CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önümüzdeki yıl için asgari ücretin net 2 bin TL olması gerektiğini belirterek, "Büyük bir ihtimalle diyecekler ki 'Parayı nereden bulacaksınız?' Para var kardeşim. Ödemiyorsan bir dene bakalım 2 bin lira ile sen geçin bakalım 1 ay." dedi.
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir Porsuk Spor Salonu'nda yapılan ve Sinan Özkar, İlker Özokçu ve Ersen Yeniceli'nin aday olduğu CHP İl Kongresi'ne katıldı. Karayolu ile Ankara'dan Eskişehir'e gelen ve salona Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile birlikte giren Kılıçdaroğlu partililerin coşkusuyla karşılandı. Kılıçdaroğlu gelmeden önce kongrenin yapıldığı salonda polis ve jandarmalar eğitilmiş köpeklerin katılımıyla bomba araması yaptı. Partililer arama yapılarken dışarıda bekledi. Divan Başkanlığını Ankara Milletvekili Levent Gök'ün yaptığı kongrede konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyeler üzerinde baskı oluşturduğunu öne sürerek şöyle devam etti:
"Bursa yeşil bir kent olarak tanınıyordu, şimdi beton kent. Dünyanın pek çok ülkesinden Eskişehir'i görmeye geliyorlarsa bu Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen sayesinde. Ancak, onlar güzelliğe tahammül edemiyorlar. Savcıları, hakimleri harekete geçirdiler. Bugün sordum; Büyükerşen beraat etmiş. Benzer uygulamalar İzmir'de yaşandı. 428 yılla yargılandı beraat etti ama yargılayanlar şimdi içeride. Bizim genlerimizde Kuvayi Milliyeciliğin genleri vardır. Biz Kuvayi Milliyeciyiz. Baskılar bizi yıldıramaz."
'MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNUYORUZ'
Kılıçdaroğlu, her şeyin karşısında olmadıklarını, doğru yapılan şeyleri desteklediklerini ancak yanlışların da karşısında olduklarını anlatırken, "Siz doğru bir şey yaptığınız da biz itiraz mı ettik? Hayır. Doğruyu yaparsanız, destekleriz. Yanlış yaparsanız en güçlü şekilde karşınızda dururuz. Dünya da bilsin onlar da bilsin" dedi.
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının 420 günden bu yana tutuklu olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Neden tutuklular? FETÖ'den tutuklular. Cumhuriyet Gazetesi'nin tarihini bilenler demokrasiden özgürlükten yana tavır aldıklarını bilirler. Sözcü Gazetesi de demokrasiden yana tavır almıştır. Sözcü Gazetesi'nin sahibi FETÖ'den ötürü gözaltına alınacak diye mahkeme kararı çıkardılar. Biz medya özgürlüğünü savunuyoruz. Altan kardeşlerin hakkını hukukunu savunuyoruz. Çünkü biz bizimle aynı düşüncede olmasalar bile her kalem sahibini özgürce yazı yazmasını isteriz. Bizi anlayamadıkları nokta o zaten" dedi.
'FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI ORTAYA ÇIKANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ'
Geçmişte bir değişiklik yapılarak Yargıtay'a ve Danıştay'a militanların tayin edildiğini, bunların yüzde 99'unun FETÖ'cü olduklarını söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Bunlara sadece ve sadece ben karşı çıktım. Şimdi bunların büyük kısmı hapiste. Kim atadı? Atayanlar hesap veriyor mu? vermiyor. Karşı çıkanlara şimdi FETÖ'cü diyorlar. Eğer bu ülkeye FETÖ'yü bela yaptılarsa bela yapanlar şuanda iktidardadırlar. Birisi, FETÖ'yü başımıza bela edenlerden birisi şunda Cumhurbaşkanlığı makamını koltuğunu işgal etmekte. Eğer bu ülkede bir FETÖCÜ arıyorsanız o FETÖ'cü orda oturuyor. Haksızken haklı olmanı yollarını arıyor. Sanki FETÖ'cü kaymakamları, hakimleri, valilileri, paşaları biz tayin ettik. Hepsinin altında sizin imzanız var. Nasıl utanmadan sıkılmadan kalkıp bizi suçluyorsunuz. Akıl tutulması denen bir şey var. Biz buna izin vermeyeceğiz. FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkıncaya kadar mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. 20 Temmuz'da sivil bir darbe yapılmıştır. Bütün muhalifleri susturmak istiyorlar, en çok da bizim üstümüze geliyorlar. Acaba CHP'yi de nasıl susturabiliriz diye. Senin feriştahın gelse Cumhuriyet Halk Partisi'ni susturamaz."
'ADALET BOZULURSA TUZ KOKAR'
Son olarak yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile Danıştay'a 16 ve Yargıtay'a 107 hakim tayin edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, liyakat esasına dayalı yargıç tayinine karşı olmadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Bütün hakim ve savcılara sesleniyorum. Yürekli, namuslu, dürüst gerçek anlamda yargıç kimliği olan bütün hakim ve savcılara sesleniyorum. Geçmişte FETÖ uygulamasının yargıya nasıl darbe vurduğunu hepimiz gördük ve hepimiz bunun tanığıyız. Şimdi namuslu hakimlere sesleniyorum. Yargıtay'a yeni üye seçilecekse yargıç kimliği önde olan liyakat esasına dayalı yargıç tayinine asla ses çıkarmayız. Başımızın üstünde yeri var. Ama falan partiden, falan cemaatten, falan tarikattan deyip liyakati devre dışı bırakıp yargıç kimliğini devre dışı bırakıp Yargıtay'a ve Danıştay'a militan hakim tayin ederseniz öncelikle onun karşısına biz çıkacağız. Buna izin vermeyiz. Çay toplamaya gidenlerin yargıya nasıl gölge düşürdüklerini hepimiz biliyoruz. Bir daha aynı tuzağa kimse düşmemeli. Bütün hakimler yargıç kimliğini korumalı. Eğer bu ülkede adalet de bozulursa tuz kokmuştur denir. Tuzun koktuğu yerde hayat yoktur. Israrla söylüyorum. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Neden hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Yargı bağımsız olduğu zaman kişinin can ve mal güvenliği olur. Ben hakkımı aramak için nereye gideceğim. Yargıca gideceğim, hakime gideceğim. Mahkeme saraydan talimat alırsa benim, sizin, vatandaşın can ve mal güvenliği ne olur? O nedenle hakimin teminatını, yargının bağımsızlığını, itibarını, onurunu ve şerefini koruyacak olan öncelikle hakimlerin kendileridir. Buna herkesin özen göstermesi lazım. Özen gösterilmediği takdirde faturayı hep birlikte Türkiye ödeyecektir. Buna kesinlikle izin vermemek gerekir."
'ASGARİ ÜCRET NET 2 BİN LİRA'
Kılıçdaroğlu, soruların çözüm adresinin partileri olduğunu söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir dönem denirdi ki 'Şu CEHAPE var ya'. E ne olmuş CEHAPE'ye? 'Bu CEHAPE hep eleştirir. Hiç öneri getirmez' derler. Bugün onurla ve gururla ve büyük bir özgüvenle şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Türkiye'de nerede bir sorun varsa o sorunun çözüm adresi CHP'dir Daha düne kadar akılarına gelmeyen dünya kadar sorunu onların önüne koyduk. Akıllarına taşeron işçisi bile gelmezdi. Taşeron işçisi 21'inci yüzyılın köleleri gibi çalıştırırdı. Taşeron işçilerinin hiçbir hakları yoktu. Taşeron işçilerinin haklarına kim sahip çıktı? Biz sahip çıktık. Taşeron işçilerine kadro veren Kanun Hükmünde Kararnameyi çıkardılar. Muhtarların sorunları var, muhtarların sorunlarını da çözeceğiz. Orman köylülerinin de sorunları var, emeklilerin sorunları var. 2 maaş ikramiyemiz hala kulağımızda ve hala gönlümüzde duruyor. Emekliler Ramazan bayramında ve kurban bayramında 2 maaş ikramiye vermek bizim namus borcumuzdur. Bunu gerçekleştireceğiz. Asgari ücret akıllarına bile gelmezdi. Kapalı kapılar ardında oturur asgari ücreti tespit ederlerdi. Dedik ki asgari ücret net 1500 lira olacak dedik. 2 yıl önce. Nereden bulacaksın parayı dediler. Türkiye'de para var da siz parayı başka yere harcıyorsunuz. O paralarla cebinizi dolduruyorsunuz. İşçiye vermiyorsunuz o parayı. Şimdi asgari ücret 1404 lira. Şimdi buradan Eskişehir'den söylüyorum. 2018'de asgari ücret net 2 bin lira olmalı. Net 2 bin lira. Büyük bir ihtimalle diyecekler ki 'Parayı nereden bulacaksınız.' Para var kardeşim. Ödemiyorsan bir dene bakalım 2 bin lira ile sen geçin bakalım bir ay. Erdoğan da geçinsin, Binali bey de geçinsin. Bakanlar da geçinsin. Üstelik 2 bin lira ile geçinsin derken uçaklarından vazgeçmesinden, makam arabalarından vazgeçmesinler. Yemek yiyorlar bedava vazgeçmesinler, geziyorlar bedava vazgeçmesindeler. 2 bin lira ile bir mutfak nasıl geçinirmiş ona bir baksınlar. Her soruna sahip çıkacağız. Her sorunu çözeceğiz."
Kılıçdaroğlu CHP'li belediye başkanları ve akrabalarının Man adasında şirketlerinin olmadığını söyleyerek, " Gideceksin Man adasında şirket kuracaksın. Türkiye'de vergi ödememek için her türlü kata kullüyü çevireceksin. Ben de bunu dile getirdiğim zaman ey kılıçdaroğlu bak dikkatli ol, senin üstüne geliriz. Yani tehdit ediyorlar. Yani şantajla, yani korkuyla. Beni sözde susturacaklar. Sen kim oluyorsun da beni susturuyorsun. Senin gücün beni susturmaya yetmez. Eğer susacaksam susmamın bedeli bellidir ve ölümdür. Ölürüz ve susarız" diye konuştu.
'GERGİNLİK İSTEMİYORUZ'
Gerginlikten yana olmadıklarını ifade eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz siyasette gerginlik istemiyoruz. Gerginlikten yana da değiliz. Yani siyasette oturalım kavga edelim böyle bir anlayışımız da yok. Peki biz bunları niye söylüyoruz. Yanlışa birilerinin yanlış demesi lazım" dedi.
Konuları tartışmak için televizyonda karşısına çıkılmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "televizyona çıkmaya cesaretleri yok. Yürekleri yok. Karşıma çıkamıyorlar. Ben öyle korkulan bir adam değilim. Makul bir adamım. Sessiz bir adamım. Kimseye hakaret etmemem" diye konuştu.
'18 ADAYI ALACAĞIZ'
Reza Zarrab olayının unutturulmaya çalışıldığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Neden Reza Zarrab için olumsuz bir cümle kullanmıyorsun? Benim için kullanıyorsun, vatandaş için kullanıyorsun. Hangi gerekçe ile Rıza Zarraf için tek cümle kurmuyorsun. Ne oldu? Rıza Zarraf aleyhine tek bir cümle kurmuyorsun?" diye sordouğunu anlatırken şöyle konuştu:
"Bir konuda daha cevap alamıyorum. Ege adaları. 18 adamız ve bir kayalığımız, Yunanistan tarafından işgal edilmiş vaziyete. Askeri birlikleri var. Yunan bayrağı var. Hiçbir sözleşme Osmanlı dönemi dahil 18 adanın Yunanistan'a ait olduğuna dair hiçbir belge yok. Hiçbir bilgi de yok. Adamlar işgal etmişler. Beyefendi de biz milliyetçiyiz diye ortalıkta geziyor. Ben de söyledim. Bu 18 ada nedir kardeşim. İşgal ediliyor neden sesini çıkarmıyorsun. 18 adayla ilgili tık yok. Bugün bekledim belki 18 adayla ilgili bir laf söyler. Gene tık yok. Yunanistan savunma bakanı bana cevap veriyor 'gel de al' diyor. Hükümetten gene tık yok. 2019'da geleceğiz 18 adayı da o kayalığın da seni elinden alacağız. Nasıl diyorsan onun da örneğini vereyim sana. Rahmetli Ecevit Kıbrıs'a nasıl gitti, Kıbrıs'ı nasıl aldıysa aynı şekilde geleceğiz ve alacağız."
'SOYULMUŞ KAZA DÖNDÜ BİZİM KAMYON ŞOFÖRLERİMİZ'
Kamyon şoförlerinin sorunlarıyla da ilgilendiklerini ifade eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kulandı:
"Bir sözüm de kamyo şoförlerine. Dün bir kamyon şoförü arkadaşımız çıktı dedi ki 'Geçinemiyoruz. Cezalardan bıktık' dedi. 50 bin lira para ceza kestiler, benim kamyonum değeri 70 bin lira. Köprüden, yoldan para istiyorlar. Dünyanı en pahallı mazotunu veriyorlar. Dünyanın en ağır cezalarını kesiyorlar. Ben eve nasıl gedeceğim, nasıl huzur içinde yaşayacağım' diye dert yanıyor. Bütün kamyon şoförü kardeşlerime sesleniyorum. Bir milyon 350 bin kamyon şoförü, TIR şoförü kardeşime sesleniyorum. Senin derdini, senin sorununu TBMM'de bütçe görüşmelerinde Cumhuriyet tarihinde ilk kez dile getiren genel başkan benim, ilk kez dile getiren de CHP'dir. Madem ki ben senin derdini dile getiriyorum, aynı taşeron işçisi gibi. Sen de artık kapı gibi CHP'nin arkasında dur. Senin sorununu biz çözeceğiz, cezadan da kurtaracağız, o pahalı ödemelerden de kurtaracağız. K 1 belgesine ödediğiniz belgelerden de kurtaracağız. Hem vergi ödeyecek, hem yol parası ödeyecek, hem ceza ödeyecek, hem dünyanı en pahalı mazotu alacak, bir de gelir vergisi ödeyecek. Yeter ya. Yeter artık adamı soydunuz soğana çevirdiniz. Bir de zorla en pahalı köprüden geçiriyorlar, bir de ayrıca orda para verecek. Soyulmuş kaza döndü bizim kamyon şoförlerimiz. Geçinemiyorlar. Onların da derdini ilk kez biz dile getiriyoruz."
Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından öğle yemeğini Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile birlikte yedikten sonra Ankara'ya hareket etti.