BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.955,44
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu'ndan Yenikapı'da 12 maddelik bildiri

YENİKAPI mitingine katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Taksim mitinginde okuduğu 12 maddeyi saydı. Kılıçdaroğlu'nun maddeleri de alkış aldı.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenikapı’da Taksim manifestosunu okudu. 15 Temmuz'un Türkiye'de uzlaşmanın kapısını araladığını söyleyen Kılıçdaroğlu, laiklik uyarısı yaptı camiye ve kışlaya siyaset girmemesini istedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da Türk siyasal hayatı demokrasisi tarihinde önemli bir olaya imza attığını söyleyerek parlamentoya yapılan darbe girişiminin millete yapıldığını söyledi. İşte Kılıçdaroğlu'nun satır başları:

"15 Temmuz bir uzlaşma kapısı araladı bize. 15 Temmuz’da artık yeni bir Türkiye vardır. Eğer biz bu gücü bu uzlaşma kültürünü daha da ileriye taşıyabilirsek, çocuklarımıza güzel bir Türkiye’yi hep birlikte bırakmış olacağız. Neden ve niçin bu noktaya geldik? Önce teşhisi doğru koyacağız ki tedaviyi güzel yapalım. Güzel bir atasözümüz var. Ben dahil bütün siyasilerin bu musibetten ders çıkarması lazım. Ben dahil, bütün siyasi parti genel başkanlarının yeni bir olaya zemin hazırlamadan Türkiye’yi çağdaş uygarlığa götürmemiz lazım. Nedir bu dersler? 12 madde hazırladım. Diğer liderler de kabul ederse Türkiye gerçekten de uzlaşma kültürünü benimsemiş, sokaklarında fabrikalarında güler yüzlü insanların olduğu Türkiye haline gelecektir.

TAKSİM MANİFESTOSUNU OKUDU

Camiye kışlaya adliyeye siyaseti sokmayalım. Camiye sokarsak toplumu böleriz. Adalete sokarsak adaleti bulamayız. Kışlaya sokarsak darbeyi önleyemeyiz. Camide kışlada adliyede siyaset olmayacak. Bizim soylu bir uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bizim kavga değil, bizim milleti kardeş kılma gibi bir görevimiz var.

Siyasette özeleştiri yapmak, geçmişi iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Tarihin tekerrürünü değil, tarihi tekerrür ettirmemeliyiz.

LİYAKAT VURGUSU

Devletin inşasında liyakat sistemini esas almalıyız. Bu bizim tarikattan

Laikliğin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz gösterdi. Dini inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı içinde olanlar milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük.

cemaatten partiden değil, kim o işi iyi yapıyorsa ona teslim etmek gibi bir geleneği başlatmak zorundayız. Garibanın oğlu sizin çocuklarınız sınav için alın teri dökerken birileri sınav sorularını çalıp, devletin önemli yerlerine geliyorsa buna hep beraber itiraz etmek zorundayız.

"NE DARBE NE DİKTA TAM DEMOKRASİ"

Her koşulda demokrasiye sahip çıkmalıyız. 15 temmuz darbe girişimi demokrasinin bize ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Halk direnme gücünü kullanarak, canını siper ederek demokrasiyi savunmuştur. Canını siper eden mücadeleyi yapan herkese kadın erkek yaşlı genç herkese şükranlarımı sunuyorum. Siz bir tarih yazdınız. Sadece darbe değil demokrasi üzerinde tüm vesayetleri reddetmeliyiz. Ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi diyoruz.

CUMHURİYETİN KURUCU DEĞERLERİ

Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal ve arkadaşları cumhuriyeti kurarken 1921’de bir anayasa yaptılar. Birinci maddesi şudur “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” hakimiyet milletindir değil, kayıtsız şartsız milletindir diyor. Milleti vatandaşını yüceltiyor. Hiçbir kimseye hiçbir zümreye aileye gruba imtiyaz sağlanmıyor. Vatandaşlar eşittir, kimliği inancı yaşam tarzı ne olursa olsun. Cumhuriyetin eşitlik değerlerine hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir değerlerine hepimizin sonuna kadar sahip çıkması gerekiyor. Gazi Mustafa kemal dedi ki, cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyeti korumak yaşatmak hepimizin görevidir. Elbette ki tek başına bunları Mustafa Kemal Atatürk yapmadı. İsmet İnönü’ler, Rauf Orbay’lar, Kazım Karabekir’ler hepsinin büyük emekleri vardır. Eğer bugün cumhuriyet olmasaydı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamazdı, sayın karaman TBMM başkanı olamazdı, Sayın Binali Yıldırım Başbakan olmasaydı, cumhuriyet olmasaydı Anadolu’nun kuş uçmaz köyünde doğan Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı olmazdı.

Parlamenter sistemimizi güçlendirmek zorundayız. 150 yıllık parlamenter sistemimiz var. Ve 15 temmuz akşamı TBMM dik durarak onurlu durarak bombalar yağarken kurşunlar sıkılırken parlamentoyu terk etmedi. Kurtuluş savaşını nasıl yönettiyse, bir darbeyi de aynı anlayışla püskürttü.

MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ VURGUSU

Medyanın özgürlüğü… Bakın değerli vatandaşlarım 15 temmuz akşamı bağımsız medya olmasaydı, belki hiç kimse sokaklara çıkmayacaktı. O medya olayları verdi, vatandaşlar sokağa davet edildi. O medya bütün bu görüntüleri verdi. Dolayısıyla vatandaş en meşru hakkı olan direnme hakkını kullanarak demokrasiyi korudu ve mücadelesini yaptı.

"FETÖ YARGIYA SIZDI"

Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı… FETÖ terör örgütü ordunun içinde yuvalandı. FETÖ terör örgütü yargının içinde yuvalandı. Devletin her kademesinde yuvalandı. Biz buna daha önce F tipi örgütlenme diyorduk, şimdi Fetullah Gülen terör örgütü diye tanımlanıyor. Adalet istiyoruz, adaleti nerede tecelli ettireceğiz? Mahkemede. Eğer bir hakim vicdanıyla değil, Pensilvanya’dan aldığı kararla karar veriyorsa o hakim hakim değildir. Ve hepimiz bunun üzerinde durmalıyız ve bu konu üzerinde titremeliyiz. Hemen şunu ifade edeyim yargının bağımsızlığı konusunda iktidar ve muhalefetin belli görüş birliği içinde hareket etmesi bizim açımızdan memnuniyet vericidir.

LAİKLİK VURGUSU

Laikliğin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz gösterdi. Dini inancımızı kullanarak her türlü yasa dışı içinde olanlar milleti nasıl kandırdılar hep beraber gördük. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü demektir. Laiklik herkesin istediği gibi inanması ve ibadet etmesi demektir. Laiklik insana saygı demektir. Bütün siyasi partilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekir.

"İTİBARLARINI İADE EDELİM"

FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz, artık bütün dünya biliyor. Bu örgüt geçmişte balyoz davası dediler, Ergenekon, casusluk davası dediler. Devlete sadakatle bağlantılı olan pek çok subayımızı hapse attılar. En çok itiraz edenlerden birisi bizdik. Şimdi onların tamamının kumpas olduğu ortaya çıktı. O zaman bir devlet adalet üzerinde büyür. Bir devlet adalet üzerinde devlet olur o zaman buradan çağrı yapıyorum. Bütün siyasi liderlere, Türkiye’ye. Geçmişin mağdurlarına haklarını iade edelim, itibarlarını iade edelim. Böyle yaptığımız takdirde devlet saygın konuma gelmiş olur.

Devlet haksızlıklarla mücadele ederken hukukun dışına çıkmamalıdır. İçimizdeki bir tek kişinin bile emeği eseri zamanı ziyan olduğunda bu Türkiye’nin ortak kaybıdır. Yeni mağduriyetler yaratmamalıyız. Hukuk diyoruz, adalet diyoruz. Devlet adalet üzerinde yükselmek zorundadır. Adalet mülkün temelidir, devletin temelidir. Yol haritamızı açıkladım, eksiği olabilir, fazlası olabilir. Ama Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak hepimizin görevi.

Görüyorum ki en önde kadınlarımız var, tıpkı tankların önünde durdukları gibi. Bir toplum için nezaketin sevginin kaynağı olarak gördüğüm kadınlarımızın hayatın her anında bize eşlik etmelerini gönülden diliyorum. Kadınlarımızın katılımı bizim için vazgeçilmez değerdedir. Bir ülkede kadının yüzü gülüyorsa bilin ki o millet mutludur. Hepimizin bu toprakların çocuklarıyız.

Sözlerimi Nazım Hikmet’in milli kurtuluş destanından bir bölüm okuyarak sonlandırmak istiyorum.

“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim. Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...”