BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,70
ALTIN 2.963,61
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu'ndan çarpıcı açıklama!

Dink cinayeti hakkında önemli bir iddiada bulunan Kılıçdaroğlu, hükümeti de yüklendi.

Abone ol

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Dink cinayetiyle ilgili bir iddiada bulundu: “20 Eylül 2010’da bir istihbaratçının, İçişleri Bakanlığı’nın Başmüfettişliği’ne verdiği bir ifade var... İfade dosyaya konuluyor ama yargıç tarafından gizlilik kararı veriliyor. Hem Dink hem de Ergenekon davasını etkileyecek bu ifade gizleniyor.

Kemal Kılıçdaroğlu dün, CNN Türk’te Hrant Dink Davası’nı değerlendirdi. Başbakan Erdoğan’ın ’Bu dava Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak’ sözlerini eleştiren Kılıçdaroğlu, “Sayın Başbakan diyor ki, Ankara’nın karanlık dehlizlerinde bunlar kaybolmayacak diyor. İyi de yeni mi fark ettiniz kaybolmayacağını? O karanlık dehlizlerde kayboldu. Sayın Nedim Şener’in kitaplarına bakalım. Bütün bunların hepsini yazdı. Yazdığı için zaten hapiste. Şimdi Sayın Başbakanda doğruluyor. O zaman dönüp sormamız gerekiyor niye şu ana kadar bu davadan sizin bürokratlarınız gerekli delilleri mahkemeye sunmadı” diye konuştu. 

'AK PARTİ'NİN GÖZ BEBEKLERİ'

CHP lideri şöyle konuştu: “Dönemin İstanbul emniyet müdürü hemen olaydan sonra bir açıklama yaptı. ’Burada bir örgüt yoktur, milliyetçi duygularla suç işlenmiştir’ dedi. Yasin Hayal’le de konuşmuşlardır dedi. Bitti. Ortaya çıkan karar bunu doğrulayan bir karar. Örgüt yoktur diyor, dönemin İstanbul emniyet müdürü, şimdi Osmaniye valisi. Dönemin İstanbul valisi önce kamu güvenliği müsteşarlığına getirildi ki çok önemli bütün istihbarat bilgilerinin toplandığı bir alandır. Sonra kendisi Mardin milletvekili yapıldı. Dönemin Trabzon emniyet müdürü çok önemli bir göreve emniyet genel müdürlüğünde istihbarat daire başkanlığına getirildi. Baktığınız zaman olayı aydınlatması gereken kişiler, delil toplaması gereken kişiler burada bir örgüt vardır diye bir anlamda delilleri alıp değerlendirip yargıya intikal ettirmesi gereken kişiler AK Parti’nin gözbebeği bürokratlar ve bunların hepsi de yükselmiş durumda.

HİÇBİR ŞEY YAPILMADI

Kılıçdaroğlu, "Trabzon’da başlayan bir süreç var. 17 kez ihbar yapılmış. Dönemin Trabzon valisi bile, ‘Bana önceden haber verselerdi ben bunu cinayeti önlerdim’ dedi. Daha söyleyelim. Orada kimin suç işleyeceği belli, ne zaman işleyeceği belli, nerede işleyeceği belli. Hatta hangi silahla işleyeceği belli. Hiçbir şey yapılmıyor. Yapmayanlar hakkında herhalde bir şey yapılması lazım. Siz onları aldınız üst düzey bürokrat, kimisini milletvekili yaptınız." diye konuştu.

DOSYAYI NEDEN GİZLEDİLER?

CHP lideri, "20 Eylül 2010’da bir istihbarat uzmanının, hala kamuda görevli olan eski bir daire başkanının verdiği bir ifade var. Bu ifade İçişleri Bakanlığı’nın Başmüfettişliği’ne verilmiş bir ifade. Bu ifade alınıyor, dosyaya konuluyor, yargıç tarafından gizlilik kararı konuluyor ve Dink ailesinin avukatından bile gizleniyor. Hem Dink hem de Ergenekon davasını etkileyecek bu ifade gizleniyor." ifadelerini kullandı

YARGI İÇİNDE KADROLAŞMA

Kılıçdaroğlu, yargı içindeki “cemaat yapılanması” iddialarıyla ilgili olarak da şu açıklamalarda bulundu: “Yargı içinde şöyle böyle kadrolaşma vardır demeyi doğru bulmuyorum. Yargıçların verdiği kararın kamu vicdanını örselememesi lazım. Bizim yapmamız gereken, hukuk fakültelerinden başlayarak bu sürecin ele alınmasıdır. İkincisi, sınavların objektif yapılması lazım. Sadece sizinle aynı dünya görüşünü savunanları yargıç alıyorsunuz. Sınav yapıyorsunuz, ilk 20’ye girenlerin 16’sını eliyorsunuz. Buna sınav mı denir?”

ORTALIK KARIŞACAK!.. 

Eski genel başkan Deniz Baykal’ın kaset soruşturmasının, özel yetkili savcıya devredilmesini değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki günlerde göreceksiniz özel yetkili savcı CHP’yle ilgili yine bir dosya çıkaracaktır. Ortalıkta yine birbirine girecektir. Yani bir sürü hayali isimler, isimsiz ihbar mektupları, gizli tanıklar bilmem neyi koyup bir şey yapacaklar herhalde” dedi.

AYAĞA KALKIYORSA BAĞIMSIZ DEĞİLLER

HSYK, kim ne derse desin siyasi otoritenin emrinde ve bağımsızlığı yoktur. Bir Adalet Bakanı kalkıp yargıya başkanlık yapıyorsa, olmaz. Bin kişilik bir salona Adalet Bakanı giriyor diye bin tane hakim ayağa kalkıyorsa orada yargı bağımsızlığından söz edilemez.