?

Arsalar Ataşehir’de çok pahalı, çok kıymetlendi. Burası da Ataşehir’in en son kalan ve en güzel arsalarından biri. Migros’un güneyi. Sunduğumuz fiyatlar hala fırsat fiyatları. Çünkü Ataşehir önümüzdeki günlerde çok değer kazanacak. Metrekare fiyatları 4 bin lira civarında. Mersin’de kurduğumuz rüzgar enerjisi santralinden enerjisini sağlıyoruz. Konut sakinleri de yüzde 20 daha ucuz ödeyecek.

MY TOWERLAND 1 HAFTADA YÜZDE 14 SATTI

Ne kadar satış oldu?

1 hafta içinde yüzde 13-14 satıldı. Çok tercih görecek bir proje.

ASIL HEDEFİMİZ C GRUBU AMA YAPAMIYORUZ

Müşteri profiliniz nasıl?

Bizim profilimiz B; B plus. Beyaz yakalı, çocuklu aileler.  A plus’a üretiyoruz ama üretimimizin yüzde 1’i bile değil. Asıl hedefimiz C grubu. Ama İstanbul’da özel sektörün C grubuna konut üretmesi mümkün değil. Kentsel dönüşüm yasası çıktı ama uygulanamıyor. Devlet bu tür araziler üretip özel sektörle paylaşırsa biz de bu hedefimize ulaşacağız. Ama mevcut arazi fiyatlarıyla bu mümkün değil.

İstanbul’da en değerli araziler hangileri?

Anadolu yakasında Ataşehir Bağdat Caddesi ile yaraşır duruma geldi. Caddede artık yer yok; yıldızı parlayan yer Ataşehir bu yüzden.

BİR KONUT ALIRKEN BİRİNCİ KRİTER ULAŞIM OLMALI

Bir konut satın alırken nelere dikkat etmeli peki?

Bir yatırımcının dikkat etmesi gereken en önemli şey ulaşım kriteri. Değer kazandıran da o. Markanın güvenilirliği de önemli. İnsan bir televizyon alırken nelere dikkat ediyor; servisi var mı, sağlam mı, güvebilir mi? Televizyon alırken gösterilen hassasiyeti konut alırken de göstermesi lazım. Artık Türk insanı da

bilinçlendi. Yaşam biçimini seçiyor konut alırken. Sosyal yeterliliği olan sitelere talep yükseldi. Bu tür siteler daha çok prim yapacak.

3. köprü güzergahını nasıl buldunuz?

Beklediğimden de kuzeye gitti. Beykoz’un güneyinde bekliyordum. Bence son derece olumlu bir şey. Ağır vasıta trafiğinin 3. Köprüye kayması; 2. Köprüyü kurtarır; şehir içi trafiğini de olumlu etkiler.

Hükümetin ekonomi politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz enerjimizin yüzde 30-40’ını işimizi yapmaya harcıyoruz; yüzde 60-70’ini bürokrasiye harcıyoruz. İnşaat sektörü yapısı gereği çok yoğun bir sektör; diğer sektörleri de tetikleyicidir. Bir konut alındığında halı alıyorlar; tekstil sektörü iş yapıyor; beyaz eşya alıyorlar o sektör iş yapıyor. İşsizliğin önünü açmak istiyorsak inşaat sektörünün önünü açmak lazım.

Sizin hükümetle ilişkileriniz nasıl?

Benim Ankara’yla ilişkilerim hiçbir zaman iyi olmamıştır. Ekonomi dışında eften püften her şeyi konuşuyoruz. Ekonomi hiçbir zaman gündem maddesi olmamıştır. Eğer yatırımcının önünü açarsak ben Türkiye’nin 2023’ten önce de ilk 10’a gireceğini düşünüyorum. Bugün her kalkan uçakta 1 Türk işadamı var. Bu potansiyel başka hiçbir ülkede yok. Krizin göbeğinde bile biz 3 binin üzerinde daire satışı gerçekleştirdik. İşadamı da fedakarlık yapacak. Her şeyi devletten beklememek lazım. Devletten beklediğimiz tek şey bürokrasinin önünü açsın.

Siyasetteki son gelişmelere nasıl bakıyorsunuz? CHP’deki değişim rüzgarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İyi bir muhalefet iktidarın hata yapmasını engeller. Muhalefet demek beyaza da kara demek değildir tabii. Bu muhalefet anlayışının değişmesi lazım diye düşünüyorum.