CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, Fransa senatosuna tepki göstererek "Hükümet kararlı olsun, arkasında olacağız" açıklamasında bulundu.
Soykırımın inkar edenlere ceza öngören yasanın senatodan geçmesine Kılıçdaroğlu da tepki gösterdi. Fransız parlementerlere kararın bozulması için göreve çağıran CHP lideri, hükümete mesaj verdi:
HÜKÜMETE DESTEK
"Her türlü faaliyetlerinde hükümeti destekleyeceğimizi açıklıyorum. Fransa'ya yaptırımlar kararlı bir şekilde uygulanmalı ve dikkatli olunmalı. Parti olarak destekleriz. Bu hükümeti eleştirmeyeceğiz anlamına gelmez. Yeri zamanı geldiğinde, tutarlı davranmadıklarında eleştiririz."
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin korku tüneline girdiğini savunarak AK Parti'ye destek çıkanlara seslendi:
KORKU TÜNELİ
"Korku tüneline girdik. Hayata pembe gözlüklerle bakanlar şapkalarını öne alacak. Heden demokrasi ağır yaralar alıyor bu ülkede. Şaşıranlar akp'yi demakrosinin güvencesi olarak görenler. AKP demokrasiyi askıya alan bir partidir. Referandumda söyledik bize gülüp geçtiniz şimdi kapınızı çalıyorlar. Şaşırmadığımız için kararlılıkla bu sorunun üzerine gideceğiz."
Dink cinayetine değinen Kıılçdaroğlu, Erdoğan'ın bu davada samimi olmadığını öne sürdü. Dönemin emniyet müdürü Cerrah'ın vali olarak atanmasını örnek veren Kılıçdaroğlu'nun hedefinde Erdoğan vardı:
ELEŞTİRİLEN İSİMLERİ ÖNEMLİ YERLERE ATADILAR
"Hrant Dink olayı, turnusol kağıdı gibi ortaya çıktı. Katledildiği tarih 19 Ocak 2007. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü, basına, 'Cinayetin herhangi siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok. Zanlı, milliyetçi duygularla cinayeti işlemiş' dedi. Bu açıklamayı yapan arkadaşımız şimdi Osmaniye'de Vali. Daha olayın üzerinden 24 saat geçmeden yapılan bir açıklamaydı. 'Ortada örgüt yok' diyor. O dönem İstanbul Valisi Muammer Güler. Güler bu olayları bilmiyor muydu? Ne yaptık, getirdik devletin en kozmik yönetimlerinden birinin, Kamu Güvenliği Müsteşarlığının başına. Dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü, şimdi Emniyet Müdürü. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü, şimdi Emniyet İstihbarat Daire Başkanı.
DERİN DEHLİZLERİN EFENDİSİ
Başbakan diyor ki 'Cinayet Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmayacak.'' Ankara'daki derin dehlizlerin efendisi sizsiniz, sahibi sizsiniz. Pişkinliğin bu kadarına pes denir.
Hrant Dink davasıyla ilgili olarak kamuoyunun tepkisi olmasaydı, Recep Tayyip Erdoğan'ın kılı bile kıpırdamazdı. Şimdi, 'Yanlıştır düzeltilecek' diyor. Hani sen mahkemelerin işine karışmazdın. Düzeltileceğini nereden biliyorsun? Yargıya talimat mı verdin? Öyle anlaşılıyor. Birbiriyle çelişen ne varsa AKP iktidarında var. 5 yıldır delil bulamadınız, şimdi mi bulacaksınız? Göreceksiniz bunların hepsi utulacak. Ama biz unutmayacağız.
Kararı veren yargıç 'yeterli delilimiz' yok dedi. Aslında o yargıcın çığlığıdır. Önemli bir itiraftır. Mahkemeler delil toplamaz önündeki delillere göre karar verir. O delilleri kimler getirmedi? Savcılar toplar delili. Bu dava Neresinden bakılırsa bakılsın AKP'nin gözetimi ve koruması altında yürütülen bir davadır. Başbakan 'Mahkemelerin işine karışmayız' diyor. Hakimleri savcıları sağa sola dağıttığını bilmeyen mi var? Mahkemelerin işine karışmazmış. Sen bunu anca külahıma anlatırsın."
YABANCI İSTİHBARATIN KANKASI
Uludere tartışmasında Başbakan Erdoğan'ın istismarcılıkla suçladığı Kılıçdaroğlu'ndan cevap gecikmedi. CHP lideri istihbaratın kimden geldiğini sordu:
"Senin bakanların oraya çadır tiyatrosu için gitti. Ben ülkesiyle ve devletiyle bölünmez bütün olduğunu göstermek için gittim orayaRecep Tayyip Erdoğan'a bu istihbaratı kimden aldın? Dilsizleşti mübarek. Arkadaş istihbaratı İsrail'den mi aldın ABD'den mi aldın. Çık söyle. Yabancı istihbaratların kankası olmuş kalkmış yurtseverlik dersi veriyor. Sen kim yurtseverlik kim?"
SENİN GİBİ DEĞİLİZ
Kılıçdaroğlu, ''Hapisteki gazeteci sayısından utanıyorsan niye gereğini yapmıyorsun, ayıp değil mi?'' diye sorarak, özerk üniversitelerin, medya özgürlüğünün de olmadığını söylediğini anlattı. Kılıçdaroğlu, ''Bunu söylemeyecekmişim, senden mi izin alacağım. Bir fezleke de 'niye böyle konuşuyor' diye sen düzenle bakalım. Konuşacağım, dilimin döndüğü kadar bütüne dünyaya anlatacağım'' diye konuştu.
Kendilerinin, ''Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol'' sözündeki gibi olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bizim dilimizde değil, yüreğimizde var. Senin gibi değiliz, neye inanıyorsak her yerde söyleriz'' dedi.
OBAMA SENİ KUCAKLAMASIN DA KİMİ KUCAKLASIN
Irak'ta ölen 1.5 milyon müslüman için Erdoğan'ın bir damla gözyaşı dökmediğini belirten Kılıçdaroğlu, hükümeti ABD'nin güdümünde olmakla suçladı:
"Irak'ta 1.5 milyon müslüman öldü. ABD askeri senin gözünden bir damla yaş düştü mü? O katliamların sorumlusu sensin. O olaydan tamamen dilsizleşti. Hakkını verelim. ABD askerlerine başarılar diledi. Sen bizi bunu unuttuğunu mu sanıyorsun. Obama seni kucaklamasın da kimi kucaklasın. Her dediğini yapıyorsun.
Ortadoğu'da en güvenilmez ülke Türkiye. Irak mı Suriye mi güvensin. Obama bir kucakladı biz de doğalgaz arayacağız. Tarihten kalma piri reis gemisiyle mi? Bu milleti kandıracaklarını sanıyorlar. Yetmedi mi 1.5 milyon insanın kanı. yeni kanlar arıyorsun. Dış politika iç politikanın rant malzemesi olmaz. Hiç bir ülkenin taşeronluğunu yapmayacaksınız. Çok açık ABD'nin taşeronluğunu yapıyorlar. bölge lideriyi hikaye, sıfır sorun hikaye. Aramızın iyi olduğu bana bir tek ülke gösterir misiniz Ortadoğu'da.
POST MODERN DİKTATÖR ERDOĞAN
Toplumda derin bir korku olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, partilerinin olduğu sürece herkesin güvencesi olduğunu öne sürdü. Erdoğan'a yüklenen Kılıçdaroğlu'nun hedefinde yine o vardı:
"Sorarsan bizde düşünce özgürlüğü de var. Millet düşünmekten korkuyor. Rejimin adı demokrasi ama gerçek demokrasi değil. Rejimin adı postmodern dikta rejimidir. Postmodern dikta rejimini de postmodern diktatörler yönetir. Recep Tayyip Erdoğan da budur."
İSTEDİĞİN KADAR CEZA VER
Partilerine para cezası veren Anayasa Mahkemesi'ne de çatan CHP lideri Haşim Kılıç'a yükendi:
"Anayasa Mahkemesi CHP'ye ceza kesmiş. Biz Anayasa Mahkemesi'ni meşgul ediyormuşuz. Hak aramak için adalete başvuruyoruz, ve diyoruz ki 'Sana güvenmediğimiz için sen karara katılma' diyoruz. Daha önce verdiğin kararlara dayanarak böyle diyoruz. Sen kararı kaldırdın ve 'Başkan'a 2 oy hakkı verilir' diye madde koydun. Ben sana neden güveneyim. İstediğin kadar para cezası ver sayın başkan, hukukun üstünlüğü hu ülkeye ya gelecek, ya gelecek. Sana rağmen gelecek. Sanıyorlar ki biz yılacağız, korkarız. Bizim davamız hukuk davasıdır. Sen verdiğin para cezasıyla benim düşüncemi mi kısıtlayacaksın."
BASMAZSANIZ NAMERTSİNİZ
Yolsuzlukla suçlanan ve 397 yıl hapsi istenen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da Kılıçdaroğlu'nun gündemindeydi. CHP lideri hükümete meydan okudu:
"Belediye başkanımıza 397 yıl istiyorlar. Bana sordu gazeteciler 'Az' dedim. '1000 yıl olsa daha iyi olurdu'' dedim. Pazar günü isimsiz mail gelmiş bizim Adalar belediyesini basmışlar. Basmazsanız namertsiniz, ceza vermezseniz namertsiniz. İzmir'in başkanına örgüt liderine 397 yıl hapis istiyorsunuz. Genelkurmaş başkanından terörist olursa anakent başkanından örgüt lideri olur. Yılmaz Özdil geçenlerde yazmış. Teslim ol izmir etrafın çevrildi başkanın elimizde. İzmir teslim olmayacak. Ne İzmir'i ne de Türkiye'yi karanlık güçler teslim olmayacak."
GÜL YASAYI İADE ETSİN
Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresini 7 yıl olarak belirleyen iktidar partisine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, kişiye göre hukuk olamayacağını belirtti. "Halk 5 yıl demişse 5 yıldır" diyen CHP lideri Gül'e çağrıda bulundu:
O yasada temel bir yanlışlık daha var. Nakdi yardımla ilgili sınırlama var. Ayni yardımla ilgili sınırlama yok. Yani bir işadamı cumhurbaşkanı adayına uçağını tahsil edebilir. Cumhurbaşkanım yasayı gönderirken bu maddeyi de gözönünde bulundurun. Sizin o yasayı Meclis'e geri göndermek gibi tarihi bir göreviniz var. Eğer imzalanırsa adalete duyulan güvene darbe vurulur."