Kılıçdaroğlu'nun kimyasını kim bozdu?
Tek kelimeyle özetlemek gerekirse Kılıçdaroğlu, kendisiyle büyük bir çıkışa geçen CHP'yi yine kendisi yerle bir etti.
Aylardır beklediğimiz listeler nihayet açıklandı.. Hem AK Parti,
hem de CHP parlemento kadrosunda köklü bir değişikliğe gitti.
AK Parti'deki değişim iktidar olmanın da getirdiği hoşgörüyle
tabanı tarafından ne kadar olumlu karşılandıysa, CHP'deki değişim
de bir o kadar olumsuz bulundu..
Tek kelimeyle özetlemek gerekirse Kılıçdaroğlu, kendisiyle büyük
bir çıkışa geçen CHP'yi yine kendisi yerle bir etti.
Bunu ben söylemiyorum..
Açın internet sitelerinin altına iliştirilen okur yorumlarını tek
tek okuyun.. Çıkın sokaktaki seçmenin ağzından çıkan sözlere biraz
kulak kabartın.. Hepsinin dilinde aynı isyan..
Pek haksız da sayılmazlar..
Listeleri bir cümleyle özetlemek gerekirse şunu söyleyebiliriz:
Tayyip Erdoğan başarısız bulduğu isimleri tasfiye etmiş.. Kemal
Kılıçdaroğlu ise CHP içinde kendisine muhalif olanları.. Bir başka
deyişle, biri Türkiye'nin iktidarını istemiş, diğeri CHP'nin
iktidarını..
Aylardır "Ben o Tayyip'in kimyasını bozacağım"
diyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun listeleri nasıl bir kimya ile
hazırladığını, görenleri dumura uğratan o isimleri hangi cin
fikirlilikle alt alta sıraladığını anlamak mümkün değil..
Mesela Mehmet Haberal. Hani şu birkaç gün öncesine kadar hasta
yatağında can çekiştiği söylenen Mehmet Haberal..
Allah aşkına!...
Bu ismi listede görüp de, Ecevit'in son dönemlerinde Türk siyaset
tarihinde zelzele etkisi yapan o sözlerini hatırlayan tek bir
partili çıkmadı mı?
Ne demişti Ecevit:
"Beni hastaneye yatırdıklarında tedavimi bilerek ve kasti
şekilde geciktirdiler.. Adeta öldürmeye, yanlış ilaçlar vererek
ortadan kaldırmaya çalıştılar"
Kimi kastediyordu bu sözleriyle?
Bugün CHP listesinden aday gösterilen Ergenekon zanlısı Mehmet
Haberal'i..
Toplumun akıl sağlığıyla oynarcasına o Mehmet Haberal'i Ecevit'in
seçim bölgesi olan Zonguldak'tan aday göstermek hangi aklın
ürünüdür?
Bir başka isim Sezgin Tanrıkulu..
Tanrıkulu'nu partiye davet ederken ne demişti Sayın
Kılıçdaroğlu:
"Kürtlerin tamamının çok sevdiği arkadışımız bizim
Diyarbakır'daki vitrinimiz olacak.. Bizimle Kürtler arasında, CHP
ile Güneydoğu arasında köprü olacak" dememiş mişdi?
Peki o Sezgin Tanrıkulu şimdi nereden aday?
İstanbul'dan..
Yine bir kişi çıkıp, "Sayın başkan. Bizim Güneydoğu ile
aramızdaki köprümüz, Diyarbakır'daki vitrinimiz olacak dediğiniz bu
adamı İstanbul'dan aday göstererek, 'Ey ahali ben Güneydoğu'dan oy
falan beklemiyorum" demiş olmaz mısınız? Bir başka deyişle
kendinizi inkar etmiş olmaz mısınız?" diye soramadı
mı?
Sayılacak daha o kadar isim var ki?
Örneğin; Türkiye'de sağcısıyla solcusuyla hemen herkesin büyük
hayranlık duyduğu Hikmet Çetin'i, yine bir o kadar değerli bir isim
olan Fikri Sağlar'ı devre dışı bırakıp, "Bunlar analarını
bile satarlar" diyen Oktay Ekşi'yi listeye almak
tutarlılık mı?
Sinan Aygün, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay o listede yer
alıyorsa, Mustafa Sarıgül'e neden teklif götürülmedi, Tuncay Özkan
ve Gürbüz Çapan'ın yüzüne neden bakılmadı anlamak mümkün
değil..
Erdoğan, "Ustalık dönemine geçiyoruz" derken
haksız değildi.. Bakın Erdoğan'ın listesine, o ustalığın izlerini
göreceksiniz..
10 yıllık bir vizyondan bahsetti dün AK Parti'nin lideri..
Başkanlık sisteminin hayallerini süslediğini bilmeyen yok.
Kadrosunu da ona göre yapıyor..
Başından beri başkanlık sistemini savunan Anayasa Profesörü Mustafa
Şentop ile Türkiye'nin parmakla gösterilecek siyaset
bilimcilerinden Naci Bostancı'yı kadrosuna katarak, Burhan Kuzu'yu
da yanında tutmaya devam ederek adeta vizyon farkını ortaya
koyuyor..
Sırf adı Sauna Çetesi'nde geçiyor diye, aday gösterilmesi durumunda
Şanlıurfa'yı silip süpürecek İbrahim Tatlıses'in yüzüne bile
bakmıyor. Sanatçı kimliklerini siyasi ranta çevirmek isteyen pek
çok ismi listeye dahi almıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu şunu iyi bilmeli ki, siyaset Erdoğan'ın
azarladığı adamları ziyaret edip tribünlere oynamakla olmuyor..
Başbakan'ın, "Ananı da al git ulan" dediği
çiftçinin ayağına defalarca giderseniz, o çiftçiyi CHP'den aday
olması için cesaretlendirirseniz, sonra da listeye koymazsanız, siz
de siyaseten "Bir süre seni siyasi argüman olarak kullandım
ama artık anan da sen de bana lazım değilsiniz" demiş
olursunuz..
"Ben işçi Kemal'im, ben Memur Kemal'im" deyip
ikide bir maden işçilerinin yanına, yerin altına inerseniz, sonra
da 550 kişilik liste içinde 2 tane işçiye zor bela yer bulursanız,
kendi seçmenininiz ve partililerininiz tarafından bizzat böyle
yerin dibine sokulursunuz!