CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Trump'ın Erdoğan'a hakaret etmesine rağmen mal varlığı konusundaki tehdit nedeniyle konuşamadığını ileri sürdü.
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tank Palet Fabrikası konusunda yalan söylendiğini iddia ederek, fabrikanın BMC üzerinden Katar Ordusu'na peşkeş çekildiğini iddia etti. Erdoğan'ın mal varlığı üzerinden tehdit edildiğini de ileri süren Kılıçdaroğlu, tüm bunların sineye çekildiğini iddia etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Haber Global'de gündeme ilişkin soruları cevaplıyor. Programın ilk bölümünde ABD-İran gerilimine değinen Kılıçdaroğlu, Ortadoğu'da barışın tesisi için CHP olarak Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nın kurulmasını teklif ettiklerini belirtti.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından bazı satır başları:
"Egemen güçler hala bu bölgeden çekilmediler. Bölgeye barışın gelmesi gereken aktif rol üstlenmesi gereken Türkiye ve İran'dır. Bu bölgede ekonomik güç olarak da ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Zengin doğal kaynaklar var hepimizin bildiği. Egemen güçlerin bu kaynaklar üzerinde egemenliği var. Akılcı politikalarla bunların hepsini aşmak mümkün.
Libya'ya asker gönderilmesi
Öteden beri, ta koalisyon girişimlerinin olduğu dönemden beri söylediğimiz bir şey var. Türkiye'nin dış politikasının 180 derece değişmesi lazım. Eğer siz dış politikayı milli olmaktan çıkarır, iç politikanın bir aracı haline getirirseniz bunun faturasını toplum öder. Geldiğimiz nokta budur.
Suriye'nin Türkiye'ye faturası
40 milyar dolarlık bir fatura ödedik. Erdoğan ne diyor, "gerekirse 40 milyar dolar daha öderiz" diyor. Beyefendi sen cebinden mi ödüyorsun 40 milyar doları? Suriye'de neyi kazandık biz, hangi avantajımız oldu Suriye politikasıyla?
Doğu Akdeniz'de önemli gelişmeler oldu ve Mısır'ı kaybettik. Darbe oldu karşı çıktık, biz de karşı çıktık ama BM tanıyor mu tanıyor, darbeye karşı olduğunuzu söyleyebilirsiniz en doğal hakkınızdır. İpler kopunca Doğu Akdeniz'de kaybeden biz olduk.
Doğu Akdeniz'e gemi gönderdik, ne oldu? Onlar gönderdiler ne oldu? Biz bulduk paylaşacağız diyorlar. Biz kaybeden taraf olduk. Baktık gerçekten kaybediyoruz, Libya'ya destek verdik.
Libya'ya asker göndereceğiz dediler, karşı çıktık buna. Libya'da iç savaş var. Yeni başlamadı. Bu iktidar Kaddafi linç edilirken alkışladı. Ben bunu hala sindirmiş değilim. Ben bu eleştiriyi AB yetkililerinin önünde de yaptım. Libya ne oldu, ikiye bölündü. Hafter ve BM'nin tanıdığı bir hükümet var. Erdoğan, Kaddafi'ye gittiği zaman Kaddafi kendisine ödül de verdi. 250 bin dolar. Ne yaptı bu parayı, yıllardır soruyorum.
250 bin doları aldı ve bağışlamadı. Daha sonra aynı Kaddafi linç edilirken alkışladı. Bu yapılan hareket doğru mudur, Kaddafi'nin linç edilmesine bizim alkış tutmamız doğru mudur?
"Bizim askerimizin ne işi var?"
Asker gönderiyoruz niye? Bizim askerimizin ne işi var? Ben bizim askerimizin kanının Libya çöllerine dökülmesini istemem. Suriye'de mevcut iktidarın desteklediği militan gruplar var. Kafa kesenler, kadınlara tecavüz edenler, bunların hepsinin eli kanlı. Bunların hepsini alacaklar, Libya'ya gönderecekler.
Ne işimiz var orada dediğim zaman, Mustafa Kemal Atatürk de gitmişti diyorlar. Gittiğinde orası Osmanlı toprağıydı. Mustafa Kemal oraya hangi koşullarda gitti? Tezkereyi çıkardılar, Putin'le görüştüler. Kimle çarpışacak bizim askerimiz?
İki taraf da meşru olur orada arabulucu olursun. Putin'den ders alıyorsun, onun söylediklerini tekrar ediyorsun. Putin bize Adana mutabakatını da hatırlattı. Ben sana söylüyorum BM'yi davet et diye. Ancak Putin'in telkini üzerine oturup böyle bir basın açıklaması yaptılar. Türkiye Cumhuriyeti devleti yönetilmiyor savruluyor.
Dış politikanın Türkiye'ye verdiği zararı bugüne kadar kurulan hiçbir hükümet vermemiştir. Yarın Hafter'in savaşı kazandığını düşünelim. Hafter diyelim kazandı, Libya ne olacak? Türkiye'yi düşman ilan edecek. Niye bu hale düşüyoruz.
"Bütün haklarımızı kaybedeceğiz"
Doğu Akdeniz'deki bütün haklarımızı kaybedeceğiz. Devlet yönetmesini bilmiyorlar. Bu bir ili yönetmeye benzemiyor. Bir bakanlığı yönetmeye benzemiyor. İtalya iki tarafla da görüşüyor. Türkiye kaybedecek, o zaman biz Doğu Akdeniz'de ne olacağız? Kalkıyorsun Mısır'la kavga ediyorsun. Mısır'la ne alıp veremediğin var.
Aynı Erdoğan, Ege Denizi'nde Adalar var, hiçbir devlet bu adalarda silahlı güç barındıramaz. Bize ait olan adalar işgal altında, nerede bu milli kahraman, nerede bu dünya lideri? Türkiye'ye mavi vatanı kaybettirecek olan tek kişidir.
Saray'a gittiğimde ilk söylediğim söz, devlette liyakatı mahvettiniz siz dedim. Devleti yöneten kişinin devletin itibarını her ortamda koruması lazım. Siz kutuda rüşvet alan adamı büyükelçi tayin ederseniz Türkiye'nin itibarı mı olur?
Tank Palet Fabrikası tartışmaları
Tank Palet Fabrikası BMC'ye verildi. BMC'nin en büyük ortağı kim Katar Ordusu, yüzde 49 küsur. Diğeri iki kişiye ait. Ethem Sancak ve Talip Öztürk yanlış hatırlamıyorsam. Talip Öztürk kim Erdoğan'ın yakını. Talip Öztürk'ü ortak al diyen kim Erdoğan. Bunu kim söyledi Ethem Sancak. Erdoğan ne diyor? Tank palet fabrikasını 25 yıllığına kiraladık. Ethem Sancak ne diyor hayır kira ödemiyoruz, kiralama falan söz konusu değil. Düşünün bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi yalan söylüyor Ethem Sancak doğruyu söylüyor. Akıl alacak şey değil. Sonra Ethem Sancak televizyona çıkmak istedi, biz de olur dedi. Bize davet geldi Habertürk'ten. Engin Özkoç, grup başkanvekilimiz o da Sakaryalı. Fabrikayı iyi biliyor. Hay hay dedik. Çıkarız Ethem Sancak'da gelsin oturup aydınlatırız. Kaçtı, katılmadı!
Erdoğan'ın açtığı davalar
Bir ülke kendi silah fabrikasını bir başka ülkeye peşkeş çekerse bunun adı vatana ihanettir. Doğru mu doğru! Üstelik hiçbir bedel almadan. Katar ordusuna peşkeş çekmek nedir? Bari sembolik bir lira al. 25 yıllığına veriyorsun. Tank Palet Fabrikası'nı kiraladım diyorsunuz Ethem Sancak kira falan ödemiyoruz diyor. Siz bunu yapıyorsunuz ve ben buna itiraz ediyorum. Oradaki bütün sırları, o fırtına obüslerinin yapıldığı fabrikadaki tüm sırları da aradaki protokol gereği Katar Ordusu'na teslim etmek zorundasınız.
Şimdi beni mahkeme verdi Erdoğan. Bütün o protokolleri, kararnamelerin hepsini isteyeceğiz mahkemede. Hakimden diyeceğiz getir onları buraya. Verilen kar garantisi de var orada ben biliyorum yüzde 12,5! Ne getirirlerse yüzde 12,5 koyuyorlar. Fabrika bana ait, işçiler bana ait, TSK bana ait, üretilen malzeme bana ait. Diyorum ki Ethem Sancak'a gelin ben bunları üreteyim siz bunları devlete satın. Yahu bana ait zaten niye bana satsın. Bunu soruyorum yanıtını alamadım.
"Davayı kazanacağım Man Adası'ndaki olduğu gibi"
Mahkemeye verecek biliyorum. Bir yandaş hakim bulacaklar o yine beni büyük bir tazminata mahkum edecek ben ilerideki süreç içerisinde davayı kazanacağım tekrar geriye dönecek. Tıpkı Man Adası'nda olduğu gibi. Savcıya gitti benim hakkımda soruşturma açtı mı benimle ilgili. Doğru mu doğru. Dekontlar kime aitti. Türkiye'deki bir bankaya, Vakıflar Bankası'na. Vakıflar Bankası bir açıklama yaptı mı bana ait değil diye. Hayır biliyorlar orjinal çünkü. Dekontlar Vakıflar Bankası'na ait. Paralar yurt dışına gitti mi bu da doğru mu doğru. Swift kayıtlarını yayınladık mı yayınladık. Switft nedir biliyor muyuz evet biliyoruz. Dolar cinsinden her para belirli bir miktarı aştıktan sonra mutlaka muhabir bankaya New York'taki bankaya gider. Euro bazında olursa Almanya'daki bankaya gider. Çünkü dolara sahip olan ülke izlemek zorunda. Euro ise de bunu ilgili ülke izlemek zorunda. Söylediklerimizin her kelimesi her cümlesi her virgülü doğru ama hakim tazminata mahkum etti. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek rakamına. Edebilir Kılıçdaroğlu konuşmasın diye.
Trump Erdoğan'ı tehdit etti iması
Niye konuşmayayım? Ben bu ülkenin çıkarlarını savunuyorum. Ailemin çıkarlarını da savunmuyorum. Aldığımız para belli harcadığımız para belli. Ama Erdoğan Bey, hesabını veremediğiniz bir mal varlığına sahipseniz egemen güçlerin tutsağı olursunuz. Bir daha söyleyeyim belki Saray'daki dinlemiş olur. Sahip olduğunuz mal varlığının hesabını verecek durumda değilseniz egemen güçlerin tutsağı olursunuz. Trump ne dedi? Senin ve ailenin mal varlığını araştıracağız dedi. Neyi bekleriz? Ey Trump, benim mal varlığımı araştırmazsanız namertsin! Benim bu ülkeye, 82 milyona verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur. Benim mal varlığım açıktır. Beklerdik değil mi? Bu lafı etti mi edemedi. Neden edemedi? Dünyaya meydan okuyordu. Mal varlığı deyince yakalanıyorsun. Egemen güçlerin her dediğini yapar noktasına gelirsin. En ağır mektubu bile sineye çekmek zorunda kalıyorsun. En Ağır mektubu! Birisi diğerine aptal der mi Allah aşkına! Sineye çekti. Ben içime sindiremiyorum beyefendi içine sindirdi. Ben itiraz ediyorum o itiraz etmiyor. Ben onun için değil işgal ettiği makam için itiraz ediyorum. O makamın arkasında önünde yukarısında Türkiye Cumhuriyeti'nin forsu var. Ağırıma giden şey de bu zaten!
"Pensilvanya'dan icazet alıyordu"
FETÖ'nün siyasi ayağı AK Parti'nin yöneticileri, bunu bilmeyen mi var Allah aşkına. Kim rektör olmak istiyorsa, vali olmak istiyorsa, devlette önemli bir yere gelmek istiyorsa gidiyordu Pensilvanya'ya oradan icazet alıyordu. Komutan, vali, rektör, dekan bunlar atanıyordu. Bilmeyen mi var, herkes biliyordu bunu. Buradan Bahçeli'ye açık bir çağrım var. Samimiyse Bahçeli, FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmak için kendileri bir meclis araştırma önergesi versinler biz de destek verelim.
Defalarca Adil Öksüz ne oldu diye sordum. Adil Öksüz neden serbest bırakıldı, cep telefonları teslim edildi. Toz duman içinde başbakanlık müşaviri gider de Adil Öksüz'le hangi gerekçeyle görüşür. "Gittik, Adil Öksüz'le karşılıklı Kuran okuduk..." dediler."