CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Güneydoğu'daki operasyonlar, çözüm süreci ve 3 akademisyenin tutuklanması hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Abone olCumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi Toplantısı öncesi gündeme dair son dakika açıklamalarda bulundu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasında "Kurucu ayarlarımıza dönmemiz lazım. Birinci koşul budur. TBMM'nin bu olaya el koyması lazım. Bunun sorumluluğu içinde grup başkanvekili arkadaşlarımızla TBMM Başkanı'nı ziyaret ettik ve bunları paylaştık. TBMM Başkanı'nın her siyasi parti lideri ile toplantı yapması lazım. Madem ki bu Meclis gazi Meclis'tir. O zaman bir araya gelmeliyiz. Görüşlerimiz farklı olabilir ama terör konusunda birlikte hareket etmemiz lazım. Terör ne söylerse söylesin eline silah alan kim varsa net tutum sergilemek zorundayız." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları:
İki ay bile geçmedi ama her toplantımız maalesef olumsuz bir olayın üzerine inşa edilir gibi. Hep şu soruyu kendime sordum ve bütün vatandaşlarımın da aynı soruyu sormasını isterim; Neden Türkiye, cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor? Türkiye neden bir yerlere savruluyor? Bunun sorumlusu kim? Kim yapıyor bunları bu düşmanın adı ne?
DÜŞÜNCE AÇIKLADILAR DİYE AKADEMİSYEN HAPSE ATILIR MI?
Dünyanın vaadinde bulundular ama Türkiye bugün farklı bir atmosferin içinde. 78 milyon yurttaş yaşıyorsa 78 milyon da aynı kaygıları paylaşıyor. Türkiye nereye gidiyor? Bir tarafta terör diğer tarafta sıkışan bir ekonomi. Herkes can derdinde bütün bunlar tartışılırken bu ülkenin aydınları tutuklanıyor neymiş düşüncelerini açıklamışlar. Düşünce açıkladı diyer bir akademisyen hapse mi atılır?
Acı olay Muzaffer Kaya acı olay Esra Munga acı olay Kıvanç Ersoy üçü de öğretim üyesi üçünü de bildiriye imza attı üçünü de tutukluyoruz... Bu olay demokrasiye vurulan en derin darbelerden birisidir. Kendinizi artık dünyaya anlatamazsınız.
Bir öğretim üyesi bir bildirinin altına imza attı diye hapse mi atılır? 12 Eylül darbe dönemlerinde yaşadığımız sürecin tekrar yaşanması anlamına geliyor. Adını değiştirdiler, yine siyasi iktidarın sopası, demokrasi bizim ülkemizde artık yok.
"BAKIN NEREDEN NEREYE GELDİ?"
Düşünceyi açıklamada elbetteki insanlar her istediğini söyleyemezler, elbette bunun evrensel standartları var. Eğer siz şiddeti açıkça övüyorsanız, ırkçılık yapıyorsanız yasaktır. Onun dışında düşüncelerinizi rahatlıkla açıklayabilirsiniz.
Bakın nereden nereye geldi. Hitler faşizminden kaçan öğretim üyelerini kucaklayan bir Türkiye'den kendi ülkesinde üniversiterde ders veren hocayı hapse atan bir Türkiye'ye geldik.
Biz hangi demokrasinin mücadelesini verdik? Bunun adı bildiğimiz otoriter rejimdir. Eğer Türkiye'de bugün demokrasi kan kaybediyorsa bunun en temel somlularından biri de havuz medyası ve orada yazanlardır. Aydın geçiniyorlar bunlar, batsın sizin aydınlığınız.
Irkçılık yaparsınız yasaktır onun dışında düşüncelerinizi rahatlıkla açıklayabilirsiniz. Türkiye'de demokrasi kan kaybediyorsa bunun en temel sorunlarından birisi de havuz medyası ve orada yazanlardır. Aydın geçiniyorlar bir de. Batsın sizin aydınlığınız. Ülkeye karanlık ufuklar getiriyorsunuz siz. Kraldan çok kralcı geçiniyorsunuz. Yanlışı doğru diye niye savunuyorsunuz? Demokrasinin olmadığını gösteren en temel gösterge medya özgürlüğüdür.
"KORKULARINDAN TEPKİSİZ KALDILAR"
30 Mart 2015'te parlamenter sistem artık bekleme odasına girdi diyor. Buna ilk tepkiyi vermesi gereken kimdi. TBMM Başkanı. Ne demek diye tepki göstermesi gerekirdi ama korkularından tepkisiz kaldılar. TBMM koltuğu yürekli insanların koltuğu olmalıdır. O koltuğun hakkını vermek gerekir. Düşüncesini açıkladı diye akademisyenleri hapse atarsanız demokrasiden bahsedemesiniz.
Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapan parti AK Parti'nin yöneticileridir. Oy alıp ülkeyi yönetmek yerine PKK'ya yardım ve yataklık yapan bunlardır. Açıkça söylüyoruz, örneklerini de veriyoruz.
"ÜLKEYİ YÖNETENLER 'DOKUNMAYIN BUNLARA' DİYOR"
Güvenlik güçleri 290 kez yazı yazıyorlar silahlı unsurlarla mücadele edilmesi lazım diye. 282'sinde hayır diyorlar. Bunun ülkeyi yönetenler diyor. Dokunmayın bunlara diyor. Bu yardım ve yataklık değil midir? Bunları tutuklayacağınıza öğretim üyelerine ne diyorsunuz?
"BÖYLE BİR REZALETİ TÜRKİYE YAŞIYOR"
Sadullah Ergin, Öcalan bölgenin reel politiğini çok iyi değerlendiriyor diyor. Bu nedir? Yiğit Bulut, jöleli. Abdullah Öcalan Türkiye'nin önünü açıyor diyor. Yasin Aktay, Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor diyor. Mehmet Metiner, Öcalan Türkiye'nin demokrasisine katkı sağlıyor diyor. Efkan Ala, PKK ile görüşülüyor diyor. Yalçın Akdoğan, Öcalan'ın olayları okuma tecrübesi var diyor. Şehri silah deposuna çevirirken sen oturuyordun orada. Orhan Miroğlu, PKK terör örgütü değildir diyor. Ünvanında Cumhuriyet olan savcılara sesleniyorum. İçinizde namuslu bir cumhuriyet savcısı istiyorum bunları soruşturacak. Yardım ve yataklık yapan bir siyasal parti Türkiye'yi yönetiyor. Anasından helal süt emmiş bir savcı istiyorum. Böyle bir rezaleti Türkiye Cumhuriyeti yaşıyor.
"SÜREÇTE 200 BİN TON BOMBA ŞEHİRLERE DOLDURULDU"
Bu yardım yataklık yapılırken dönemin başbaşakanı evet silah depoladılar biz de valilere talimat verdik dokunmayın diye dedi. PKK çözüm sürecinde 200 bin ton bombayı şehirlere doldurdu. Mahkemeler kurdular, kendilerine göre adalet dağıttılar. Şehirlerde yol kontrolleri yaptılar. Dokunmayın dediler. Bu yardım ve yataklık değil mi? Bunları yapmak vatana ihanet değil mi?