BIST 9.916
DOLAR 35,28
EURO 36,75
ALTIN 2.979,56
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu Munzur Baba'da mum yaktı

Kılıçdaroğlu, Aleviler için kutsal sayılan Munzur Baba da mum yakıp dilekte bulundu.

Abone ol

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bayramını geçirmek üzere geldiği Tunceli’de Düzgün Baba’nın mekanı ardından da Munzur Baba efsanesinin doğduğu ünlü Munzur Çayının başlangıç noktalarındaki gözeleri ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, burada geleneklere uygun olarak mum yaktı.

Vatandaşların coşkuyla karşıladığı Kılıçdaroğlu, Ovacık ilçesinde de halka buluştu, kaymakamı ziyaret etti.

CHP Genel Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin içte ve dışta ciddi sorunları olduğunu belirterek, "Bu sorunları aşmak gerekirken, kendi içimizde didişmek ne Türkiye’ye yarar getirir, ne de insanımıza yarar getirir" dedi.

CHP’de çok seslilik eleştirilerine değinen Kılıçdaroğlu, "CHP’de diğer partilerdeki gibi tabloyu biz istemiyoruz. İnsanlar düşüncelerini özgürce dile getirsinler" diye konuştu.

Demokrasilerde özel yetkili mahkemeler olamayacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, "O nedenle bu mahkemelerin vermiş olduğu kararları biz meşru olarak görmüyoruz. Orada görev yapan yargıçları da yargıç olarak görmüyoruz" dedi.

Bayramı memleketi Tunceli’de geçiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DHA’ya yaptığı açıklamalarda, özel yetkili mahkemelerden siyasetteki kısır çekişmelere, statlarda slogan yasağından gezi direnişine, işsizlikten Tunceli’ye yatırım eksikliğine kadar çeşitli konularda görüşlerini dile getirdi.

Tunceli’de çok sıcak karşılandığını, geçirdiği iki günde hemşerileri ve akrabalarıyla hasret giderdiğini, anne ve babasının mezarlarını ziyaret ettiğini belirten Kılıçdaroığlu, "Güzel bir gezi oldu, iyi bir bayram gezisi oldu, bizim için de çok iyi bir moral oldu. Hava güzel, iklim güzel, zaten Tunceli’nin insanları da güzel. Anadolu’nun çeşitli illerinden Tunceli’ye gelenlerle de sohbetler ettik" diye konuştu.

kilicdaroglu-mum-yakti.jpg 

Kemal Kılıçdaroğlu, DHA muhabirlerinin sorularını yanıtlarken çeşitli konulardaki görüşlerini şöyle açıkladı:

TÜRKİYE’NİN HUZURA İHTİYACI VAR:

Bayram gününde sayın Başbakanı aslında doğrudan hedef almak eleştirmek istemiyorum. Nedeni de şu, Türkiye’nin huzura ihtiyacı var siyasetçiler arasındaki kısır çekişmenin aslında topluma yarar getirmediğini hepimiz biliyoruz. Onun yerine daha olgun bir dil kullanmamız gerekiyor. Yumuşak bir dil kullanmamız gerekiyor, daha kucaklayıcı daha sevecen bir dil kullanmamız gerekiyor. Özellikle bunu bayram günlerinde yapmamız gerekiyor. Türkiye’nin büyük bir huzura ihtiyacı var, barışa ihtiyacı var. Türkiye’nin özgürlüğe ihtiyacı var ve Türkiye’nin ortak paydalarını büyütmeye ihtiyacı var. Türkiye’nin içte ve dışta gerçekten çok ciddi sorunları var. Bu sorunları aşmak gerekirken kendi içimizde didişmek ne Türkiye’ye yarar getirir ne de insanımıza yarar getirir.

TUNCELİLİ KEMAL KILIÇDAROĞLU:

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları birlikte cumhuriyeti kurdular, yani saltanat yıkıldı halkın iradesi esas alındı. Cumhuriyetin getirdiği fazilet ve yarar nedir? Kayseri’den Abdullah Gül çıkıp Cumhurbaşkanı oldu, Rize’den Recep Tayyip Erdoğan çıktı yine onun söylemi ile Rize’den yırtık ayakkabıyla İstanbul’a geldi ve bu ülkenin Başbakanı oldu. Ben Kemal Kılıçdaroğlu, Nazimiye’nin küçük bir köyü Ballıca’da doğuyorum ve geliyorum, bu ülkenin ana muhalefet partisi genel başkanı oluyorum. Cumhuriyet budur. Halkın iradesi budur, halkın iradesine saygı budur.

 PARTİDE ÇOK SESLİLİK:

Bu ülkeyi çok partili rejimi getiren biziz, bu ülkeyi demokrasiyi getiren biziz yani CHP’dir. Bu ülkeye cumhuriyeti getiren de CHP’dir. Bu ülkeyi sosyal demokrasiyi getiren de CHP’dir. Yani üç büyük devrimin altında CHP imzası var. Şimdi biz diyoruz ki, dördüncü bir devrime hazırlanalım yani, demokrasi ve özgürlük. Daha fazla özgürlük getirelim bunun mücadelesini veriyoruz. CHP’de diğer partilerdeki gibi tabloyu biz istemiyoruz. İnsanlar düşüncelerini özgürce dile getirsinler. Şunu düşünebiliyor musunuz? Bir parti diyor ki, siz sadece benim söylediğimi söyleyeceksiniz. Başka bir şey söylemeyeceksiniz. Demokrasi bu mudur? CHP’ye dönüyorlar diyorlar ki ’Bakın AKP’de Erdoğan ne söylüyorsa, hepsi aynı şeyi söylüyorlar. Sizde öyle olun.’ O zaman demokrasiyi rafa kaldırmış oluruz. Biz de diyoruz ki herkes düşüncelerini özgürce dile getirecektir. Sonra ne olacak partinin bir görüşü olacak, partinin görüşü dillendirilecek. Ama o görüş olgunlaşmadan önce insanlar dünya görüşlerini, sorunun lehte ve aleyhte neler getirip neler götürebileceğini özgürce tartışabilmeliler. CHP zaten bunu yapıyor.

GEZİ DİRENİŞİ:

Eğer siz cumhuriyeti demokrasi ve özgürlükler ile taçlandırırsanız daha görkemli ve daha saygın bir Türkiye’yi yaratmış olursunuz. Şu andaki önümüzdeki en büyük eksikliliğimiz özgürlük ve demokrasi bağlamındadır. Bunu genişletmemiz gerekiyor, bu konuda caba harcıyoruz, hep beraber harcayacağız. Bakın en son Gezi direnişi oldu. Ne istiyor gençler? Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi istiyor. O halde siyasetçiler olarak hem cumhuriyetin faziletlerinden bahsediyoruz, cumhuriyetin bizi getirdiği noktalardan söz ediyoruz ama o gençleri dinlemiyoruz. Yanlış yapıyoruz. O gençleri daha fazla dinlemeliyiz, onlara daha fazla özgürlük daha fazla demokrasi vaat etmeliyiz. Vaadin de ötesine geçip bunu gerçekleştirmeliyiz.

STADYUMDA SLOGAN YASAĞI:

Kılıçdaroğlu, stadyumlarda siyasi içerikli sloganların yasaklanmasının gündemde olduğu yönünde soruya, "Yasaklar ile bir şey elde edilmez. Dünyada elde edilmemiştir, yasakla ne yapacaksınız? Tam tersine yasakladığınız alanı daha fazla tahrik ediyorsunuz. Kitap yasaklandığı zaman bakıyorsunuz o kitap daha fazla satıyor. Şimdi slogan yasaklarsanız ne olur? O slogan daha çok atılır. Bu nedenle demokrasilerde yasaklamak değil, özgürlük alanını genişleterek siz sorunu çözersiniz. aklın ve mantığın getirdiği yol budur.

ÜNİVERSİTELERE ÖZGÜRLÜK:

Biz 17 maddelik özgürlük ve demokrasi bildirgesi yayınladık. Bu çok önemlidir 17 madde çok önemlidir. Yüzde 10 seçim barajından tutun, cem evlerinin kurulmasına kadar. Teklifleri hazırladık, yani yasa tekliflerini hazırladık TBMM’ye sunduk. Demokrasi ve özgürlük isteyen bütün siyasal partiler iktidar partisi de dahil bu söylemlere sahip çıksınlar. Belki bizim eksiğimiz olabilir, onlar eksikliklerimizi tamamlasınlar. Özgürlük alanını genişletmiş olalım böylece toplumun her kesimini kucaklamış oluruz. Üniversitelere özgürlük getirmemiz lazım, sokakta insanlar rahatlıkla konuşabilmeli. Düşünebiliyor musunuz, sokakta 3 vatandaş yan yana geldiği zaman polis onları gözaltına alıyor. Duran adamı düşünün, durarak protesto yaptı ve sadece duruyor. Durduğu yerde üstü aranıyor, burada duramazsın deniliyor. Bunlar demokrasilerde olmaz. Bakın bizim anayasamızda silah kullanmadıkları sürece, saldırmadıkları sürece, insanların gösteri yapma hakkı vardır. Bu anayasanın yurttaşlara verdiği bir haktır. Üstelik bu hakkı veren de 12 Eylül anayasasıdır. Şimdi biz 12 Eylül anayasasının getirdiği bu hakka bile tahammül edemiyoruz. Bunu bile kaldırmaya çalışıyoruz, bunlar doğru değil.

YETKİ TOPLAMAK DİKTATÖRLÜK:

Demokrasi getiriyorum, demokrasiyi geliştireceğim veya demokrasiyi derinleştireceğim diyen bir siyasal iktidarın çıkıp şunu söylemez. ’Yasama ve yargı benim için ayak bağıdır’ diyemez.

Güçler ayrılığının ne olduğunu bilmesi lazım. Gücün bir kişide toplanmasının demokrasi açısından sakıncalarının bilinmesi lazım. Anayasa neden bir kişiye bütün yetkileri vermemiştir, bunun kavranması lazım. Siz bütün yetkileri kendi üstünüzde toplamak istiyorsunuz ve ben her şeye muktedirim diyorsunuz bu ancak diktatörlüklerde olur demokrasilerde değil" dedi.

ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER:

Özel yetkili mahkemeler demokrasilerde olmaz. Özel yetkili mahkemeler verdiği kararlar demokrasilerde meşru değildir. Yargının bağımsız ve tarafsız olması lazım, yargının siyasi otoritenin elinde olmaması lazım. 12 Eylül sıkıyönetim mahkemeleri demokratik miydi? Hayır değildi. O mahkemelerde verilen kararlar toplum vicdanında kabul gördü mü? Hayır. 27 Mayıs darbesi sonrası Menderes’in idamını öngören mahkeme doğal bir mahkeme miydi? Hayır. O mahkemenin verdiği kararlar toplum vicdanında kabul gördü mü? Hayır. Ben ne söylüyorum olağanüstü mahkemeler, siyasi otoritenin elinde olan mahkemelerdir. Olağanüstü mahkemeler adalet dağıtmaz, olağanüstü mahkemeler siyasi otoritenin buyruklarını yerine getirir o nedenle bu mahkemelerin vermiş olduğu kararları biz meşru olarak görmüyoruz. Orada görev yapan yargıçları da yargıç olarak görmüyoruz. Kimse kusura bakmasın. Siz savunma hakkını kısıtlarsanız biz onu yargıç olarak mı göreceğiz? O mahkemeyi de adalet dağıtan mahkeme olarak mı göreceğiz? Bütün usulleri ayaklar altına alacaksınız, ben istediğimi yaparım istediğim kararı veririm diyeceksiniz. Bir de bu mahkemedir verdiği karara uyacağız diyeceğiz, meşru göreceğiz. Kimse kusura bakmasın, doğal yargının dışındaki bütün yargı alanlarını biz meşru görmüyoruz. O alanlarda verilen kararları da gayri meşru görüyoruz. Ne siyaseten, ne ahlaken, ne hukuken bu mahkemelerin kararları meşru değil."

GENÇLERDE İŞSİZLİK YÜZDE 35 ORANINDA:

Gencecik çocuklar üniversiteyi bitirmişler. Anneler çocuklarımıza iş bulun diyor. Çocuklar üniversiteyi bitirdi işsiz diyorlar. Bunu siyasal iktidarın görmesi lazım. Gençlerde işsizlik oranı yüzde 35’lere tırmandı. Çok önemli bir rakamdır eğer siz gençlere iş bulamayacaksanız, nasıl olacak bu ülkenin hali. Şimdi kalkıp diyorsunuz ki, bu gençlere üç çocuk doğuracaksınız. Nasıl olacak? İşi yok, gücü yok, önce iş vereceksiniz o çocuk çalışacak alın teri dökecek ve evine helal ekmek götürecek. Üç mü, dört mü çocuk yapacak o da onun takdiridir. *

TUNCELİ’YE NE YAPMIŞLAR?:

Tunceli’de önemli bir yatırım görmedim. Öyle çok büyük yatırımlar yok. Ne yapmışlar ki? Sadece bir hastane yapmışlar. Doğu ve Güneydoğu’ya özel yatırım gerekiyor. Yeni cazibe merkezleri gerekiyor. Özel yatımcıların getirilmesi gerekiyor, göçün engellenmesi gerekiyor. En önemlisi bu bölgelerde yeni istihdam merkezleri yaratılması gerekiyor. Barışı, huzuru sağlamının yolu budur. Yeni bir ekonomi politikası, üretime dönük bir ekonomi politikası, tüketime değil. Üretim desteklenmeli ve bölgedeki işsizlik sorunu bir an önce çözümlenmeli, yeni iş alanları yaratılmalı. Üreten Türkiye’nin saygınlığı vardır. Ama siz bir tüketim toplumu yaratırsanız, farklı bir tablo ile karşılaşırsınız.

MUNZUR BABA’DA MUM YAKIP, DİLEKTE BULUNDU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nazimiye’nin ardından gittiği Ovacık İlçesi’nde yoğun ilgiyle karşılandı. Halkın bayramını kutlayan Kılıçdaroğlu, daha sonra Munzur Çayı’nın doğduğu Munzur Gözeleri’ne gitti.

Kılıçdaroğlu, burada Aleviler için kutsal sayılan Munzur Baba da mum yakıp dilekte bulundu. Kılıçdaroğlu, 5 yıl aradan sonra Munzur Baba’ya geldiğini söyledi. CHP lideri gazetecilerin sorusu üzerine Türkiye’ye barış ve huzurun gelmesi için dilekte bulunduğunu belirtirken burada bulunanlarla da bayramlaşıp, Hozat İlçesi’ne geçti.