BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu'ndan ODTÜ ve Gezi çıkışı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM'deki Grup toplantısında konuştu. Başbakan Erdoğan'ın ve hükümetin Ortadoğu politikasını eleştiren ve uzun uzun Balyoz davasınındaki çelişkileri anlatan Kılıçdaroğlu, en çok alkışı ODTÜ ile ilgili sözlerinde aldı.

Başbakan Erdoğan'a "Ortadoğu'da hiç bir ülkeye gidemezsin" diyen, "Yürütme organının başı", "eli kanlı", "diktatör" gibi sıfatlarla seslenen CHP genel başkanı, aydınların suskunluğunu da sert bir şekilde eleştirdi.

''Bunların aklı ODTÜ'ye girmeye yetmez. O yüzden kaba güçle giriyorlar, tankla sopayla giriyorlar. Sizin ODTÜ önünde ceketinizin önünü iliklemeniz lazım'' diyen Kılıçdaroğlu, izleyiciler ve milletvekillerinin uzun süreli alkışını da aldı.

İşte Kılıçdaroğlu'nun Grup Toplantısındaki konuşmasından satır başları:

"Her grup toplantısında, güzel şeylerden bahsetsek, evine ekmek götürenlerin güvenli bir şekilde çalıştığı Türkiye'yi anlatsak ne güzel olurdu. Ama yönetimin toplumu germek, kutuplaştırmak gibi bir işlevi var. Bu tabloyu haketmiyoruz.

YAN GELİP YATAN ÇALIŞMA BAKANI

Manisa Soma'da kömür çıkartan işçilermiz yerin binlerce metre altında çalışıyor. 20 Ekim'de 28 işçi göçük altında kaldı. Biri hayatını kaybetti. Ölen öldüğü ile kalıyor. Ardından ailesi göz yaşı döküyor. Sorumluluk kimde? O insanlar çalışırken güvenlik ortamlarını almaktan sorumlu biri yok mu? İşçi kardeşlerimiz devlet neden bize güvenli çalışma ortamı sağlamadı diye düşünmeyecek mi?

İş kazalarında Avrupa birincisiyiz. Neden? 2013'ün ilk yarısında 482 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Çadırda, soğukta kalan işçilerin nasıl yangında yaşamını yitirdiğini hatırlayın. Biz sorumlu kim, sorun nasıl çözülür diye düşünüyoruz. Ama Türk-iş, Disk, Hak-iş de düşünsün, yan gelip yatan Çalışma Bakanı da düşünsün.

ERDOĞAN BİZİM PROJEMİZE KONDU

Diyorlar ki CHP hep eleştirir, hiç proje üretmez. Oysa bizim hayatın her alanı ile ilgili projemiz vardı. Askerlik ile ilgili projemiz vardı mesela. 15 aydan 9 aya, sonra aşamalı olarak 6 aya indireceğiz dedik. Bedelli askerlik düşüncemizi de söyledik. Parası olan da olmayan da kısa süre yapacak. Parası olmayanı da düşüneceğiz çünkü biz haktan adaletten yanayız dedik. Başbakan'a soruldu, "siz proje dediniz ama bunun neresi proje, böyle ayak üstü proje mi açıklanır. Parası olan var olmayan var, bunu adalet terazisine oturtmak durumundasınız" dedi. Oturttu mu? Hiç alakası yok, ne demiştim, Yalancıdan Başbakan olmaz. Seçimleri kazandı bizim projemize sahip çıktı, ama varsıldan yana. Demek ki neymiş CHP'nin projeleri doğru, tututarlıymış. Biz uzmanları çağırır konuşuruz, karşıt görüştekileri çağırır konuşur, düşünür, olgunlaştırırız. Bana çıksın Proje İstanbul'un bir tane fizibilite raporunu açıklasın, açıklayamaz.

PİLOTLAR NEDEN KAÇIRILDI ONU DÜŞÜN

Pilotlarımız kurtarıldı. Ama bizimkiler sayesinde değil, otur Katar şehyine dua et. Onun sayesinde kurtuldu. Lübnan sokaklarında bir Türkiye cumhuriyeti vatandaşı gezebiliyor mu? Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta gezebiliyor mu? Gezemiyor. Senin izlediğin  politikalar yüzünden. Kimin aklına gelirdi iki Türk pilotunu kaçırmak. Asıl yapman gereken senin ben bu ülkeyi bu hale nasıl getirdim diye sor. Türkiye terör ithal eden bir ülke oldu. Erdoğan bugün hiç bir ortadoğu ülkesine gidemez, yalnızları oynuyor. Senin ne itibarın, ne ağırlığın var. İkisini de yoketin. Irak'a, Mısır'a, Ortadoğu'ya biz gidiyoruz. Erdoğan hiç birine gidemez. 

Terör örgütünü yetiştirip komşusuna yollayan bir ülke olabilir mi? Reyhanlı'da ölen 53 vatandaşın sorumlusu bu hükümet ve Başbakan Erdoğan'dır. 

ERDOĞAN'IN ELLERİ KANLIDIR

Suriye'den mülteciler gelecek 100 bin kişi kırmızı çizgimizdir dmeişti. Açın gazetelere bakın. Yüz bin mi kaldı. Sayının kaç olduğunu kimse bilmiyor. Yolgeçen hanına çevirdiler sınırı. Sen o sınırı kontrol edemezsin. Terör örgütüyle içli dışlısın, benim çocuğumu vuran mermi Türkiye'den geldi diyor baba. Erdoğan'ın elleri kanlıdır, Ortadoğu'da bu vardır.

İktidardan beslenen yandaşlar hariç kimse güvenmiyor hükümete. Bugün yolsuzlukla ilgili CHP'yi suçlamış sevgili diktatörümüz. Yolsuzluk ile ilgili Tayyip Erdoğan'ın eline su dökecek ikini bir isim yoktur. Eğriye eğri doğruyu doğru. Hayatım boyunca halkıma yalan söylemeyeceğim. Sözlerim doğru. Ben siyasee yırtık ayakkabı ile geldim demiyor muydu. Şimdi nereden geldi bu para peki. Ne diyor "Yürütme organının başıyım" diyor. Doğru söylüyor.

Adım adım demokrasinin dışına itiliyoruz. Adım adım otoriterleşen bir sürece gidiyoruz. Konuşanın, yazanın üzerine baskı, derdim var diyen iş adamına baskı. Konuşamazsın diyor. Böyle bir tablo olamaz. Böyle bir tablo Türkiye'de yaşanmadı. Diyorlar ki sıkıyönetimde sansür vardı. Yazardık, sansürlenirdi. Şimdi sansürün ötesine geçti, adamı da atacaksın diyorlar.

AK PARTİ İL BAŞKANINA GİT DAVAN SONUÇLANSIN

Otoriter yapıyı besleyen adımlar var. Demokrasiyi ayakta tutan ayaklar var. Bunlardan biri de yargı. Yargı artık siyasallaştı. Sıradan vatandaş biliyor, bir davan var ise git AKP il başkanına senin davan sonuçlanır. Yargıtay'a 160 militan yerleştiren kim, Danıştay'a militan yetiştiren kim, bu iktidar. Diyorlar ki yargıçlara neden yükleniyorsun. Ben siyasallaşan yargıya, yargı demem. Adalet milletin vicdanı demektir, onu yaralıyorsan orada adalet bitmiştir. Toplumu ayakta tutan adalettir. Adalet zayıf karşısında pozitif durandır adalet budur. Siz adaleti aldınız çöp sepetine attınız. Vatandaş adalet diye bağırıyor. Adalet yargıç eliyle dağıtılır. Dönemin diktatörüne isyan edip "Berlin'de yargıçlar var" demek kolay değildir. Ankara'da yargıçlar var diyen var mı? Kim direniyor, isyan ediyor: Sami Selçuk...

Adaletin olmadığı  yerde ahlak da olmaz. Yolsuzluklar bunun için artıyor. Deniz Feneri davasını gördünüz. Kurban parasını, zekat parasını, yoksulun hakkını, kul hakkını yiyenlerin sırtı sıvazlandı, iyi yaptınız denildi. Sen kim adalet kim.

HAKSIZLIĞA KARŞI SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR

Adalet bir arada yaşamanın garantisidir. Onu yok edersen kutuplaşma, kavga başlar. Türkiye bu yolda gidiyor. Önümüzdeki günlerde büyük gerilimler yaşanırsa nedeni budur.

Haksızlığa direnmektir adalet, haksızlığı savunuyorsanız adaletten haberiniz yok demektir. Siz adaleti perişan ediyorsunuz. Bir kişiye yapılan adaletsizlik tüm insanlığa yapılmış adaletsizliktir. Hazreti Muhammet o nedenle "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" diyor.

DREYFUZ ÇOK EMİLE ZOLA YOK

Dreyfus davasında isyan bayrağını aydınlar açmıştı. Emile Zola o aydınlardandı.  Bizde Dreyfus çok, Emile Zola yok. Nerede bu aydınlar. Kalemini kiralayanlar diyince kızıyorlar. Sen de çık haksızlıkları, yanlışları anlat, senin görevin bu. Emile Zola bir kişi haksızlığa uğradı diye isyan ediyor ve sonuç alıyorsa, senin ülkende hapiste çürüyenler ne olacak. Biz onlara aydın diyoruz çünkü onlar toplumun önderidir. Ellerindeki meşalelerle toplumun önünde giderler. Bilir ki toplum bu adaleti, doğruyu savunur. Haksızlığa karşı boyun eğmez. Kitleler de onun için gider arkalarından. Bizde yok öyle bir şey.

Faili meçhule çocuklarını kurban eden anneler eylem yapıyor yıllardır. Nerede bu sivil toplum. Yönümüzü batıya dönderdik ama geriye gidiyoruz. Ortadoğu ülkesi olmaya başladık. Biz ortadoğu ülkesi değiliz. 1071'den beri yönümüzü batıya çevirdik. Ama bunlar ortadoğu gibi olmak istiyor. Ortadoğu halkları ise bizim gibi olmak istiyor. 

28 ŞUBAT'TA SEN NEDEN İSYAN ETMEDİN

Haksızlıklarla mücadele eden bir tek CHP var. Biz dilsiz şeytan değiliz. Haksızlıklara karşı savaşacağız. Irak'ta bir milyon müslüman katledildi. Bir diktatör vardı, gıkı çıktı mı? Çıkmadı, işte o dilsiz şeytandır. Onbinlerce müslüman kadına tecavüz edildi. Bir diktatör vardı, bir tek söz etti mi? Etti, tecavüzcülere başarılar diledi. işte o dilsiz şeytandır. Mısır'da darbe oldu isyan edin diyor. Sen 28 Şubat'ta neredeydin. Neden isyan etmedin, sonra kalkıp Erbakan'ı arkadan hançerleyen sen değil miydin?

Kimin yardıma ihtiyacı varsa, kim haksızlığa uğradıysa onun yanında bir CHP milletvekili vardır. İster KCK'lı olsun, ister İBDAC'li olsun. Hapiste hastaysa onun sorununu CHP dile getirir. Onlardan şunu bekleriz, artık yeter, Türkiye iyi idare edilmiyor, raydan çıktı, rayına oturması lazım. Üniversitelerin ayağa kalkması lazım, rayına oturması lazım, bunu yapacak olan CHP'dir. Bunu söylüyorum ve bize yardım edin diyorum.

28 ŞUBAT'A DA KARŞI ÇIKTIK, DİĞER DARBELERE DE

Darbelerden en çok biz, CHP çekti. 12 Eylül'de hangi parti kapatıldı, hangi parti lideri hapse atıldı, hangi partinin vekilleri tutuklandı, hangi partinin mal varlığına el konuldu? CHP. Siyasi idamlara her zaman karşı çıktık. Menderes'in idamını önlemek için çalıştı İnönü. Gencecik fidanların idamını engellemek istedik. Darbecileri de mahkemelerini de savunmadık. Darbecilerin önünde el pençe durmadık. Sesimizin çıktığı kadar eleştirdik. 28 Şubat sürecinde dönemin genel kurmay başkanları altlarına lüks otomobiller alırken biz eleştirdik. Ama bizim kin ve intikam peşinde olmamak gibi bir özelliğimiz var. Kin beslemeyiz biz, kin şeytan işidir. Bize hala darbeci diyorlar. Deniz Baykal burada. 12 Mart'ta muhtırayı duyunca ağlayarak Ankara'ya geldik, İnönü'ye çıktık darbeci hükümete bakan vermeyin diye. Ama biz bunu gazetelere tefrika edecek, reklam edecek değiliz.

DARBECİLERİ SAVUNMAYACAĞIZ AMA...

Darbecileri savunacak değiliz. Ama evrensel kuralları da ihmal etmemeliyiz. Balyoz davası görüldü biliyorsunuz. Kuvvet komutanları nerede yargılanacak önce bu tartılşımaya başlandı. Anayasa nerede yargılanacağını söylüyor. Ama özel mahkeme yok öyle olmaz dedi. Görev gereği suç işlenmez, hiç bir kanun da suç işleme izni vermez. Görevin gereği suç olmaz. Yorumun böyle yapılması lazım. Ama yapılmadı. Çünkü Yargıtay'a 160 militan yerleştirildi.

Size somut örnekler vereyim. Birincisi dijital veriler. Bu dijital verilerin hangi bilgisayarda üretildiği tespit edilemeimiştir. İki, bu dijital verilerin TSK bilgisayarlarında üretilmediği tespit edilmiştir.

Gölcük'te bir aramada bir harddisk bulunuyor. Ne zaman üretildi diye soruluyor, Ekim 2003. Bilgiler ne zaman yüklenmiş, Mart 2003. Akıl var mantık var. TSK'da ne zaman kullanılmış, 2004 yılında. Yani üretilmeden satın alınmadan veriler yüklenmiş.

Yine bir CD bulunuyor. Yazının fontu Calibri. Soruyorlar MicroSoft'a ne zaman icad ettiniz diye 2007. Daha firma üretmeden yazmış yargılanan askerler.

Bir davanın sağlıklı yürümesi için savcı lehte ve aleyhteki tüm delilleri toplar, yargıç da önündeki tüm delillere göre karar verir. Savcı, sanık lehine olan bilirkişi raporunu dosyaya koymuyor. Bu savcının adalet dağıtmadını, kasıtlı davrandığını gösterir. Bunu avukatların uğraşı ile 1 yıl 3 ay sonra dosyaya ekliyorlar.  2003 yılında darbe için bir CD hazırlıyorlar, olmayan hastaneler var CD'de. 2008'de açılan hastaneyi 2003 yılındaki CD'nin içine eklemişler. Bir yargıç sormuyor. Bunlara hakim mi diyeceğim. Ne hakimi canım. 

2003'de ölmüş insanlar var CD'nin içinde. Sanıkları buldunuz, bunlar darbecidir diye yaftaladınız, hapse attınız,... AKP'nin adaleti böyle. Avukatlar dava dosyalarına bakalım diyor. Hakimler beni ilgilendirmez diyor ve gizlilik kararı çıkartıyor. Ben sanığım diyelim. Şahitlerim var. Şahitlerin dinlenmesi lazım. Hakim dinleyecek ki kim doğru söylüyor bilsin. Diyorlar ki biz darbeciysek, dönemin Genel Kurmay Başkanı dinlensin. Hayır diyor hakim, biz onları dinlemeyeceğiz. Çünkü kararımızı verdik diyorlar.

Tekirdağ Cezaevinden Orhan Aykut diye bir vatandaş ben bu CD'leri kimler hazırladı biliyorum, çağırın anlatayım diyor. Dinlemiyorlar. Delillerin incelenmesi lazım. Sanıklar ve avukatlar delilleri tartışmak istiyor. Hakimler "delillerin tartışılması aşamasında tekrar görüşünüzü alırız" diyor. Delillerin tartışılması aşaması hiç gelmiyor. O aşam olmadan karar veriliyor. CMUK'un 217. maddesi hakim kararını huzuruna getirilmiş ve tartışılmış deliller ile verir diyor. Sen ne biçim hakimsin. Kimse kusura bakmasın sana hakim demek için şahit bile bulamam ben.

Daha acısı, yargıtay karar veriyor: Delillerin tartışılması diye bir safha yoktur diyor Yargıtay. Neden ben militan sözcüğünü kullanıyorum. İşte bunun için. Bunlar hakim değil. Sen nasıl hukuk adamısın. Hukuk Fakültesinin arka kapısından çıkan bir öğrenci bunlardan daha iyi adalet dağıtır.

Bir başka ayrıntı. Hükümet Programından alıntı yapılmış sözde. Ne biliyor musunuz Haydar Baş'ın bir konuşmasını almışlar koymuşlar. Bu hükümet programı değil deniyor, hakimler hiç önemsemiyor. İstanbul Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi'nde yürütülecekmiş darbe harekatı, ama o tarihte öyle bir kurum yok.  deniyor ki haberleşmemiz Kral TV mesaj bant sisteminden yürüteceğiz, soruyorlar biz 2008'de yapmaya başladık diyor. Yine deniyor ki Balıkesir'deki KİPA alışveriş merkezinden sözediyor 2003'deki belge. Ama 2010 yılında açılmış o Alışveriş merkezi. Aselsan'da bir çok isimden söz edilyor 2003 yılındaki belgede. O isimler 2004'ten sonra başlamış çalışmaya.

KANUNİ'NİN ELİNDE CEP TELEFONU OLUR MU?

Sinemaya gidiyorsunuz, tarihi bir film izlemeye, kendiniz o tarihi filmin döneminin içinde buluyorsunuz. Ama filmde Kanuni Sultan Süleymanı elinde cep telefonu ile konuşurken görürseniz dersiniz ki amma saçmalık. Veya, Truva filmindeydi galiba, havada bir uçak gidiyor. Bizim iddianameler de buna benziyor. Biz 21. yüzyıldayız. Kuşku olmadan adalet sağlamak zorundayız. Biz inat üzerine, intikam için adalet dağıtamayız. Ne oldu? Dünyaya rezil olduk. AB'nin son ilerleme raporundan 4 cümle: 1. Savunma makamının dosyalara erişimi sınırlıdır. 2. İddianamenin kalitesi düşüktür. 3. İddianamenin mantık silsilesi yetersizdir. 4. Çapraz sorgu yöntemi yanlış uygulanmıştır.

YAZIKLAR OLSUN O AYDINLARA

Gelelim Yargıtay'a... Hayatın akışına, akla ve mantığa uygun bulunduğu, hukuka uygun olarak hükme esas olmasına... Sevsinler senin neticeni... Bunun neresi akla ve mantığa uygun, neresi hukuka uygun. Bu yargıçlar çıkıp basın toplantısı düzenleyip açıklamalı. Hangi akıl ve mantıkla yazdınız. Suç tarihine ilişkin siyasi konjentüre uygundur diyor. Hükümet yeni kurulmuş. Erdoğan yasaklı, 2002'de darbe planı hazırlamışlar. Hükümet nefes almamış, porgramın mürekkebi kurumamış. Neden bir Emile Zola'ya ihtiyacımız var? Bu rezaletleri geniş kitlelere anlatsın diye ihtiyacımız var. Eğer yürekli aydınlar bu mücadeleyi vermiyorsa yazıklar olsun onlara.

EŞKİYA DÜNYAYA HAKİM OLMAZ ÇÜNKÜ GEZİ GENÇLİĞİ VAR

Benim düşüncemde olan adamı ben savunurum. Aydının görevi kendi gibi düşünmeyeni de savunmaktır. Bizim Emile Zola'mız yok ama pırıl pırıl gelen bir Gezi Gençliğimiz var. Onlar ile gurur duyuyoruz. Orta Doğu Teknik Üniversitesi... Bunların bilgi ve birikimleri o üniversiteye girmeye yetmez. Ama tankla, sopayla, kaba güçle giriyorlar okula. Kaba güç orman adamının işidir. Ne istiyor öğrenciler? Okullarına sahip çıkıyorlar diye gurur duymalısınız. Gece yarısı baskın düzenliyorlar. Eşkiyalık değil mi bu. Rahmetli İnönü Eşkiyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz demişti. Eşkiyanın bu dünyaya hakim olduğu görülmemiştir. Zulmün artsın diyeceğiz biz. Zulmün artsın ki biran önce yakalarından düş halkın. Sen uzaya füze yollamak için ODTÜ'ye gidiyorsun. Sopa ile girmek senin adam olmadığını gösterir.