CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup toplantısında konuştu, hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı.
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkomutanlık yetkisinin TBMM'de olduğunu belirterek, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk kendi yetkilerini kısıtlarken, birileri "ben komutanım' diye ortada gezinmesin" dedi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkomutan olarak açıklamalar yapması CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu kızdırdı.
Darbe sonrası kamuoyunda oluşan birlik havası, Kılıçdaroğlu'nun son çıkışıyla birlikte yerini polemiğe bırakacak.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, başkomutanlık tartışmasıyla ilgili şunları söyledi:
"BİRİLERİ 'BEN KOMUTANIM' DİYE ORTADA GEZİNMESİN
"Başkomutanlık görevi TBMM'nindir. Herkes bunu kabul edecek. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana TBMM başkomutandır. Gazi Meclis dememizin temel nedeni budur. Mustafa Kemal Atatürk'e de başkomutanlık yetkisi verilmiştir. Ama yetkiyi veren TBMM'dir. Başkomutanlık yetkisi 3'er aylık sürelerle verilmiştir. Dördüncü defa verilirken demiştir ki, 'yasanın 2. maddesinde bana tanınan yetkiler çok geniştir bu maddenin çıkarılması lazımdır.'
Bütün sağır sultanlara sesleniyorum, Gazi Mustafa Kemal Atatürk kendi yetkilerini kısıtlarken, birileri "ben komutanım' diye ortada gezinmesin. Yetki parlamentonundur. Anayasa'nın 104'üncü maddesinde yetki çok açıktır. TBMM adına TSK'nın başkomutanlığını temsil eder. Sadece temsil yetkisi vardır. Yetki TBMM'dedir. Bu yetki Meclis'in namusudur, numusunu devredemez. Yetkisini devredemez. Bu Meclis gazi Meclistir."
Gündeme ilişkin konularda açıklama yapan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
"CAMİYE, KIŞLAYA, ADLİYEYE SİYASET GİRMEYECEK"
15 Temmuz darbe girişimi oldu. Hala etkilerini toplum üzerinden atmış değil. Bu darbe girişiminden hepimizin çıkarması gereken dersler var. Siyaset kurumuna yeni pencereler açmak gerek. Bu darbe girişiminde ders olarak neleri çıkarmalıyız ve siyaset kurumu nasıl davranmalı? Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Buralara siyaset girerse işte bunlar olur. Din farklı bir alandır. Kışlaya siyaset asla girmemelidir. Niçin gözyumdunuz bugüne kadar? Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'ta askerin siyasete girmemesini çok net anlatır. Orduyu sıcak siyasetin unsuru haline getirmek Türkiye'yi felakete sürükler. Bugün geldiğimiz nokta odur.
"ADALET AMA İNTİKAMLA DEĞİL"
Bir devleti devlet yapan, saygın kılan herhangi bir suçla karşı karşıya geldiğinde hukuk içinde hareket etmesidir. Yakalarsınız, adalete teslim edersiniz. İşkence, kötü muamele devleti kötü duruma düşürür. Bu bize haklılık kazandırır. Mücadele ederken, şuçluların şahsiliği ilkesinin ihlal edilmemesi lazım. Ailesini suçlayamazsınız. Umarım siyaset kurumu darbecilerle mücadele ederken bunları dikkate alır. Adalet ama intikamla değil. Er ve erbaşları linç edenlerin de adalete teslim edilmesi lazım. Adalet herkes için geçerlidir. Onların da ailelerini korumalıyız. Son derece dikkatli bir dil kullanmak siyasetin gereğidir. Olağanüstü süreçten geçiyoruz, dilimize dikkat etmeliyiz.
"FETÖ KUMPASINA UĞRAYANLAR GÖREVLERİNİN BAŞINA DÖNMELİ"
Parlamenter sistemi güçlendirmeliyiz. Şu yüzde 10 seçim barajından Türkiye'yi arındırmalıyız. Demokrasi üzerindeki her vesayete karşı çıkacağız. Birilerinin gölgesini kabul etmeyeceğiz. Demokrasiyi katıksız savunacağız. Ne darbe, ne dikta diyoruz. Tam demokrasi diyoruz. Geçmişte, FETÖ terör örgütünün mağdur ettiği binlerce kişi var. İntihar edenler oldu. Büyük iftiralar atıldı. Bir kumpasa kurban edildiklerini devletin tüm yetkilileri dile getiriyor. Bu ülkede adalet kırıntısı varsa, o insanların itibarları iade edilir ve görevlerinin başına döndürülür. O insanlara yapılanları unutmamalıyız, ve haklarını teslim etmeliyiz.
CADI AVI BAŞLATILMAMALI
Cadı avı başlatılmamalı. Bütün darbelerden sonra olmuştur. Kurunun yanında yaş da yanmıştır. Bu atmosfer son derece tehlikelidir. Bir kurum bütün dekanlara istifa dilekçesini göndersin diyor. Bin 500 dekan istifasını veriyor, bir kişi de itiraz edemiyor. Korkudan söyleyemiyor. Böyle bir atmosfer insanlığa, bilime zarar verir. İş dünyası üzerinde baskı var. Falan bankaya niye para yatırdın. Bu bankaya siz izin vermediniz mi? Şimdi niye para yatırdın diyorlar, şimdi gel hesabını ver. Bunun adı tuzaktır. İş dünyasını tedirgin edersen bu son derece tehlikelidir.
OHAL YASALARI: ADRES YASAMA ORGANIDIR
Darbe girişiminde bulunanlar, devletin içine belli bir zaman içinde belli bir disiplin içinde yerleşti. En duyarlı birimlere yerleştiler. Bunlarla mücadele etmek gerekiyor. OHAL anayasaya uygun olarak çıkarıldı. Tereddütümüz, OHAL uygulamalarının amacını aşan şekilde kullanılması bizde kaygı yaratıyor. ohal OHAL uygulamaları zaman dilimiyle sınırlıdır. OHAL durumunu ortadan kaldırmak, gerekli mücadeleyi yapmak için yapılır. OHAL'i kullanıp, OHAL sonrası kullanılacak düzenlemeler yapılırsa hakimiyet millette değil, yürütme organında olur.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı var. KHK'ler OHAL için geçerlidir, diyor. OHAL bittikten sonra hiçbir işlemi kalmaz. Bu devlet senin devletin mi, bu devlet hepimizin devleti. Bu devlet hepimizin devletiyse parlamentoda yasaların çıkması lazım. Adres yürütme organı değil, yasama organıdır. Devletin yapısıyla böyle oynanmaz. Devletin yeniden yapılanması gerekebilir. Belli kurumlar yapılanmalı. Ama parlamentoya gelmeli, tartışmalıyız. O zaman devleti yeniden yapılandırırız. Mete Han'dan bu yana ordudaki hiyerarşi bozulmamıştır, bunun korunması lazım. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nden yanayım, Merkez Bankası'ndan nasıl yanaysam orduyu da, BDDK'yı da öyle savunuyorum.
ORDUNUN HER AŞAMASI SİVİL DENETİME AÇILMALIDIR
Ordunun her aşaması sivil denetime açılmalıdır. TBMM'de Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu kuruldu. Güya gelip soruları cevaplayacaklardı. 1 güvenlik birimi başkanı bu komisyona bilgi vermedi.Bu kişiler TBMM'ye bilgi vermiyorlarsa, siyasi otoritenin isteği üzerine gelmiyorlar. Bu TBMM'nin saygınlığına gölge düşürür. Ya bu komisyona gelir bilgi verirler ya da bu komisyonu kapatın.