CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti-CHP koalisyon ihtimaline dair ilginç açıklamalarda bulundu.
Abone olCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Ankara kulislerinde yürütülen koalisyon senaryolarında ilk sırada yer alan AKP-CHP koalisyonu için "pek ihtimal vermiyorum" ifadesini kullandı.
Yazarın "koalisyon dediğiniz “Biraz sizden, biraz karşınızdakinden” demek değil midir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bizim söylediklerimizin tamamı Türkiye’nin lehine." diye yanıt verdi.
Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Çelik'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, AK Parti ile aralarında güven sorunu olduğunu iddia etti. İşte Kılıçdaroğlu'nun gündeme dair sorulara verdiği yanıtlar:
Kamuoyuna son günlerde yayılan hava, ‘Bu iş artık bir Ak Parti CHP koalisyonuna doğru gidiyor’ şeklinde. Sizce de böyle bir hava var mı ve bu iklim size ne ifade ediyor?
Böyle bir hava var ama umarım hayal kırıklığı yaşanmaz. Çünkü ben hâlâ bir AKP - CHP koalisyonunun olacağına pek ihtimal vermiyorum.
Öyle mi? Neden?
Evet öyle. Çünkü bu işin zorlukları çok fazla.
Şöyle bir görüş var: ‘Ak Parti MHP koalisyonunun kurulması daha kolay ama yürütmek zor. Buna karşın Ak Parti CHP formülü, belki kurmak (dediğiniz gibi) daha zor ama kurulursa uzun ömürlü ve sağlam olur...’
Evet. Bunun nedeni de şu… CHP bir söz verdiği zaman, sözünün arkasında durur. İki, CHP’nin kuralları evrensel kurallar olur. Uygar bir ülkede geçerli olanlar ne ise aynı kuralların Türkiye’de olmasını isteriz biz.
Ak Parti’yle koalisyonun kurulmasının zorluğu nedeniyle mi ‘Hayal kırıklığı yaşanmasını istemem’ dediniz?
Evet, evet…
Zorluklar Cumhurbaşkanı’nın durumu, 4 eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi tartışması gibi konulardan mı kaynaklanıyor?
Sadece onlar değil. AKP’yle aramızda ciddi bir güven sorunu var. Bu aşılmadan, bir koalisyon için bir araya gelmek bile çok zor. Güven sorununu besleyen unsurlar var geçmişten. Mesela tutuklu milletvekilleriyle ilgili protokol imzaladık. Biz yemin ettikten sonra “Bu protokolü tanımayız” dediler. Sözlü olan yüzlerce örneği var. Etik değerleri güçlü, verdiği sözün arkasında duran bir kültürle karşı karşıya değiliz.
Erdoğan dönemi, Davutoğlu dönemi gibi bir fark var mı o bahsettiğiniz geçmişte?
Bu, çok fazla bir şey ifade etmiyor. Bir yerde takiye kültürü olduğu sürece, sizin güven duyma şansınız çok zayıf. Başka şeyler de var… Dış politikanın, içerideki bürokratik yapının tepeden tırnağa değişmesi lâzım. Bu bürokratik yapıyla siz Türkiye’yi çağdaş uygarlığa götüremezsiniz. Bu eğitim sistemiyle Türkiye’yi aydınlığa taşıyamazsınız. Bunlar temel değişikliklerdir. AKP, “Evet, haklısınız, biz bu değişiklikleri yapmalıyız” diyecek mi?
AKP ÇIKARAMAZ BİZ ÇIKARIRIZ
Ama koalisyon dediğiniz “Biraz sizden, biraz karşınızdakinden” demek değil midir?
Bizim söylediklerimizin tamamı Türkiye’nin lehine. Biz hiçbir zaman, koltuğumuz olsun, bakan olalım ya da şu kadar mekan, koltuk açılsın gibi şeyleri hiç ama hiç düşünmüyoruz. Türkiye bugün içeride ve dışarıda çok zor bir sürecin içindedir. Ülkeyi buradan çıkaracak olan biziz, bakın bunu çok net söylüyorum. AKP çıkaramaz, biz çıkarırız.
Nasıl? Bunu biraz daha açalım…
Dış politikayı biz değiştiririz. Davutoğlu Mısır’a gidemez ama biz gideriz. Yanı sıra, biz batıya gittiğimiz zaman, Avrupa Birliği’ne… Daha ağırlıklı olur bizim söylemlerimiz, daha güçlü, inandırıcı olur. Avrupa Birliği’ne de geçmişte verilen sözlerin hiç biri tutulmadı, yerine getirilmedi. Orada da bir güven sorunu var.
Ben bu kapıdan girene kadar, herkeste var olan umutlu havanın, yani “AKP CHP koalisyonu büyük bir çoğunluğu ifade eder ve bu gerçekleşirse Türkiye’de bambaşka bir hava doğabilir” görüşünün bu odada da bir karşılığı olduğunu düşünüyordum. Ama siz farklı bir noktada duruyorsunuz…
Türkiye’yi çağdaş uygarlığa kavuşturma konusunda kararlı mıyız? Türkiye’de bir eğitim devrimi yapma konusunda kararlı mıyız?Darbe yasalarını değiştirmekte kararlı mıyız? Dış politikayı ülkenin çıkarları ve Ortadoğu barışı üzerine inşa etmekte kararlı mıyız? Bunları kimlerle, hangi bürokratik ekiple yapacağız?
13 YILLIK BİRİKİM VAR
Davutoğlu sizinle görüşmeye geldiğinde soracaklarınız bunlar belli ki…
Elbette… Yani sadece iki siyasal partinin yan yana gelmesiyle çözülecek kadar basit bir sorun değil bu. 13 yıllık birikim var. Ciddi bir tortu var. Kalıplaşmış, kangren bir yapı var. Bu yapıyı sizin yeniden, hatta neşter atıp düzeltmeniz gerekiyor.
O yapıyı kuran zihniyet ve kadrolarla bu söylediklerinizi yapamayacağınızı mı düşünüyorsunuz?
Evet, evet… Şunu çok net söyleyeyim… Bu anlayış iktidara egemen olmadığı sürece, biz sadece ve sadece, yani koalisyon ortağı olursak, var olan anlayışın arka tekerleği oluruz. Bizim de zaten böyle bir niyetimiz asla ve asla yok, olamaz da. Ciddi değişimin ve dönüşümlerin Türkiye’si yapacaksak, o zaman evet. Bunu yapmayacaksak, bizim bu koalisyonda işimiz yok.
"ONLAR TBMM'NİN İŞİ"
Davutoğlu geldiğinde bunları önüne koyacaksanız, Cumhurbaşkanı ve 4 eski bakan gibi konular tali kalıyor öyle mi?
Onlar Parlamento’nun işi. Siyasetin işi olmaktan çıkmıştır. Bir yerde bir yolsuzluk varsa, eğer siyasiler karışmışsa ona, o yasama organının işi. Komisyonlar kurulur, herkes vicdanına göre oy kullanır. Çok net söyleyeyim: Koalisyon ortağı olduğumuzu düşünün. Bir CHP’li bakanın yolsuzluk dosyasının geldiğini düşünün. Biz bu dosyanın, asla kapatılmasını istemeyiz. Ama aynı tavrı, öbür taraftan da bekleriz. Çünkü Türkiye yolsuzluk belasından çok çekti ve Türkiye’nin kendi siyasal tarihinden artık bunu söküp atması lâzım.”
"BAYKAL'LA SORUN YOK"
Deniz Baykal’ın şu çok konuşulan, dil sürçmeleri… Konuştunuz mu bunu aranızda?
Hayır. Dil sürçmelerini zaten medyanın önünde konuştuk.
Biraz gerildiniz görüldüğü kadarıyla… Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmenin öncesinde bir iletişim eksikliği yaşandı…
Orada da bir sorun yok. Gece değil, Sabah görüştük sonuçta.
-Erdoğan-Baykal görüşmesinin içeriği sizin limitlerinizin biraz ötesine mi geçmiş?
Öyle anlaşılıyor evet. Ama herhangi bir sıkıntımız yok. Deniz Bey, şu milletvekili pazarlığı konusunda medyada yer alan haberlere üzülmüş sadece. Deniz Bey’i tanıyanlar, böyle bir pazarlığın içinde olmayacağını, böyle bir konuyu konuşturmayacağını da çok iyi bilirler.
"NEGATİF DİL KULLANMADIK"
Hiç kimse erken seçim istemiyor ama bütüne bakınca, şimdi sizin bu söylediklerinizi de görünce… Bu iş olmayacak gibi bir sonuç çıkıyor ortaya.
Biz sorunun adresi olmak istemiyoruz. Bizim ortaya koyduğumuz kurallar ve öngördüğümüz hedefler, adım gibi eminim bu toplumun yüzde 90’ı tarafından kabul ediliyor. Bir demokraside olması gerekenlerdir. Başbakanlığı bile Sayın Bahçeli’ye teklif ettik. Uyuştuğumuz noktalar çok diye, “Buyur gel, sen yönet” dedik. Bu bir koltuk teklifi değildi. Bu bir ortak yönetme iradesi. Biz bugüne kadar negatif bir dil kullanmadık. Bakın bizim 14 ilkemiz var. Biz isteriz ki AKP, MHP ve HDP de kendi ilkelerini koysun.
KOLAY İHTİMAL YOK ORTADA
Koalisyon konusunda son mesajınız nedir?
Temel nokta şu: Güven sorunu çözülmeden bu iş olmaz. Bu güven sorununun çözülmesi lâzım. Bize güveni nasıl verecekler? Biz güvenmeyi istiyoruz ama o güveni duyacak verileri görmek istiyoruz. O yüzden dedim, görüldüğü kadar kolay bir ihtimal yok ortada.
Deniz Baykal’ın Meclis Başkan adaylığı konusu… Sürecin bir yerinde Ak Parti’den de destek gelirse, bunun muhtemel bir koalisyonun da işareti olacağı yorumları yapılıyor…
Hiç doğru değil. Meclis Başkanı… Gücü yok ki, koalisyonun ya da koalisyon pazarlığının bir parçası olsun. Orası bir protokol görevi. Yani Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’dan gelen yetkilerinin yarısı burada olsa, o zaman deriz ki, ‘Bu çok önemli bir makam’. Bu bildiğimiz bir protokol makamı.
Deniz Baykal biraz daha fazlasına da soyunuyor ya da şahsi kariyeri itibariyle bunu hedefliyor gibi bir görüntü veriyor.
Tarafsızlığı, demokratik anlayışı ve tavrıyla, bilgisi, birikimi, deneyimiyle, Parlamento’ya itibar kazandırır. Parlamento’nun, yürütme organının arka bahçesi olmasına izin vermez. Gücü yettiği kadar… Ama 12 Eylül darbe yasaları değişmeden, bu arka bahçelik durumu sürer.