CHP Lideri Kılıçdaroğlu, seçim bildirgesi açıklamasının Cuma namazı saatine yapılması ile ilgili eleştirilere bugün yanıt verdi.
Abone olKemal Kılıçdaroğlu, Göksu Restorant'ta gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek CHP'nin, ''Çocuk Politikaları Raporu''nu ve çocuklara yönelik projelerini anlattı ve sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, dün seçim bildirgesinin açıklandığı toplantının Cuma namazı saatinde yapılmasına yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine, saatin önce 11.00 olarak belirlendiğini ancak dağıtılacak kitapçıkların basımının yetişmemesi nedeniyle yarım saatlik bir sarkmanın yaşandığını anlattı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de CHP'nin bir sosyal demokrat parti olmasına karşın geçmişte bazı kitlelerden uzaklaştığını, bu boşluğun başkaları tarafından doldurulduğunu söyledi.
Şimdi projelerle ve ziyaretlerle bu kesimlere yeniden ulaşmaya çalıştıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Şimdi onlara daha samimi olarak gidiyoruz. Ülkenin refahından herkesin yararlanmasını, zenginliğin onlara dokunmasını istiyoruz. Biz onların yoksulluğunu istismar etmeyeceğimizi söylüyoruz. 'Onları onurlu bir birey olarak kabul ederek, sosyal devletin koruması altına alacağız' diyoruz. Bunu söylerken de 'bize oy verin' demiyoruz. 'Siz sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle kullanın' diyoruz. Yolumuzun veya bizim çalışmalarımızın hemen ertesi gün sonuç vereceğine de inanmıyoruz. Gerçekçiyiz biz. Sonuçta bir söylemle bütün bir tabloyu değiştirebileceğimiz hayali içinde değiliz. Ama gittiğimiz kahvede konuştuğumuz her yurttaşı bir şekilde ikna ediyoruz. 'Biz sizin sorununuzu çözeceğiz' diyoruz. Bizim ve örgütlerimizin çok çalışması lazım. 24 saat çalışmamız lazım. Çalışırsak sonuç elde ederiz.''
Kılıçdaroğlu, Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısına ilişkin soruyu yanıtlarken de şunları söyledi: ''AKP zemin kaybettikçe baskı ve tehditlerini artıracaktır. Eğer zemin kaybetmiyorsa baskıya da tehdide de girmeyecektir. Baskı ve tehdit referandum süreci içerisinde başladı. Yapılmaya da devam edecektir. Baskıyı artırdıkça AKP'ye olan tepkiler de doğal olarak artacaktır. Belki tehdidin şöyle bir yararı var, özgürlük taleplerinin daha fazla yükselmesine yom açacaktır. Özgürlük talepleri, baskılar Türkiye içinden dillendirildiği gibi artık batı dünyası da bunları dillendiriyor. Çünkü onlarda Türkiye'de demokrasinin daha kalitesiz bir yapıya büründüğünü görüyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de YGS sınavına ilişkin yaşananlara değindi. 1 milyon 700 bin gencin umutlarının, hayallerinin şifre iddialarına konu olan LGS'si sınavıyla altüst edildiğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Bu genç çocuklar bir demokraside olması gereken en doğal şeyi yapıyorlar, hak arıyorlar, yürüyüş yapıyorlar. Bu ülkenin başbakanı çıkıp diyor ki 'siz yürüyorsunuz ben istersem karşınıza 10 bin kişiyi çıkarırım'. Bu da başka bir tehdit, şantajdır. 1 milyon 700 bin aileye cephe açmak demektir. 1 milyon 700 bin ailenin bu sorumsuz açıklamaya tepki göstermesi lazım. Sandıkta tepki göstermeleri lazım. Çocuklarının geleceği açısından 'bu yapılan sınav haksızlıktır' diyorlarsa onlar da demokratik açıdan tepkilerini göstermeleri lazım. ÖSYM Başkanı, bugün gazetelere yansımış, savcıya sormuş 'Biz bu sınavı iptal edelim mi?'... Densizliğin bu boyutunu da gördük. İnsanda biraz sıkılma olur. Hata yaptığını kabul ediyorsun, hala o koltukta duruyorsun. Birileri getirdi, birileri götürdüğü zaman mı o koltuktan ayrılacak. Onurlu insan oradan çekilir.''