BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  POLİTİKA

Kılıçdaroğlu'na karşı iddialı sözler: Kuşkum yok

CHP'nin 3-4 Şubat'ta yapacağı 36'ncı Olağan Kurultayı'nda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu karşısına aday olarak çıkan Yalova Milletvekili Muharrem İnce “Kuşkum yok, genel başkan seçileceğim'' dedi.

Abone ol

CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkmaya hazırlanan 3 isimden biri olan Yalova Milletvekili Muharrem İnce iddialı konuştu. Seçildikten sonra partide büyük değişimler yapacağını söyleyen İnce, CHP'nin oy alabilmek için Erdoğan-Gül çekişmesinin neticesini beklememesi gerektiğini ifade etti. İnce, seçilmesi durumunda CHP'de hep eleştirilen konuya da el atacağını, 'karşı tarafa konuşmaktan çok partiyi güçlendireceklerini' belirtti.

Sözcü'ye konuşan Muharrem İnce şunları söyledi:

Genel başkanlığa aday olmanızın gerekçeleri nedir?

Türkiye bir yol ayrımında. Ya kazanacağız ya da kaybedeceğiz. Bu kurultay Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu ve kişilerin kurultayı değil. Önümüzde üç seçim var. Kazanmak zorundayız. Mazeret üretme lüksümüz de yok. 

– Ülke için nasıl kaygılar taşıyorsunuz?

Birlikte yaşama arzusunu kaybetmek üzereyiz. Cumhuriyetçi, kamu anlayışı temelinde büyük uzlaşmayı yeniden kurmamız lazım. Bunun için de yenilenmek durumundayız. Zamanında yenilenemeyenlerin gereğini yapamayanların kaderi dağılmaktır, parçalanmaktır. Bu kaderi tersine çevirmek için ben adayım. Türkiyemizi, cumhuriyetimizi, demokrasimizi, özgürlüklerimizi yeniden kazanmak için hatalarımızı onarmak için ve daha iyisini yapmak için adayım.

– Mevcut Genel Başkan'dan farkınız ve iddianız ne olacak?

Sayın Genel Başkana teşekkür ediyorum yaptıkları için. Ama 1972'yi düşünmek lazım. 1972 Kurultayı'nda İsmet Paşa'ya oy vermeyen delegeler hiç tanınmayan Bülent Ecevit'e oy verdiler. İsmet Paşa'yı sevmiyorlar mıydı? Hayır, seviyorlardı ama partinin yenilenmesi gerekiyordu. Bunu başardı o günkü delegeler. 

50+1'İ ALABİLİRİZ

– Diğer hedeflerinizi nasıl ortaya koyuyorsunuz?

Kendimizi bileceğiz, kendi gücümüzü esas alacağız. Kendimize güveneceğiz. Birinci kural özgüveni yüksek bir CHP. “Başarabiliriz, yapabiliriz, 50+1'i alabiliriz” diyen bir CHP. 

Parti örgütü için farklı projeleriniz olacak mı?

Kendimizi değiştireceğiz. Karşı tarafa konuşmaktan çok kendimizi güçlendiren bir çaba içinde olacağız. Bize oy verenlerin de dahil olacağı, etkin bir örgütlenme ağı kuracağız. Karşı tarafın saldırıları karşısında kendimizi tepeden tırnağa bilgiyle donatmış olacağız. Dönüştürücü bir siyaset yapacağız. Mevcut kutuplaşma içinde sesimizi karşıdaki duysun diye olmadık işlere kalkışmayacağız...

SEÇİLECEĞİMDEN KUŞKUM YOK

– Bu kurultay sadece CHP üyelerinin kurultayı değil, 80 milyonun kurultayıdır. Onun için parti üyesi olmayanlar da başka partilere üye olanlar da davetlidir. 80 milyon davetlidir. Gönlü Cumhuriyet'ten yana olan, ülkenin geleceğinden kaygı duyan, 2019'dan sonra başımıza felaketlerin gelebileceğini öngören başka siyasi parti mensupları dahil herkesin kurultayıdır. Onun için herkesi yapılacak kurultaya davet ediyorum. Ankara sokaklarının Kurtuluş Savaşı yıllarında olduğu gibi insan seliyle birlikte değişim rüzgarını estirmeleri gerekiyor. Bu kurultay delegelerinin vicdanlarında yer bulacaktır. Sokaktaki değişim talebinin kurultaya da yansıyacağına inanıyorum. Genel başkan seçileceğimden de hiç kuşku duymuyorum.

OY ALABİLMEK İÇİN ERDOĞAN İLE GÜL KAVGASINI BEKLEYEMEYİZ!

Mevcut yönetim insan kaynağını etkin kullanamıyor. 100'ün üzerinde genel başkan yardımcısı değişti. Görevlendirmeler, yönlendirmeler yanlış. Denetleme yanlış. Dünyanın hiçbir yerinde bir siyasi partide bu kadar çok MYK üyesi değişmemiştir. İkinci büyük yanlış ise hedefe yönelik kararlılık sorunu var. Ortaya bir iddia atıyoruz. O iddiayı takip etmiyoruz. ‘Yolsuzluk belgesi' diyoruz orada kalıyor. Sonuca ulaştıramıyorlar. ‘Adalet Yürüyüşü' diyoruz, sonucu yok. Bırakıyoruz orada. Konjonktüre göre davranılıyor. Kendi gündeminin partisi olamıyor ve ortaya koyduğu bir iddiayı sonuçlandıramıyor, terk ediyor. Anlatmada da problem var. İkna siyasetin en klasik yöntemidir. Ancak bu yöntem medya araçları üzerinden ve özel durumlarda çok etkilidir. İnsanlarla diyaloğu, etkileşimi esas alan bir ilişki içinde olmalıyız. Yani anlatmak ikna etmek yerine kendimiz olmalıyız. İlkelerimiz bir bütündür. Karşı tarafın hatalarına bel bağlıyoruz. Bu doğru değil. Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül kavga etsin, biz de elimizi ovuşturalım. Bu siyaset anlayışı doğru değil.