BIST 8.885
DOLAR 34,33
EURO 37,28
ALTIN 3.027,62

Kılıçdaroğlu'nun kimyasını kim bozdu?

Tek kelimeyle özetlemek gerekirse Kılıçdaroğlu, kendisiyle büyük bir çıkışa geçen CHP'yi yine kendisi yerle bir etti.

Aylardır beklediğimiz listeler nihayet açıklandı.. Hem AK Parti, hem de CHP parlemento kadrosunda köklü bir değişikliğe gitti.

AK Parti'deki değişim iktidar olmanın da getirdiği hoşgörüyle tabanı tarafından ne kadar olumlu karşılandıysa, CHP'deki değişim de bir o kadar olumsuz bulundu..

Tek kelimeyle özetlemek gerekirse Kılıçdaroğlu, kendisiyle büyük bir çıkışa geçen CHP'yi yine kendisi yerle bir etti.

Bunu ben söylemiyorum..

Açın internet sitelerinin altına iliştirilen okur yorumlarını tek tek okuyun.. Çıkın sokaktaki seçmenin ağzından çıkan sözlere biraz kulak kabartın.. Hepsinin dilinde aynı isyan..

Pek haksız da sayılmazlar..

Listeleri bir cümleyle özetlemek gerekirse şunu söyleyebiliriz:

Tayyip Erdoğan başarısız bulduğu isimleri tasfiye etmiş.. Kemal Kılıçdaroğlu ise CHP içinde kendisine muhalif olanları.. Bir başka deyişle, biri Türkiye'nin iktidarını istemiş, diğeri CHP'nin iktidarını..

Aylardır "Ben o Tayyip'in kimyasını bozacağım" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun listeleri nasıl bir kimya ile hazırladığını, görenleri dumura uğratan o isimleri hangi cin fikirlilikle alt alta sıraladığını anlamak mümkün değil..

Mesela Mehmet Haberal. Hani şu birkaç gün öncesine kadar hasta yatağında can çekiştiği söylenen Mehmet Haberal..

Allah aşkına!...

Bu ismi listede görüp de, Ecevit'in son dönemlerinde Türk siyaset tarihinde zelzele etkisi yapan o sözlerini hatırlayan tek bir partili çıkmadı mı?

Ne demişti Ecevit:

"Beni hastaneye yatırdıklarında tedavimi bilerek ve kasti şekilde geciktirdiler.. Adeta öldürmeye, yanlış ilaçlar vererek ortadan kaldırmaya çalıştılar"

Kimi kastediyordu bu sözleriyle? 

Bugün CHP listesinden aday gösterilen Ergenekon zanlısı Mehmet Haberal'i..

Toplumun akıl sağlığıyla oynarcasına o Mehmet Haberal'i Ecevit'in seçim bölgesi olan Zonguldak'tan aday göstermek hangi aklın ürünüdür?


Bir başka isim Sezgin Tanrıkulu..

Tanrıkulu'nu partiye davet ederken ne demişti Sayın Kılıçdaroğlu:

"Kürtlerin tamamının çok sevdiği arkadışımız bizim Diyarbakır'daki vitrinimiz olacak.. Bizimle Kürtler arasında, CHP ile Güneydoğu arasında köprü olacak" dememiş mişdi?

Peki o Sezgin Tanrıkulu şimdi nereden aday?

İstanbul'dan..

Yine bir kişi çıkıp, "Sayın başkan. Bizim Güneydoğu ile aramızdaki köprümüz, Diyarbakır'daki vitrinimiz olacak dediğiniz bu adamı İstanbul'dan aday göstererek, 'Ey ahali ben Güneydoğu'dan oy falan beklemiyorum" demiş olmaz mısınız? Bir başka deyişle kendinizi inkar etmiş olmaz mısınız?" diye soramadı mı?

Sayılacak daha o kadar isim var ki?

Örneğin; Türkiye'de sağcısıyla solcusuyla hemen herkesin büyük hayranlık duyduğu Hikmet Çetin'i, yine bir o kadar değerli bir isim olan Fikri Sağlar'ı devre dışı bırakıp, "Bunlar analarını bile satarlar" diyen Oktay Ekşi'yi listeye almak tutarlılık mı?

Sinan Aygün, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay o listede yer alıyorsa, Mustafa Sarıgül'e neden teklif götürülmedi, Tuncay Özkan ve Gürbüz Çapan'ın yüzüne neden bakılmadı anlamak mümkün değil..

Erdoğan, "Ustalık dönemine geçiyoruz" derken haksız değildi.. Bakın Erdoğan'ın listesine, o ustalığın izlerini göreceksiniz..

10 yıllık bir vizyondan bahsetti dün AK Parti'nin lideri.. Başkanlık sisteminin hayallerini süslediğini bilmeyen yok.

Kadrosunu da ona göre yapıyor..

Başından beri başkanlık sistemini savunan Anayasa Profesörü Mustafa Şentop ile Türkiye'nin parmakla gösterilecek siyaset bilimcilerinden Naci Bostancı'yı kadrosuna katarak, Burhan Kuzu'yu da yanında tutmaya devam ederek adeta vizyon farkını ortaya koyuyor..

Sırf adı Sauna Çetesi'nde geçiyor diye, aday gösterilmesi durumunda Şanlıurfa'yı silip süpürecek İbrahim Tatlıses'in yüzüne bile bakmıyor. Sanatçı kimliklerini siyasi ranta çevirmek isteyen pek çok ismi listeye dahi almıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu şunu iyi bilmeli ki, siyaset Erdoğan'ın azarladığı adamları ziyaret edip tribünlere oynamakla olmuyor..

Başbakan'ın, "Ananı da al git ulan" dediği çiftçinin ayağına defalarca giderseniz, o çiftçiyi CHP'den aday olması için cesaretlendirirseniz, sonra da listeye koymazsanız, siz de siyaseten "Bir süre seni siyasi argüman olarak kullandım ama artık anan da sen de bana lazım değilsiniz" demiş olursunuz..

"Ben işçi Kemal'im, ben Memur Kemal'im" deyip ikide bir maden işçilerinin yanına, yerin altına inerseniz, sonra da 550 kişilik liste içinde 2 tane işçiye zor bela yer bulursanız, kendi seçmenininiz ve partililerininiz tarafından bizzat böyle yerin dibine sokulursunuz!