CHP lideri Kılıçdaroğlu, taşeron sistemi kaldıracaklarını söylerken, firma sahiplerini ise köle tüccarrlığıyla suçladı.
Abone olKılıçdaroğlu, partisince Çanakkale Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde, Türkiye'de aylık geliri 200 liranın altında 17 milyon yoksul bulunduğunu, bu tablonun 21'inci yüzyılın, 2015 yılının, dünyanın en büyük 19'uncu ekonomisine sahip Türkiye'sine yakışmadığını söyledi.
İktidara gelmeleri halinde 4 yıl içinde yoksulluğu tarihe gömeceklerini, bu sürede Türkiye'de hiçbir ailenin çıkıp "yoksulum" demeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, aile sigortası getireceklerini ifade etti.
Hiçbir ailenin gelirinin 720 liradan az olmayacağını, olursa da farkını devletin ödeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede fakirliği, yoksulluğu bitireceğiz. Bu ülkede yoksulluk edebiyatı yapmaya da artık son vereceğiz. Benin inancımda, kitabımda, siyasi görüşümde, ahlakımda temel felsefe şudur: Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Sosyal devletin koruması altında olacak" değerlendirmesinde bulundu.
"HAPİSTEN KURTARACAĞIZ"
Türkiye'de 5 milyon dolayında kişinin kredi kartı ve tüketici kredisi nedeniyle borç batağı içinde olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, 1 milyon 220 bin vatandaşın taahhüdünü ihlal ettiği gerekçesiyle mahkemelere verildiğini, bunlardan 89 bininin de 3 ay hapis yattığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, bu nedenle 500 bine yakın kişinin hapse gireceğini savunarak, şöyle devam etti:
"Polis de bunları yakalamıyor çünkü hepsini alacak hapishane yok Türkiye'de. Diyorlar ya 'CHP ne yapacak?' Cumhuriyet Meydanı'ndan söylüyorum; 520 bin vatandaşı hapisten kurtaracağız, taahhüdü ile cezasını kaldıracağız. Ekonomik suça ekonomik ceza verilecek ve onların yüklendikleri onlara fatura edilen faizlerin de en az, altını çiziyorum en az, yüzde 80'ini sileceğiz.
"HER EVDE TENCERE KAYNASIN"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de herkesin huzur ve barış içinde yaşamasını arzuladıklarını belirtti. Her evde huzur olmasını istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"İstiyoruz ki her evde tencere kaynasın. Çanakkale'de savaşanlar, şehit olanlar, gazi olanlar bize güzel bir Türkiye bıraktı. Biz de çocuklarımıza, torunlarımıza güzel bir Türkiye'yi bırakmak zorundayız. Onu yapamazsak görevimizi yapmamış oluruz. 13 yılda Türkiye'yi bu noktaya getirdiler. 13 yılda 17 milyon yoksul yarattılar. 13 yılda 6 milyon 200 bin işsiz yarattılar. 13 yılda hiçbir komşumuz kalmadı, bütün komşularla kavgalı hale geldik. Çanakkale'nin gereğini yapacaksak, bize miras bırakılan Türkiye'yi 21'inci yüzyılın görkemli bir ülkesi yapacaksak, 7 Haziran'da yeni bir başlangıç yapmak zorundayız. 7 Haziran'da sandığa gideceğiz. Bakın altı okun altında, 'Gelin oy verin' yazıyor. Sadece sizin oylarınız değil, Çanakkale Cumhuriyet Meydanı'ndan 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; güzel şeyler yapmak zorundayız. Huzurlu bir Türkiye'yi yeniden inşa etmek zorundayız. Birinci sınıf demokrasiyi bu ülkeye getirmek zorundayız. Yatağa aç giren çocukların ülkesi olmak istemiyoruz. 17 milyon yoksulun olduğu bir Türkiye olmak istemiyoruz. Herkesin karnının doyduğu, herkesin huzur içinde yaşadığı, annelerin çocuklarını okula güler yüzle gönderdikleri bir Türkiye olmak istiyoruz.
"TABLOYU 8 HAZİRAN'DA DEĞİŞTİRECEĞİZ"
İlk yaptıkları iş, bir kanun çıkardılar. 'Emeklilere refahtan pay verilmez. Yani ikinci sınıf yurttaştır emekliler' dediler. 'Herkes büyüyebilir, kalkınabilir, refahtan pay alabilir ama sadece emekliler pay alamaz.' Biz ne diyoruz? 'Bu ülkede hiçbir yurttaşı ikinci sınıf vatandaş olarak görmeyeceğiz. Herkes bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır' diyoruz. İlk söylediğimiz söz, emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında birer maaş ikramiye vereceğiz. Neden? Emekliye vefa borcumuz var. Emeklinin de bu ülkenin kalkınmasında alın teri, gözyaşı, emeği var. Emeklinin çoluk çocuğu, torunu var. Emeklilerden sadece şunu istiyorum, hayır ve duanızı lütfen eksik etmeyin. Sizin için çalışacağım. Size vefa borcumuzun olduğunu söylüyorum. Bu ilk adım. İlk Ramazan, Kurban bayramlarında alacaksınız. Bana diyorlar ki 'Parayı nereden bulacaksın?' Bu soruyu sormak bile başlı başına bir ayıptır. Ya zaten adam geçinemiyor, perişan vaziyette. Hiçbirinin gemisi, yatı, katı, kaçak sarayı yok. Hiç kimse endişe etmesin; parayı da bulacağız, emekliye de vereceğiz. Sen kaçak sarayına para bulurken sana sorduk mu 'Parayı nereden buluyorsun?' diye. Emekliye gelince 'Para nerede?' diye soruyorsun. Bu ülke zengin, parası da var, vereceğiz.
"KORO HALİNDE BAĞIRIYORLAR"
Peki biz ne yapacağız? 'Sözüm söz' dedim. Mazotu 1,5 lira yapacağım. Çiftçi kardeşim üzülmesin, senin için mazotu 1,5 lira yapacağım. Yine koro halinde bağırıyorlar. 'Nasıl yapacaksın? Biz zaten petrolü dışarıdan alıyoruz.' Ben de biliyorum dışarıdan alındığını, mazotun rafineride üretildiğini ben de biliyorum. Peki fiyatı ne? Petrol gelir, rafineride işlenir, rafineri sahibi karını koyar, benzin istasyonuna gönderir. Fiyatı nedir? Kar dahil 1 lira 25 kuruş. Biz çiftçiye kaçtan vereceğiz; 1,5 liradan. Zarar eden var mı? Zarar eden yok. Kimler zarar eder? Hortumcular zarar eder. 'Parayı nereden bulacaksın?' diyorlar. Söyledim, sen çocuklarının gemilerine mazotu kaçtan veriyorsun? 1 lira 21 kuruşun bile altında. Ya biz bir de kar koyuyoruz üzerine ve 1,5 liradan satıyoruz. Mazotu onlara verirken vergisiz veriyorsun. Hiçbiri aldığı o mazotla tarlaya gidip çalışmıyor. Sabahın köründe kalkmıyor. Ürün ekmiyor, biçmiyor, üretmiyor. Ne yapıyor? Yatına biniyor, geziyor. Ona veriyorsun, köylüye, çiftçiye gelince 'Parayı nereden bulacaksın?' diyorsun. Kardeşim ben adam gibi çalışacağım, çiftçiye de mazotu 1,5 liradan vereceğim. Diyorlar ki 'O zaman gider herkes mazot alır, ben çiftçiyim' der. Hiç kimse meraklanmasın, Çiftçi Kayıt Sistemi var. Hangi çiftçinin ne ektiği, kaç dönüm ektiği belli. O dönümün sürülmesi, biçilmesi için de kaç liralık mazot harcanacağı da belli, hepsini biliyoruz. Hepsinin kuruşuna kadar hesabını yaptık. Sözüm söz, mazotu çiftçiye 1,5 liradan vereceğiz. Hiç çekinmeye, korkmaya, üzülmeye, onlar üzülecekler biliyorum, gerek yok. Bu ülkede kim üretirse, alın teri dökerse, istihdam yaratırsa, ona her türlü kolaylığı sağlayacağız."
TAŞERON İŞÇİLERİNE KADRO
Diyelim ki bir iş yapacak devlet, gidiyor bir taşeron buluyor, 'Bana şu işi yap, sana para vereceğim' diyor. Yandaş olduğunu biliyorum. Buluyor, 100, 150, 300 işçi çalıştırıyor. Aslında kadrolu işçilerin yaptığı işin aynısını yapıyorlar. Dedim ki 'Taşeronu kaldıracağız, hepsine kadro vereceğiz, hiçbir ayrım yapmayacağız, bütün vatandaşların iş güvencesi olacak. Sendikalı olacaklar, toplu sözleşme hakları olacak, bir sorunumuz olmayacak.' Hemen yine koro halinde 'Parayı nereden bulacaksın?' Bu işin devlete yükü sıfır. Zaten parayı devlet veriyor. Kime veriyor? Taşerona veriyor. Taşeron kime veriyor? İşçiye veriyor. Ben ne yapacağım? Aradan köle tüccarını yani taşeronu kaldıracağım, devlet de onu işçiye verecek; bu kadar basit. Doğru mu? Sonuna kadar doğru. İnsani mi? Sonuna kadar insani. Bu, çalışan işçilerin iş güvencesi olacak mı? Sonuna kadar olacak. Onlar bizim kardeşlerimiz. Hiçbir ayrım yapmayacağız. Bugün taşeronda çalışanlar, CHP iktidarında hiçbir ayrım yapmadan, siyasi görüşleri sorulmadan çünkü bizim bir özelliğimiz var, biz CHP'yiz, biz kimsenin ekmeğiyle uğraşmayız, kimseyi aç ve açıkta bırakmak istemeyiz. Ülkemizi de insanımızı da seviyoruz. Onlara kadro hakkı vereceğiz, onlar da bu ülkenin onurlu birer yurttaşı olarak yaşayacaklar."