Saray'da altın tuvalet olduğu polemiği sürüyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın klozet cevabına sert çıktı, muhatap almadığını söyledi.
Abone olCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu CNN Türk canlı yayınında gazetecilerin sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu, ‘Cumhurbaşkanlığı’ndaki altın kaplamalı klozet’polemiği ile ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a cevap verdi. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Ben saray şu veya bu demedim. Ama açık ve net şunu dedim: Ankara'daki beylere çağrı yaptım. Bu ülkede altın kaplı klozetler yapıyorsa bunu birilerinin düşünmesi lazım. Beyefendi üstüne alınmış. Ben onu muhatap almıyorum kesinlikle. Benimle özel bir tartışma alanı yaratmak istiyor ama niye ben onu muhatap alayım. Cezai ehliyeti olmayan birini benim muhatap almam doğru değil ki, önce cezai ehliyetinin olması lazım. Öyle bir şey yok ortada."
Bugün kullanılan dilin nefret dili olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Buradan Kandil gecesi, tuvalet temizleyip çocukların rızkını sağlayan tüm emekçilerin gözlerinden öpüyorum. Bu ona yeter" dedi. Kılıçdaroğlu, katılımcıların bu yöndeki sorularını devam ettirmesi üzerine şöyle devam etti:
"Bu kadar yeter. Çünkü o benimle tartışmak istiyor. Niye tartışayım ben onunla. Bu ülkede dünya kadar sorun var. İsraf. Allah aşkına altın kaplamalı klozet israftır. Hiç aklına geliyor muydu? Kim yaptı bunu? Niye hesabını sormuyor, ben sorduğumda da neden bağırıyor? Gazetelerde bunun ayrıntıları var. Kim yaparsa yapsın, onu yapan kişi şu an ödüllendiriliyor mu? O kişi şu anda görevinin başında mı değil mi? Dönemin metaforu. Hani sayın Arınç diyor ya.... Bu kadar israf olmasaydı vergi toplamaya bile gerek kalmazdı. Bunların şatafatına bakın, lale devrini yaşıyorlar. 17 milyon yoksulu var ülkenin. Siz, altın kaplamalı klozet yaptırıyorsunuz. Ben buna isyan etmeyecek miyim? Beyefendi üstüne alınmış, neyine alınırsa alınsın. Üstüne gideceğim bunun. Saraya beni davet ediyor. Hukukun üstünlüğünü savunan bir cumhurbaşkanı, ettiği yemine sadık kalan bir cumhurbaşkanı, kaçak olan bir sarayda oturmaz."
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Seçimlerden kaygı duyulmasının esas nedenin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "YSK ettiği yemine sadık kalan bir kurul değildir. YSK yargıçlardan oluşan bir kurul olması gerekirken çok özür dileyerek söylüyorum, siyasal iktidardan ve onların beklentilerinden yola çıkarak karar alan bir kurul haline gelmiştir. 2 üye muhalefet şerhi verdi, onları bunun dışında tutuyorum. Sayın Erdoğan, TBMM'ye geldi, tarafsızlığı üzerine namusu ve şerefi üzerine yemin etti. Şimdi tarafsız mı? Değil" dedi.
"SANDIĞA SAHİP ÇIKACAĞIZ"
Sandıklara sahip çıkacaklarını, bukonuda avukatlarla, STK'larla işbirliği içerisinde olacaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Tüm ayak oyunlarına rağmen halka çağrım şu; ne olursa olsun sandığa gidin, oyunuzu kullanın. Biz sandıklara sahip çıkacağız. Ben sandıklara sahip çıkma konusunda tüm örgütü uyardım. Çünkü süreç, çok kritik. Dolayısıyla sandıklara sahip çıkmak hepimizin görevi.
"BİRİLERİNİN SURİYE FANTAZİSİ"
Suriye konusunda yabancı bir politika izlendiğini sokaktaki vatandaş da artık biliyor. Kan akıyor oluk oluk, ellerine silah veren bu insanlar. Ben MİT TIR'larının devletin bir politikası olarak gönderildiğini, MGK'da da konuşulduğunu sanmıyorum. Birilerinin siyasi fantazilerini gerçekleştirmek için birilerinin uyguladığı politikalardır. Esenboğa'ya silahlar iniyor, kimsenin haberi yok.
Devletin işi olsaydı, valinin haberi olur ve kimse o geçiş sırasında haberi olmazdı. Hiçbirisi olmadı. MİT'in içindeki bir kanat, Erdoğan ve Davutoğlu ile Katar... Silahları Türkiye'ye getirdiler ve ülke üzerinden geçirdiler. 70 milyon insanımıza doğruyu söylemediler. Arkasından da bakın MİT TIR'larında silahlar çıktı.
Gazetecilik örneği yapıldı ve fotoğraflarıyla ortaya kondu. Söylediklerinin yalan olduğu ortaya çıktı ve şimdi gazetecileri suçluyorlar. Bakın dünyaya... Dünyanın hangi demokratik ülkesi olursa olsun bu haberdir.
Hükümet kalksaydı deseydi ki Türkmenler katlediliyor deyip biz destek olacağız deseydi 70 milyon Türkiye'den kimse böyle bir şeye karşı çıkmazdı.
"KOALİSYON DÜŞÜNMÜYORUM"
Koalisyon hiç düşünmüyorum. Ben Sayın Davutoğlu'nun kararlı bir başbakan olarak, yeri gelirse Cumhurbaşkanı'na gerektiği zaman ses çıkarmasını bekliyorum. Bu da kişilik bir zaafiyetidir.
Kapatma konusunda da yeni bir mağduriyet yaratmaya çalışıyorlar. Bu şuna benziyor, kefen giyiyorlar. Kardeşim ortada idam kaldırıldı, ne idamı!
"DİNDARLARLA ANLAŞMA YAPALIM"
Laiklik tüm dini inançların güvencesidir. Kesinlikle insanların yaşamlarına müdahaleyi kabul etmiyorum. Onların güvencesi de ben olacağım. Dindar insanların yolsuzluklardan rahatsız olduğunu düşünüyorum. Sevgili Peygamberimiz Davutoğlu'na başbakanlık verdi gibi abuk sabuk şeylerden rahatsız oluyorlar. Ben dindar kardeşlerimize gelin bir anlaşma yapalım diyorum. CHP'li belediyelerin olduğu yerlerde camilere gidip baksınlar. Hepsine bakım yapıyoruz. Sadece camiler değil kilise varda ona da cem evi varsa ona da yapıyoruz.
PARALEL YAPI İDDİALARI
Devlette paralel yapıyı asla kabul etmeyiz. Paralel yapı olarak suçladıkları yapı, belli bir inanç grubuna mensup kişilerin devlette etkili yerlerde bulunmalarıdır. Şu soruyu sordum: Bunları bu noktaya kim getirdi? Birileri devlet içerisinde paralel yapıda hareket etmiş olabilirler. Varsa kabahati ve kusurları, mahkemelerde gereği neyse yaparsınız. Devlet kin ve intikamla yönetilemez. Sorun burada! 17-25 Aralık olaylarında yolsuzluk iddiaları var mı? Var bu konuda deliller var. Ayakkabı kutularından para çıktı mı? Çıktı... Bu dosyalar kapatıldı, o yüzden bu ülkenin gerçek dindarları bu konuda rahatsız.
"7 HAZİRAN NEYİN FETHİ?"
İktidardan gitmenin bedelini iktidar çok iyi biliyor. O nedenle din dahil her şeyi kullanıyor. Ne fethi? Neyi fethediyorsunuz? İzleyicilerin bugün Ahmet Hakan'ın yazısını bulup okumalarını istiyorum. Bu konuyu Ahmet Hakah çok iyi yazmış.
İkdidar olduğumuzda muhalefet partileri ile asla ağız dalaşına girmeyeceğim. Her muhalefet parti liderlerini kendileri gelmese bile ben ziyaret edeceğim. Sivil toplumu, meslek kuruluşlarını bu sürecin içerisine katacağım. Toplum bir çıldırma noktasına geldi. Aydınlarda bu kaygı çok daha derin. Mevcut tabloya bakıyor ve biraz da kendisine sorumlu tutuyor. Bu arayışa anahtar olacak 7 Haziran seçimleridir. Bu tablonun değişmesi lazım! Nasıl değiştireceğiz? İnsanlarımızı ikna ederek bunu yapmamız gerekiyor."
SARAY'DA ALTIN TUVALET İDDİASI DAVALIK OLDU - TIKLAYIN