CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
Abone olİNTERNETHABER / Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Bahçeli dönemini araştıracağız' açıklamasına en sert tepki CHP Lideri Kılıçdaroğlu'ndan geldi.
"Bu zamana kadar aklın neredeydi? Kafana taş mı düştü?" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, hükümeti şantaj yapmakla suçladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi;
İşte konuşmasından satırbaşları;
ŞANTAJCI İKTİDAR!
Sağlıklı çalışan bir demokraside iktidar şantaj yapmaz. Sayın Bahçeli eleştiri yaptı diye AKP iktidarı şantaj yapıyor. Senin dönemini inceleteceğiz. diyor. Aklın başına yeni mi geldi senin, kafana taş mı düştü? Şantaja asla izin vermeyeceğiz. Ülkeyi yönetiyorsan, yolsuzluk varsa üzerine gidersin. Ama sen gidemezsin. Yolsuzluktan beslenen yolsuzluğu araştıramaz. Sen daha mal varlığının hesabını vermedin. Hesap vermesi gereken adam hesap soracakmış. Önce sen bu millete otur kul hakkını nasıl yediğinin hesabını ver bakalım.
Şantajmış, tehditmiş bunlara papuç bırakamayız. Siz bir ülkede gazetecileri hapse atacaksınız, askerleri, yazarları, avukatları, üniversiteleri hapse atacaksınız. Sonra da siyasi partilere demokrasi üzerinden giderek şantaj yapacaksınız.
Öyle bir demokrasi anlayışları var ki. Bir işçiyi nasıl işten atabilirsiniziz üzerine toplantı yapıyorlar.
AVUCUNU YALARSIN!
Başkanlık sistemi getirecekmiş. Son yaşadığımız gelişmeler. Bize soruyorlar barış istiyor musun? İstemeyen mi var. Peki neye destek vereceğiz? Senin başkanlık için yaptığın hayallere mi destek vereceğiz? Avucunu yalarsın Sayın Erdoğan! Sen o hayalinle kalacaksın.
Şakşakçılık yapan köşe yazarlarına sormak istiyorum . Bilmediğiniz bir şeyi nasıl yazıyorsunuz?
DEMOKRASİ TEHLİKEDE
Bir ülkeyi saygın kılan unsurların başında o ülkenin sanatçıları gelir. Bir ülkenin birikimidir sanatçılar. Nerede olursa olsun hangi çağda olursa olsun sanata ve sanatçıya değer veren ülkeler dünya tarihinde önemli bir çıtayı atlamışlardır. Sanatçıyı cezalandıranlar ise kendilerini tarihin önünde yargılamışlardır.
Sanatçılarını yargılayanlar kendilerini tarih önünde yargılıyorlardır. Sağlıklı çalışan demokrasilerde sanatçılar el üstünde tutulurlar... Eğer siz onları hapislere atacaksanız, olmayan bağımsız yargıyı sanatçıları hapise atmak için kullanacaksanız o ülkede demokrasi tehlikede demektir.
Türkiye böyle bir tabloyu haketmiyor. Sanatıyla sanatçılarıyla ses getiren bir ülke hapis cezalarını haketmiyor. Onu yargılayan yargıç kendisini yargılamıştır.
ULUDERE'NİN SORUMLUSU HÜKÜMETTİR
Geçen gün Sayın Başbakan dedi ki; TSK hükümetin verdiği kararlarla hareket ederler dedi. TSK elbetteki siyasi makama bağlı olarak çalışırlar ama yasalara aykırı olmamak koşuluyla. Ben bu kürsüde defalarca Uludere faciasının sorumlusu kimdir diye sordum. Şimdi Başbakan itiraf etti, 'Biziz' diyor... Çünkü biz talimat verden TSK harekete geçmez diyor. Uludere faciasının sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve onun hükümetidir.
SOSYAL DEVLETİN AMACI GÜÇSÜZÜ KORUMAK DEĞİL Mİ?
Kanser ilacını bulamıyor. Güçsüz, Sosyal Devlet Koruması altında olması gerekiyor. Nereye el atıyorsa sorununu çözemedi. Belediyenin, caminin önünde bekledi. Biliyordsunuz kanser hastaları kalabalığa karışmazlar, korunmaları için. Ama o herşeyi göze aldı bakanı yakaladı. Bakana derdini anlattı. Bakan da dedi ki; "Al bu parayı, başka ne yapacağım. Paraları da düşürme"
21. YY Türkiye'sinde yaşıyoruz. Buna karşılık Dilek kardeşimiz o bakana da onun gibi düşünenlere de çok güzel ders veriyor. "Ben dilenci değilim sayın Bakan" diyor. "İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım, görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" diyor... O bakan bir eli yağda bir eli balda olan bakandır. O üniversite öğrencisinin tedavi için verdiği mücadeleyi anlayacak kapasitede değildir. Ancak para sıkıştırır avucuna.
Sosyal Devletin amacı güçsüzleri korumak değil miydi? Tam tersine baştan savıyorsunuz siz onu. İnsanlıktan nasibini alamayanlar Dilek'İn halinden anlayamazlar. Dilek Özçelik kim? Birimizin kızı, birimizin gelini olacak, birimizin yeğeni... Bizden birisi... Umutla geleceğe bakan birisi. Siz ona bu muameleyi yapıyorsanız diğer vatandaşlara kimbilir neler yapıyorsunuz. AKP'nin gerçeği budur!. Dilek'e yapılan muamele toplum vicdanına atılan bir tokattır.
YALANCIDAN BAŞBAKAN OLMAZ
Sözde 18 yaşına kadar tüm çocuklar parasız tedavi edilecektir. Gidin çocuğunuzla bakın bakalım paralı mı değil mi? Ne demiştim, yalancıdan Başbakan olmaz.
10 ayrı işlemden para alıyorlar. Bunları sayayım. İlaç katılım payı alıyorlar, Muayene katılım ücreti alıyorlar, reçete ücreti alıyorlar, eş değer fiyat farkı, kutu başına para alınıyor, özel hastaneler için yüzde 90'a varan fark, tetkik ücreti farkı, erken muayene farkı, öncelikli tetkik farkı alıyorlar.
Bütün bu gerçekleri bilmek zorundayız. Dilek olayı nasıl patladı? Asıl tartışmamız gereken nokta bu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilaç karaborsası diye bir kavram yoktu.
Pahalı ilaçlar karaborsaya düştü. İnsanlar tedavi olmak için karaborsadan ilaç temin ediyor.
CUMHURİYET DÜŞMANLIĞI YAPIYOR!
Soru sormak isterim. Recep Tayyip Erdoğan hangi ülkenin Başbakan'ı? Diyebilir mi acaba Türkiye Cumhuriyet'nin Başbakan'ınıyım diye. Nasıl bir anlayıştır bu? T.C.'yi bakanlıktan siliyor. Bunu yapanlar şimdi birbirine düştü. Takkiye kültüründen gelen, yalancılığı kullanan birisi ülkenin milli değerlerini koruyamaz. Cumhuriyet kolay mı kuruldu? Sen Rize'de yırtık ayakkabıyla buraya geldin, bu Cumhuriyet seni Başbakan yaptı, Bu Cumhuriyet bir memurun oğlu olan Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP Genel Başkanı yaptı. Şimdi kalkmışsın Cumhuriyet düşmanlığı yapıyorsun.
Erbakan'ın önünde diz çöküp el öpüyorlardı, geriye dönüp arkadan hançerledir. Doğruyu söylemek her zaman kaçınılmaz bir görevdir. Ne olursa olsun bir siyaset adamının doğruyu söylemesi lazım.