BIST 9.368
DOLAR 34,48
EURO 36,36
ALTIN 2.958,12

Kim Bu İnsanlar ve Daha Kaç Kişinin Hayatını Karartacaklar?

Hemen her gün, yeni ve çok sarsıcı hikayeler çıkıyor karşımıza.. Öyle ki, bir süre sonra artık ne yazılana inanacağız ne de gördüklerimize.. Bugünlerde bu kumpas dosyalarının içine daldım. ve derine daldıkça bakın nelerle karşılaştım..

Bugünlerde yeni kitabıma yoğunlaştım. Yakın dönemde 'skandal' diye nitelendirebileceğimiz bazı olayları derinlemesine araştırıp gelecek kuşaklara not olarak bırakmayı hedefliyorum... Belli bir olgunluğa gelince daha detaylı anlatacağım.
**
Bu araştırmalarım sırasında çok ilginç hikayeler çıktı karşıma... Bazılarını bir an evvel anlatmak için sabırsızlanıyorum...
Mesela biz, FETÖ gibi PKK gibi eli kanlı terör örgütlerinin dosyalarıyla meşgul olurken meğer bazıları, bu örgütlerle mücadele sırasında oluşan havadan faydalanıp kendi operasyonlarını yapıyormuş.. Detayını kitabımda yazacağım bir davadan söz edeceğim bugün size.. Yargıtay üyesi Ömer Faruk Aydıner'e kurulmak istenen kumpas dosyasından.. 
**
Ömer Faruk Aydıner; seçilmiş hükümete karşı darbe amacıyla FETÖ’cü polisler tarafından hazırlanan 17/25 Aralık dosyalarıyla ilgili kritik soruşturmada görev yaptı. Selam Tevhit adıyla hazırlanan kumpas dosyalarına karşı soruşturma yürüten savcılar arasındaydı. FETÖ’nün yargı ayağındaki savcı ve hakimlere yönelik yürütülen soruşturmalarda da en öndeydi..  Başta Zekariya Öz olmak üzere bir çok isim hakkında açılan soruşturmaları yönetti. İzmir Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandıktan sonra İzmir’de de FETÖ ve PKK ile mücadele etti. Darbe ve terör örgütleri ile mücadale amacıyla yürütülen onlarca soruşturma dosyasında imzası var.  15 Temmuz darbe gecesi de cuntacılar hakkında ilk gözaltı kararını veren savcıydı.
**
İşte böyle bir savcı hakkında FETÖ medyası ve CHP'ye yakın televizyonlar "İkinci Susurluk" başlıkları atarak bir suç şebekesinin parçasıymış gibi haberler yaptılar.. Bu yayın organlarına bakacak olursanız yargının bir mensubu olarak Ömer Faruk Aydıner, bir MİT'çi ve bir uyuşturucu kaçakçısı çete kurmuşlar tahsilatlar falan yapmışlar.. Oysa mahkeme safhasında ortaya çıkıyor ki, bütün bu deli saçması iddialar birer hayal mahsulü... 
**
Çok basit bir emlak dolandırıcılığı aslında hikaye...
Ve Aydıner bu hikayenin mağduru.. 
Kısaca anlatayım..

Ömer Faruk Aydıner, Marmaris’te 80 metrekarelik bir daireyi satın almak için Marmaris Yapı Limited Şirketi ile anlaşır. Şirketin sahibi Arzu Kayaoğulları.. Bu kişinin iki de ortağı vardır. Bir süre sonra Arzu Kayaoğulları'nın ortaklarıyla arası açılır.. Bu kişiler ortaklıktan ayrılmak isterler. Bu arada Arzu Kayaoğulları,  Aydıner’in 500 bin liraya satın aldığı daireyi bir başkasına satıp Aydıner'e başka bir yer önerir. Teklifi kabul etmeyen Aydıner ödediği parayı geri ister.. Emlakçı aylar sonra bir kısmını bankadan bir kısmını elden olmak üzere iadeyi yapar fakat hemen ardından da, akıllara durgunluk verecek senaryoyla Aydıner hakkında suç duyurusunda bulunur.. 
Hikayenin kısa özeti aslında budur.. 
**
Neyse ki Ankara'da hakimler var da bir hukuk adamı iftira ile itildiği uçurumun kıyısından dönebildi.. 
Çete suçlamayla itibar suikastine uğrayan hukuk adamı, hakkını yine hukuk yoluyla aradı.. Dolandırıldığını iddia eden iş kadını ile ortağı olan avukat hakkında; "hakaret, iftira ve suç uydurma" suçlarından şikayetçi oldu..  
Dosyayı inceleyen savcı, Aydıner'e kurulan tuzağı ortaya çıkardı.. 
Savcının talimatıyla Aydıner aleyhine yapılan internet haberlerinin izini süren Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, haberlerde FETÖ izine ulaştı.. 
Zira bu uydurma hikaye, FETÖ medyasında haberleştirilmiş örgütün bilinen isimleri tarafından sosyal medyada köpürtülmüştü.. 
Ancak buraya dikkat..
Çok daha önemli bir algı operasyonu daha yapacaktı bu kişiler.. 
Basına "ikinci Susurluk" diye servis ettiler bu haberi.. 
"İkinci Susurluk", çünkü bu kişiler, bir tarafta bir "Kahraman Savcı", diğer yanda bir "MİTçi" ve bir de "uyuturucu kaçakçısı"nın birlikte hareket ettiği ve çete kurduğunu söyleyecek, buradan da yeni bir algı oluşturacaktı.. 
Oysa.. O uyuşturucu kaçakçısı dedikleri kişinin hakaretten bile sabıkası çıkmadı.. 
MİT'çi dedikleri kişi de MİT'çi değilmiş meğer. 

Peki ama neden?..
Neden bu zorlama örgüt işleri... 
Bu algının oluşturulması ve tahkim edilmesi; 17 Aralık, 25 Aralık, Selam TEVHİD, Yargı Darbesi soruşturmaları, 15 Temmuz Darbe soruşturmaları, DAEŞ, PKK,DHKPC,  örgüt soruşturmalarını yapan ve de 15 Temmuz darbe gecesi darbeciler hakkında ilk yakalama müzekkeresini yazan Ömer Faruk AYDINER'i, terör örgütlerine hedef göstermekten başka bir amaca hizmet etmeyecekti..
Dedim ya Allah'tan Ankara'da hakimler-savcılar var da Ömer Faruk Aydıner üzerine atılı bu pislikten kurtulmayı başardı.. 
**
Buna benzer daha ne ilginç hikayeler var.. Bu FETÖ denilen aşağılık yapının, bir insanın hayatını karartmak için atamayacağı iftira, söyleyemeyeceği yalan yok.. Enteresan bir dönemden geçiyoruz. Hemen her gün, bir vakit 'hain' damgası vurulmuş bazı insanların aslında iftiraya uğradıkları, baş tacı ettiğimiz bazı kişilerin de aslında bunu hakketmediklerini göreceğiz.. Yani karşımıza çıkan her hikayeye bir parçayla şüpheyle yaklaşmakta yarar var... 
Kalın sağlıcakla..