Kılıçdaroğlu, 'Bütün komşularımızla barış içinde yaşamamız lazım. Savaş bizim neyimize?' dedi....
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bütün komşularımızla barış içinde yaşamamız lazım. Savaş bizim neyimize? Niye savaş tamtamlarını çalıyoruz? Barış ve huzur içinde yaşamak varken, birbirimizi kucaklamak varken'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Balıkesir'in Burhaniye ilçe belediyesi tarafından KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş anısına düzenlenen, ''23. Burhaniye-Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali''nin açılışına katıldı.
Belediye Başkanı Fikret Akova'nın Atatürk anıtına çelenk sunmasının ardından Kılıçdaroğlu, Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş, Akova ve vatandaşlarla, Cumhuriyet Meydanı'ndan Burhaniye Belediyesi'nin yeni hizmet binasına kadar yürüdü.
Kılıçdaroğlu, binanın açılışında, festivalin merhum Rauf Denktaş anısına düzenlendiğini belirterek, kendisiyle yıllar önce tanıştığını söyledi.
Denktaş'ın, uzun yıllar mücadele verdiğini, bir ideal insanı, bir dava ve devlet adamı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, merhum cumhurbaşkanının inandığı şeylerden ödün vermediğini vurguladı.
Rauf Denktaş'ın ağır bedeller ödediğini ancak bu bedelleri ödemekten çekinmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Eğitimini yaptı, hukuk adamı, dava adamı oldu. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin bütün gereklerini yerine getirmeye çalıştı. Mücadele etti, rahmetli Ecevit'le omuz omuza verdi 1974'te bağımsız Kıbrıs'ı kurdu. O, bir dava adamıydı. Cenaze törenine de katıldım. O Sadece KKTC değil, Türkiye'deki olumsuzluklar konusunda da görüş bildiriyordu. Görüş bildirmek en çok onun hakkıydı. Eleştirmek de onun hakkıydı. Çünkü o dava adamıydı. Biz kendi bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü, birileri bize altın tepside verdi diye kazanmadık. Ağrı bedeller ödedik. İlk ağır bedeli Çanakkale'de, sonra ulusal Kurtuluş Savaşı'nda ve daha sonra Kıbrıs'ta ödedik. Ödün vermedik, bağımsız Türkiye'yi sonuna kadar mücadele ederek kazandık.''
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yedi düvele karşı savaş açtığını, özgür, bağımsız, çağdaş, onurlu Türkiye'yi kurabilmek için mücadele verdiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Hiçbir zaman bir liderin önünde diz çökmedi. Kimseden lütuf beklemedi. 'Aç kalırım ama onurumu korurum' dedi'' ifadesini kullandı.
-''Savaş bizim neyimize''-
Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün düşmanının bile saygı duyduğu büyük lider olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Şimdi geldiğimiz noktaya bakın. Bütün komşularımızla barış içinde yaşamamız lazım. Savaş bizim neyimize. Niye savaş tamtamlarını çalıyoruz? Barış ve huzur içinde yaşamak varken, birbirimizi kucaklamak varken. Mustafa Kemal, yedi düvele karşı savaştı ama savaşı bitirdikten sonra 'savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir' demiştir. Hiçbir zaman savaştan yana politika izlememiştir. Kendi ülkesine gelen düşmanlardan kurtulmak istemiştir. Bir başka ülkenin toprağını işgal etmek gibi düşüncesi olmamıştır. Yedi düvele karşı savaştıktan sonra, 'ben yurdumda da dünyada da barış istiyorum' demiştir. 'Yurtta barış dünyada da barış' O'nun temel ilkesi olmuştur.''
Şimdi gelinen noktanın farklı olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, ''Eğer, başka ülkenin veya ülkelerin veya egemen güçlerin Ortadoğu'daki taşeronluğunu üstlenirseniz Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihine ters düşmüş olursunuz. Hiç kimse ama hiç kimseye hakaret etmeyiz, savaş tamtamları çalarak hiç kimsenin üzerine yürümeyiz. Kendi coğrafyamızın onurlu, büyük devleti olarak herkesi kucaklamaya çalışırız'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Türk cumhuriyetlerini içine alan çemberde çok sayıda etnik kimlikte ulus bulunduğuna değinerek, bu çemberde farklı inançlarda, düşüncede insanların yaşadığını söyledi.
Bu çember içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin, ağırlığı Müslüman olan, onurlu duruşuyla her zaman saygı duyulan bir cumhuriyet olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Bu, Türkiye Cumhuriyeti'ni var eden Mustafa Kemal'in felsefesidir. Onun laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ilkesidir. Bu ilkelerden ödün vermeden yolumuza devam edeceğiz. Bizi biz yapan, onurlu devlet kılan yapı budur, Mustafa Kemal'in felsefesidir. Biz ülkemizi seviyoruz, insanımızı seviyoruz'' diye konuştu.
-Terör sorunu-
Kemal Kılıçdaroğlu, son zamanlarda, son 30 yılda, Türkiye'yi sorunla karşı karşıya getiren ülkeler bulunduğunu dile getirerek, ülkede ''Terör'' denilen bir belanın yaşandığını söyledi.
''Bunu da aşmak zorundayız'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Bunu aşmanın yolu siyaset kurumunun görev yapmasıdır. Bunu aşmanın yolu, siyasetçilerin bir araya gelmesidir. Bunu aşmanın yolu aldığımız oyun hakkını vererek, bu sorunu çözmek için masaya gelip, düşüncelerimizi özgürce tartışmaktır. Eğer siz bu sorunu birileri çözsün diye ihale ederseniz, Türkiye'nin emin olun dostu yoktur'' ifadesini kullandı.
Dış politikanın, ülkelerin ortak çıkarları üzerinde yükseldiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Çıkarları, başka ülkelerin çıkarlarına endekslerseniz her zaman kaybederseniz. Türkiye, Mustafa Kemal'in cumhuriyeti, onun getirdiği onurlu Türkiye Cumhuriyeti, bu ilkeden hiç sapmamıştır, bundan sonra da sapmamalıdır. Temel hedefimiz onurlu, dik duran, bölgesinde güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti'dir'' dedi.
Kılıçdaroğlu, kentli olmanın hayatı, dünyayı sorgulamak olduğuna değinerek, kentliliğin özgürce dolaşabilmek, düşündüğünü özgürce dile getirebilmek anlamına geldiğini ifade etti.
Kentte yaşayıp, düşünülenler özgürce dile getirilemiyorsa, bir sorun olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
''Kentli olup, kentte yaşayıp, çocuğunu üniversiteye gönderen bir anneyi düşünün. Kentli olmak, eğer o annenin çocuğu, parasız eğitim istedi diye, bir pankart açtı diye 11 yıl hapse mahkum ediliyorsa, o annenin dramını kentli olarak bilmemiz ve yaşamamız demektir. Kentli olmak hesap vermek demektir. Gerçek adaletin önünde hesap vermek demektir. Eğer siz YÖK denen kurumun başkanlığını yapmışsanız, bütün üniversitelere hizmet etmişseniz, gün gelip devran dönüp birileri sizden bilgi istemek, size hesap sormak istiyorsa, siz yurt dışında tatilde iseniz, 'evet, ben aranıyorum, ülkemde aranıyorum, benden hesap soracaklarmış, ülkeme gideceğim ve hesabımı vereceğim' diyorsanız ve geliyorsanız ülkenize, yargıcın önüne geçiyorsanız, yargıç, 'yurt dışından geldi ama kaçabilir, onun tutuklanması gerekir' diye karar veriyorsa, o karara kentli olarak ortak tepki vermemiz gerekir.''