Ergenekon'da zanlısı Kılınç Paşa öyle sözler etti ki bomba gibi! İlk kez ekrana çıkan Kılınç darbeyi bakın nasıl tarif etti.
Abone olİNTERNETHABER
Milli Güvenlik Eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, darbeye zemin hazırlamak için herhangi bir kaos ortamına gerek olmadığını söyledi. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da bir dönem yardımcılığını yürüttüğü Kılınç Paşa, ilk kez canlı yayında darbeyi tarif etti.
Ergenekon soruşturmasının son dalgasında gözaltına alınan eski Milli Güvenlik Eski Genel Sekreteri Tuncer Kılıç paşa çok sert konuştu. Dün akşam Star Haber'de Uğur Dündar'ın sorularını yanıtlayan Kılınç Paşa, 28 Şubat süreciniin askeri bir müdahale olduğunu ilk kez açıkça itiraf ederken, şimdi bunlar TSK'dan intikam alıyor dedi.
İşte Kılınç Paşa'nın oldukça kritik o sözleri;
Halen benim için çok erken Ergenekon meselesi. Görev yapmış olduğum son iki yılda, Milli Güvenlik Eski Genel Sekreteri olarak Türkiye'de üretilen istihbaratın koordine edildiği bir makamın başındaydım.
ERGENEKON'LA İLGİLİ İSTİHBARAT YOKTU
İstihbarat elde etme imkanı olan yasal kuruluşların, yasal kuruluşların Anayasal kuruluşların üretmiş olduğu her istihbarat her ay benim uhdemde koordine edilir ve buradan Milli Güvenlik Kurulu'na sunulması gereken önemde daha doğrusu önlem alınması gereken konumda olanlar Milli Güvenlik Kurulu'na sunulurdu.
EMNİYETE İMALI GÖNDERME
Ben bu süreç içerisinde hiçbir şekilde Ergenekon diye illegal bir örgütün varlığından haberdar olmadım. Tabii ben bu kelimeyi tarihsel bilgimiz olan Ergenekon dışında, duymadım 1,5 yıl öncesinde duydum. Bugün acaba 90'lı yıllarda varlığı söylenen bir örgütün bugün ortaya çıkmasının sebebini de anlayamıyorsunuzu! Dolayısıyla çok fazla anlamda veremiyorsunuz. Bugün artık demekki yasal olarak tedbir alınan, bir örgütle karşı karşıya olduğumuz söyleniyor. Artık bu Emniyet'in istihabaratı çevresinde yargıya intikal eden bir konu oldu. Demekki bizim haberimiz yokmuş!
İSTİHBARATLAR KAÇIRILIYOR
Tuncay Güney'in ifadeleri 2001 yılında alınmış. Ben 2001-2003 yılları arasında görev yaptım. Böyle birşey varsa birbirlerini koordine etmeleri gerekir. Böyle bir illegal örgüt varsa. Böyle bir örgüt varsa onların koordineli çalışması gerekir. Maalesef zaman içerisinde şunlar yaşanmıştır. Bir istihbarat unsuru bir diğer istihbarat unsurundan bilgi kaçırmıştır. Efendim daha çok göze gözükmek, daha ön plana çıkmak için. Böyle bir durum var mıdır bilemem!
Ergenekon konusunda bir dava yürüyor. Onun için süren dava içinde benim birşey söyleme şeyim yoktur.
"SOMUT BİRŞEY YOK"
Ben neyle suçlanıyorum? Ben doğrudan doğruya sen yasa dışı şu işi yapmışssın diye bir suçlama olmadı. Ben hep suçlanan bazı insanların, bir şekilde yakınında bulunmak veya bir telefon mesafesinde bulunmak gibi işte şu anda yargılanan insanları tanıyıp tanımadığım. Tanıyorsam da ne kadar sıklıklı görüştüğüm falan şeklindeki sorulara muhatap oldum.
Ben somut bir şeyle iddiayla karşılaşmadım. Somut birşey yok! O iddianameyle ortaya çıkacak.
İsnat edilmesi gereken suç, sonradan size efendim belki evinizde birşeyler bulunursa şey yapılacak. Bu seviyeye gelmiş. İnsanların efendim ne yargıdan kaçma ne ondan sonra sorgulanmaktan azade kılınmak gibi bir isteği yoktur. Yargı herkese lazım.
Türkiye bir süreçten geçiyor. Bu süreç içerisinde sizi bir yere yakıştırıyorlarsa bilmem ne yapıyorlarsa bundan kurtulmanın yolu, yargının karşısına çıkmaktır.
"TSK'NIN ONURUYLA OYNANIYOR"
Benim sorgulanmamdaki başlıca neden içinden emekli olduğum müessesedir. Bugün Türkiye'de efendim Türk Silahlı Kuvvetleri bir şekilde halkın önünde onuruyla oynanıyor, halkın önünde onun güvenilirliği sarsılıyor. Tabii bunu ben yargıya maal etmek istemiyorum.
"28 ŞUBAT SÜRECİ ASKERİ MÜDAHALE"
Türk Silahlı Kuvvetler Cumhuriyet'in kurulduğu günden buyana, zaman zaman isteyerek veya istemeyerek, mecbur olarak belki siyasete etkili olmuştur. 1960'ta bir ihtilal yaşamışız ondan sonra 12 Mart şeysi vardır, süreci vardır. Daha sonra 12 Eylül sürecini yaşadık, daha sonra 28 Şubat süreçleri.
"TSK'DAN İNTİKAM ALINIYOR"
Bu süreçlerde kendini mağdur hisseden kesimler medyada da temsilcileri olduğu için Türk Silahlı Kuvvetler'den bir öc alma, rövanş alma peşine düşmüşlerdir.
U.D: Şöyle algılayabilir miyiz? Bu siyasi bir dava noktasına gelmiştir!
T.K: Tabii yani siyaseten Silahlı Kuvvetler'den rövanş alınıyor sanki.
U.D: Şöyle bir sav öne sürülüyor efendim. Türk Silahlı Kuvvetler içerisinde bazı kişiler, durumdan vazife çıkararak. Dışarıdaki bazı kişilerle birlikte hareket ederek, kazılarla bulunan el bombalarını kullanarak toplumsal infal yaratacak olaylara sebebiyet vererek kaotik bir ortamı oluşturmak istiyordu. Bu iddiayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
"TSK BAHANE ARAMAZ"
T.K: Şimdi geçmişe baktığınızda hiç böyle bir ortam yaratılmak için sunni girişimler söz konusu değil. Dolayısıyla bu bir vehimden ileriye gidebilecek bir durum değildir. Eğer ortam zaten Silahlı Kuvvetler'in müdahale etmesini gerektirecek bir şey almışsa bu kendiliğinden, dışarıdan bir yapılanmayla halkı galeyana getirecek veya ne bileyim kamusal düzeni bozacak bir takım eylemler ortaya koyup, bir şeyler yapmak gibi... Bilmiyorum bu çok fazla kulağınızı yakın elinizle değil öbür elinizle göstermeye benziyor.
Türkiye'de son zamanlarda özellikle dış dünyanın yegane istediği Atatürkçü düşünce sistemini ortadan kaldırmak, onu hırpalamak. Ona en fazla sahıp çıkan Türk Silahlı Kuvvetler olduğuna göre önce onu yıpratmak.