BIST 9.368
DOLAR 34,49
EURO 36,23
ALTIN 2.964,24
HABER /  POLİTİKA

Kılıçdaroğlu söyledi Karamollaoğlu destek çıktı: İktidardaki arkadaşlarımız amin demeli

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı adayı kriteri için “Millet ittifakının adayı; nefsini terbiye etmiş olmalı" yönündeki tanımlamasına destek çıkarak "İktidardaki arkadaşlarımız 'amin' demeli" dedi.

Abone ol

Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, TV5’te “Bayram Sohbeti” programına katılarak gazeteci Mustafa Yılmaz’ın sorularını yanıtladı. 

Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı aday kriterlerini; "Adalet, şeffaflık, denetlenebilirlik ve güzel ahlak" olarak sıraladı. Karamollaoğlu, şunları söyledi:

"Adaletin üzerinde kimse olamaz"

“Bizim parti liderleri olarak birbirimizle kavga etmeden, hakaret etmeden konuşabilmemizdir, bir numaralı mesele. Siz kutuplaştırır, karşınızdaki insanı tahkir ederseniz; ülkede barışı önce siz zedeliyorsunuz manasına gelir. Adaletin üzerinde kimse olamaz. 'Falancaların adaleti olmaz.' Ne demek bu. Sen başka adamı mahkum ediyorsun, sonra diyorsun ki adalet. Böyle bir adalet anlayışı olmaz. Adaleti bağımsız hakimler sağlar ve usulüne göre çıkarılmış hükümler, kanunlarla sağlanır adalet. Bir kişiye layüsel yetkiler verirseniz orada adalet de huzur da olmaz. İkincisi fikir ve inanç özgülüğüdür. Bir ülkede fikir ve inanç özgürlüğü en zor şartlarda bile sağlanmazsa o ülkede baskı var demektir... Bu inanç hürriyeti, hürriyetlerin temelidir. Ondan sonra da bunları koruyabilmek, teminat altına alabilmek için adalet gerekir." 

"Ondan sonra da diğer hususlar gelir. Siz devleti iyi yönetmek istiyorsanız, liyakate önem vereceksiniz. Vermezseniz başınıza taş düşer. Çünkü siz liyakate önem vermezseniz beceriksizliğinizi vatandaş sizden sorar. Geçinemiyor, sıkıntıya düşmüş. Sizin tayin ettiğiniz insanlar ülkeyi bu noktaya getirmiş, çözememişler ki. Üçüncüsü; şeffaflık. Yönetimde bulunanlar şeffaf olacak."

"Şeffaflık, denetleme olmadan şeffaf sayılmaz ki"

Son zamanlarda ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın da bu istikamette bir gelişme olduğunu hissediyorum. Mesela geçenlerde Boğaziçi Rektörü'nün değişmesi bana göre önemli bir karar. Dördüncüsü de denetlemedir. Şeffaflık, denetleme olmadan şeffaf sayılmaz ki. Onun için de bu denetleme mekanizmasının hem toplum tarafından hem de resmi merciler tarafından yapılması gerekir. Bunları da yapmak için güzel ahlaka sahip olmak gerekir. 

Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı kriterine destek
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Millet ittifakının adayı; nefsini terbiye etmiş, yetkiyi alınca yozlaşmayacak bir aday olmalı” sözlerinin anımsatılması karşısında Karamollaoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Yani burada Sayın Kılıçdaroğlu bir bakıma benim sıraladığım maddelerin özetini yapmış. Nefsine hakim olacak, ‘her şeyi ben bilirim’ demeyecek. Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu'nun yapmış olduğu bu tanımlamayı kim, nasıl reddedecek? Efendim bunu söylüyor ama inanmıyor. Nereden biliyorsunuz? O zaman siz de söyleyin. Bir yerde bu kıstaslar olmazsa itiraz edilebilir. Ben, Sayın Kılıçdaroğlu'nu tebrik ediyorum bu yönü ile. Bir siyasinin bunu söylemesi erdemdir. Efendim, söyler de yapmaz. Yok, onu göreceksin, ama bir cumhurbaşkanı adayı ararken işte bu kıstaslarda aramak mecburiyetindeyiz. Onu nasıl bulacağız? Elbette bu şahsın bugüne kadar ki hayatına bakacağız; böyle mi davranmış hayatında? İster siyasetin içinde olsun ister siyasetin dışında olsun. Ticarette kimseyi dolandırmış mı? Bir yerde sözüne sadık kalmamış mı? Kendi temsil ettiği topluma bir yerde ihanet etmiş mi, etmemiş mi? Benim kanaatim; iktidarda bulunan arkadaşlarımız, Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu ifadesine 'Amin' demeleri icap eder. Onun için; burada bizim, bütün önyargılarımızı bir tarafa bırakıp, 'Bu ülkeyi kim, nasıl yönetmeli?' dediğimiz zaman, belirleyeceğimiz kriterler bunlar olmalı"

"Birbirimiz ile konuşabilmeliyiz"

Buradan biz, denetlenebilir bir sisteme geçmek mecburiyetindeyiz. 'Efendim, biz seçelim de bu yanlış yaparsa vebal omuzlarında.' Yok ya, vebal onun omuzlarında da sıkıntıyı millet çekecek. Böyle iş olmaz. Yanlış yaptığı zaman düzeltilebilecek bir mekanizma kurmazsak huzur olmaz bu memlekette. Onun için yöneticiler, yanlış yaptıkları zaman hesaba çekilebilmeliler. Yöneticiler, yanlış yaptıkları zaman denetime tabii tutulabilmeliler.  Bu iddialar olduğu zaman, 'Sen de kimsin?' denmemeli.

Biz, bir; birbirimiz ile konuşabilmeliyiz. Niye sen birisi ile konuşurken ona hakaret ederek, onu aşağılayarak söze başlıyorsun. O da aynı cevabı sana verirse kavga çıkıyor. Sen barış istiyor musun, istemiyor musun? İkincisi; sen, hakikaten toplumun temelini teşkil eden; bugün demokrasinin fikir düşünce, inanç, hürriyetine inanıyor musun, inanmıyor musun? Benim gibi inanmayan bir insanın hürriyetini ben teminat altına almazsam, o da iktidara geldiği zaman bana zulmetmekte kendini serbest addeder. Üçüncüsü de adalet. 'Falanca için sen nasıl adalet istersin?' Bu ne demek ya? Adaleti sen, kendi elinde mi zannediyorsun? Böyle olur mu? Adalet, ancak bir mekanizmanın içinde, bir sorgulama, bir değerlendirme kriteri uygulanarak sağlanabilir... Onun için şeffaflık, onun için denetlenebilirlik, onun için güzel ahlak... Güzel ahlak başka bir şey. Güzel ahlak; senin gibi inanmayan, senin gibi düşünmeyen, senin gibi yaşamayan insanların hakkını da savunabilmekle başlar.

"Sıraladığım kriterlerin dışına çıkan birisine destek veremem"

Karamollaoğlu, “Bir ittifak adayının ön plana çıkması için sizin kırmızı çizginiz nedir?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Bu demin sıraladığım kriterlerin dışına çıkan birisi, geçmişte bundan dolayı itham edilen birisi aday olursa ben ona gönül rahatlığıyla destek veremem. Ama bunun dışında demin söylenen Sayın Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyduğu kriterler kanaatime göre çok önemli. Kimse bunun karşısına çıkmamalı. 'Kılıçdaroğlu bunu kendi menfaati için veya başka bir maksatla yapıyor.' Nereden biliyorsunuz? Bunu söylemek doğru değil. Onun için ben bütün siyasileri bizim de söylediğimiz ‘Ne olur, bir araya gelip bir çay sohbetinde farklılıklarımızı konuşabilsek ne olur?’ Hele de bayram vesilesiyle ne olur? Hepimiz bu dünyayı bırakacağız, gideceğiz bir gün. İstesek de istemesek de... Bu dünya fani, ölüm bir gerçek. Biz kendimizi Müslümanlar olarak, inançlı insanlar olarak hep ölümden sonrasına hazırlarız. Bakın bu çok önemlidir, elbette biz bu dünyada da barış olsun, huzur olsun, adalet olsun isteriz ama esas hedefimiz öldükten sonra hesap verirken Cenab-ı Hakk'a karşı hesap verebilecek tavrın içinde olmamız, uygulamaların içinde olmamızdır. Hatalarımız olabilir, yanlışlarımız olabilir, herkesin... Allah nasip eder de bir gün bu dediğim vasıflara sahip bir kişi Cumhurbaşkanı olursa emin olun Türkiye'nin şartları çok hızla değişir. Yani bu seçimde böyle bir insanın aday olması çok önemli. Çok önemli...”