BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  POLİTİKA

Kılıçdaroğlundan flaş sözler

CHP’li Kılıçdaroğlu İNTERNETHABER’e konuştu. Gökçek'in düello nedeniyle açtığı davayı kazanmasının sevinciyle yeni bir ismi düelloya çağırdı.

Abone ol



ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER-ÖZEL

ANKARA- CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, İNTERNETHABER'e röportaj verirken; telefonu çaldı ve avukatından müjde aldı. Yerel Seçimler öncesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Uğur Dündar'ın hakemliğinde yaptığı düello nedeniyle; Gökçek'in açtığı davayı kazandığı müjdesini aldı. Müjdeye sevindi ve yeni bir düello için harekete geçti.  Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerdeki rakibi Topbaş'a meydan okudu. Kılıçdaroğlu İNTERNETHABER Ankara Temsilcisi Zübeyir Kındıra'ya konuştu:

TOPBAŞ’I DÜELLOYA DAVET ETTİ
KINDIRA: Avukatınızdan müjdeyi aldınız. Kutlarım.

KILIÇDAROĞLU: Teşekkür ederim. Bu yargı kararı her zaman haklıların kazandığının bir göstergesidir. Gökçek'in o iddialarını hatırlıyorsunuz. Hepsinin yanlış olduğunu, söylemlerinin doğru olmadığını bu karar bir kez daha ortaya koymuştur.

KINDIRA: Yeniden Grup Başkanvekili oldunuz ama yerel yöneticilerle mücadeleniz devam edecek gibi...
KILIÇDAROĞLU: Evet. Örneğin İstanbul'u bırakmıyorum. Sık sık İstanbul’a gidiyorum. ilgileniyorum. Sorunlarını yakından gözlemliyorum. İstanbul  ve İstanbullular ile ilişkimi kesmem mümkün değil. Sayın Kadir Topbaş ile de bir kez daha onun arzu ettiği ortamda karşılaşmayı istiyorum. Koşulları Kadir Topbaş’ın kendisi belirlesin. O süreçte sorduğumuz çok soru var. O sorular yanıtsız kaldı. İstanbul sahipsiz bir kent, sorunlarıyla baş başa, iyi yönetilmediğini Sayın Topbaş’ın kendisi de kabul edecektir. Topbaş keşke belediye ve yönetimini şeffaflaştırabilse de sağlıklı sorgulama hakkımızı kullanabilsek.

TOPBAŞ’IN PEŞİNİ BIRAKMIYOR
KINDIRA: Bir daha Topbaş’a seçim rakibi olmak ister misiniz?

KILIÇDAROĞLU: Tabi konuda bir karar vermek sadece benim elimde değil. Ama ben her ortamda Topbaş ile bir kez daha karşılaşmak istiyorum. Ama önce sorduğumuz sorulara yanıt alacağım bir ortamda karşımda olmasını isterim. O sorulara yanıt vermeyerek kurtuldum sanıyorsa yanılıyor. O sorular duruyor. Sorularıma yanıt vermekten kaçınıyorsa demek ki, orada karanlık noktalar vardır. Bunları unutmayıp takip edeceğiz.

İNTERNETHABER’E NEDEN TEŞEKKÜR ETTİ?
Sonraki sayfada…

[PAGE]


HABERCİLİĞİMİZİ KUTLADI
KINDIRA: Polis sınavının iptaliyle ilgili ÖSYM yetkilileri ile görüştüğünüzü öğrendik. Aktaracağınız yeni bilgiler var mı?
KILIÇDAROĞLU:
Öncelikle İNTERNETHABER’İ Polis Meslek Yüksek Okulu Sınav sorularının çalınmasına ilişkin iddialara karşı gösterdiği duyarlılık nedeniyle kutlamak gerek. Soruların çalınmış olması iddiasını erken gündeme getirmekle, takipçiliğiyle, sonuç almasıyla önemli bir görev üstlenmiş ve yerine getirmiştir.

POLİS BULAMAZSA ŞAİBE KALIR
Ben haberiniz üzerine Emniyet Genel Müdürü Sayın Köksal’la görüştüm. Bana konuyu araştırdıklarını, ancak bu konuda asıl sorumluluğun ÖSYM’ye düştüğünü söyledi. Ama kendisinin de konuyla ilgili bir araştırma başlattığını aktardı. Sınavın iptal edildiği gün ÖSYM yetkilileri ile de görüştüm. İptal kararı aldıklarını ve kısa bir süre sonra kamuoyuna açıklama yapacaklarını bildirdiler. Zaten ardından sizin siteniz de iptal kararını yayınladı.

Sınavların güvenliği çok önemli. ÖSYM önemli ve güven veren bir marka, kurum. Başta ÖSS sınavı olmak üzere her türlü sınavı yapıyor. Polis sınavını da ÖSYM’nin yapması elbette önemli ve gerekli. Ancak bu sınavın sorularının çalınması vahim bir olay. Sınav sorularının nasıl çalındığıyla ilgili henüz ayrıntılı bir açıklama yok. Kimler çaldı? Hangi dershanelere, hangi özel seçilmiş kişilere verildi, kimlere servis edildi? Bütün bu konular açıklığa kavuşturulmalı. Burada görev Emniyet Genel Müdürlüğünündür. Emniyet tutarlı ve hızlı davranmalı.

PEŞİNDEYİZ
Biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda Isparta’da da sınav soruları çalınmıştı. Sınav iptal edilmedi ama çalanlar belirlendi. Yargılanıp mahkum oldular. Burada da benzer bir şey olmalı. Yani suçlular bulunmalı ve yargılanmalı. Yoksa Emniyet Genel Müdürlüğü şaibe altında kalacak, bu sorumluluk Emniyet Genel Müdürü’nün sırtında kalır. Emniyet Genel Müdürlüğü bir güvenlik kurumudur. En önemli işlevi topluma güven vermektir. Güven veren bir kurum olmalı ki, toplumun moral ve motivasyonuna katkı yapmalıdır. Biz Emniyetten gereğini bekliyoruz. Elbette ki, şahsım ve partim olarak bunun sonucunu takip edeceğiz.

IMF PROTESTOLARI İÇİN NE DEDİ?
Diğer sayfada…

[PAGE]


POLİSE İŞLEM YAPILDI MI?
KINDIRA: Başbakan IMF protestocularına sert çıktı. Sizin değerlendirmeniz nedir?
KILIÇDAROĞLU:
Dünya Bankası ve IMF toplantılarının yapıldığı tüm ülkelerde bazı sivil toplum kuruluşları protestolarda bulunurlar. Bunlar artık olağan sayılıyor. Protesto edilenler de bu olanları saygıyla karşılar. Bunu demokrasinin gereği olarak görürler. Gerçekten de bu demokrasinin gereğidir. Bizim ülkemizde bunun örneği yeni yaşandı. IMF başkanına ayakkabı fırlatıldı, ama o şikayetçi bile olmadı.

Biz kırıp dökmelere elbette ki, karşıyız. Ama orantısız güç kullanımına da karşıyız. Orantısız güç kullanımının sorumlusu iktidardır. Eylemler çevreye zarar vermemeli. Buna neden olan eylemler eylemin amacına, gerekçelerine de zarar getirir. Demokrasinin gereği protestolar demokrasi sınırları içinde olmalıdır. Sayın Başbakan IMF salonunda, “Dışarıdaki protestolar dikkate alınsın” derken, IMF ve Dünya Bankası yetkililerinin eminim ki aklında diğer ülkelerdeki gibi eylemler vardı. Bizim ülkemizde eylemler ve protestolar değil. Çünkü onun yanında bizim ülkemizde orantısız güç kullanımı da vardı. Sayın Başbakan bu orantısız güç kullanımına karşılık işlem yaptı mı? Kınadı mı?

MEKTUBA NE DEDİ?
Diğer sayfada..

[PAGE]

COSTNER’I MI BEKLİYORDU?
KINDIRA:
Sayın Baykal postacı yolu gözlediğini söylüyordu. Postcı geldi. Niye bu kadar geç kaldı sizce?

KILIÇDAROĞLU: Sayın Başbakan anlaşılan hemen yazamadı. Çünkü mektup yazabilmesi için öncelikle açılımla ilgili bilgileri alacağı önlemleri kafasında bir oturtması gerekiyordu. Onları kafasında oturtmadığı için mektubu kaleme almakta zorlandı. Yoksa 2 saatte yazılacak bir mektup, iki ayda yazılamaz mı? Aylardır bu konuyu konuşuyoruz. Bitmeyen senfoni gibi. Şimdi Kevin Costner’i Türkiye’ye davet etmişler. Sanırım mektubu önce Kevin Costner’e göstereceklerdi, Costner uygun bulursa bize göndereceklerdi. Ama çok fazla eleştiri olunca göndermek durumda kaldı galiba. Günlerdir, geliyor, gidiyor, postada diyerek akıbeti belirsiz bir mektupla oyaladılar.



MEKTUP DOLU OLMALI
KINDIRA: Mektuba tavrınız ne olacak?
KILIÇDAROĞLU: Sayın Genel Başkan ve partinin kurmayları değerlendireceklerdir. Sağduyulu bir karar vereceklerdir. Ancak gelen mektubun içeriğinde Başbakan ve hükümetin yapmaya planladığı açılımın ne olduğu yer almalı. Bu kadar dillendirip sonra sıradan bir davet mektubu gönderiyse, hem Başbakan’ın ciddi olmadığı hem de aslında ne yapacağı konusunda gerçekten bilgisi olmadığı anlaşılır. İki aydır bu konuyu konuşuyoruz, şimdiye kadar cilt cilt kitap yazılırdı, ama bir mektup zor yazdılar.