BIST 9.998
DOLAR 34,97
EURO 36,79
ALTIN 2.981,33
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu için büyük sürpriz

MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın KCK soruşturması nedeniyle ifadeye çağrılmasına CHP lideri Kılıçdaroğlu ne dedi?

Abone ol

MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın KCK soruşturması nedeniyle ifadeye çağrılmasını, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu beklemiyordu.

DÜN AKŞAM BAŞKA BUGÜN DAHA BAŞKA

Dün akşam bu ifadeleri kullanan CHP lideri, bugün Ankara'da katıldığı bir toplanda konuyla ilgili soruya başka konuları anlatarak cevap verdi. Basın mehsuplarının ısrarı üzerine “Önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı bilgi sahibi oluruz, o zaman bir değerlendirme yaparız” şeklinde karşılık verdi.

Öte yandan Kılıçdaroğlu Kanal A televizyonunda canlı yayınlanan ''Görüş Farkı'' programında MİT depremiyle ilgili sorulara yanıt verdi.

TANIK SIFATIYLA MI SANIK SIFATIYLA MI?

Kılıçdaroğlu, ''MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması sürpriz mi sizin için de?'' sorusunu yanıtlarken ise ''Elbette. Bir ülkede Milli İstihbarat Teşkilatının ya da o görevi yapan birisinin savcılık tarafından ifadeye çağrılması dünyanın her tarafında önemli bir olay. Tanık sıfatıyla mı, sanık sıfatıyla mı çağrılıyor? Onu bilmiyoruz. Ayrıntılar önümüzdeki günlerde herhalde biraz daha net ortaya çıkmış olur'' diye konuştu. 

İLKER BAŞBUĞ'U HATIRLATTI

Çağrıyı yapanın özel yetkili savcı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Büyük bir olasılıkla eski genelkurmay başkanımız için geçerli olan kurallar burası için de geçerli olmuş olacak ki ifadeye çağrıldı'' dedi. 

NEDEN SÜRPRİZ OLDUĞUNU ANLATTI

Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de ifadeye çağrılması için ''önemli bir olay'' ifadesini kullandığını vurgulayarak, 'Ben özel yetkili mahkemelerin ve orada görev yapanların siyasi otoritenin emriyle hareket ettiğini söyleyen ve buna inanan birisiyim. Onun için MİT Müsteşarının bu bağlamda davet edilip ifadesinin alınması ya da alınmak istenmesi benim için sürpriz oldu diyebilirim'' karşılığını verdi.

AYRINTILAR ORTAYA ÇIKSIN

Gelen açıklamalardan ''MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasının Hükümette sürpriz etkisi yarattığının görüldüğünün'' ifade edilmesi ve bunu nasıl yorumladığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, ayrıntılar ortaya çıkmadan tepki vermenin doğru olmadığını düşündüğünü söyledi. 

YARGIYI ETKİLEMEK İSTİYORLAR

Kılıçdaroğlu, ''Bence Hükümet kanadından yapılan açıklamalar da çok erken. Sayın Arınç ve Sayın Davutoğlu'nun 'MİT müsteşarıyla çok yakın, sabah akşam beraber çalıştıklarına ilişkin açıklamalar yapmaları da bence doğru değil. Yargıyı etkilemenin bir başka yolu'' dedi.

ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER TÜMÜYLE KALDIRILSIN

Bir başka soruyu yanıtlarken de demokrasinin gereği olarak özel yetkili mahkemelerin tümüyle kaldırılmasının şart olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla ilgili bir düzenleme gelirse gönülden destek veririz'' ifadesini kullandı.

SORUYA CEVAP VERMEDİ

Öte yandan Kılıçdaroğlu, Sincan'a bağlı Malıköy'de bulunan Anadolu Organize Sanayi Bölgesi'nde yönetici ve sanayicilerle buluştu. Kılıçdaroğlu, buluşması öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığını hatırlatarak, değerlendirmesini sorması üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, insanların sabah gazetelerin manşetlerine bakarken ürktüklerini söyledi.  Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Bir bakıyorsunuz bir gün MİT müsteşarı çağrılıyor, öbür gün bakıyorsunuz Genelkurmay Başkanı tutuklandı. Hangi ülkede, nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Komşularımıza bakıyoruz, komşularımızla gerilim. Vatandaşa bakıyoruz, vatandaşta huzur kalmadı. Dolayısıyla iyi yönetilmeyen bir Türkiye'yiz. İyi yönetilmiyoruz. Bizim insanımız bu yönetimi hak etmiyor. İnsanlarımız huzur içinde olsun diyoruz. Yargılama olacaksa huzur içinde olsun. Ama her gün bir şok yaşanıyor. Ve insanlar bu süreç içerisinde rahatsız oluyorlar. Türkiye'nin böyle bir yönetimi hak etmediğini düşünüyorum.'' 



Gerilimin ülkeye bir yarar getirmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Sayın Başbakan konuşurken şöyle bir dinleyin bakalım. Sanki savaşa gidermiş gibi konuşuyor. Ülkeyi geriyor. Bu gerilim topluma bir yarar getirmiyor. Gerilimden bir sonuç çıkmaz. Gerilimden çatışma çıkar. Bir çatışma ortamına Türkiye niye sokulmak isteniyor? Suriye'ye bakın. Amerika çekildi, İngiltere çekildi, AB çekildi, biz baş başa kaldık. Sanki kavga edeceğiz. Yeni bir politika, yeni bir bakış açısıyla Türkiye'nin yönetilmesi lazım. Hem içeride hem dışarıda daha saygın, olaylara daha tepeden, daha soğukkanlı bakan bir yönetime ihtiyaç var. Bu yönetim Türkiye'yi yoruyor, insanları yoruyor. Kavga ortamına sürükleniyoruz.

Sanayici üretimini yapsın, esnafımız çalışsın, çiftçimiz çalışsın, yaratılan katma değer hakça bölüşülsün. Barış içinde yaşadığımız bir Türkiye'yi özlüyoruz biz. Öyle bir Türkiye olmalı. Elbette siyaset olacak, elbette siyasette zaman zaman çatışmalar olacak. Ama bu her sabah çatışma anlamına gelmemeli. Her gün çatışma anlamına gelmemeli. Bir şey söyleyeceğiz Meclis kürsüsünden söyleyeceğiz. O bile yasaklanıyor, Meclis kürsüsü bile yasaklanıyor. Muhalefet nerede konuşacak? Böyle bir anlayış olabilir mi? 'Efendim konuşma süreni keseceğiz'. Sanki bizim sabahtan akşama kadar Meclis'te konuşma hakkımız var da kesilecekmiş. Zaten konuşma hakkımız 20 dakika, 10 dakika bilemediniz en kısa 5 dakika. O bile kesilmek isteniyor. İnsaf denen bir şey var. Bu yönetim anlayışı Türkiye'yi karanlığa kaosa iter. Bunlar doğru değil. Bizim bu konularda bütün yurttaşlarımızı uyarmamız gerekiyor.

HUZUR İÇİNDE YAŞAMAK İSTİYORUZ

Anamuhalefet partisi olarak ben bu görevimi yapıyorum. Sayın Başbakana bir çağrıda bulunuyorum: Türkiye'yi germeyin. Yazık, günahtır bu ülkeye. Türkiye'de bir çatışma ortamı yaratmayın. Yazık, günahtır bu ülkeye. Din ayrımı, mezhep ayrımı, ırk ayrımı yapmayın. Yazık günahtır bu ülkeye. Biz bu ülkede barış içinde, huzur içinde yaşamak istiyoruz. Çatışma ortamına eğer bir ülkenin Başbakanı eğer ülkeyi sürüklerse bunu toparlayamazsınız. Toparlamakta zorlanırsınız. Bu yanlış nereye kadar gidecek. Sağduyulu bir çağrı yapıyorum. Samimi bir çağrı, içten ve yürekten bir çağrı yapıyorum. Bölmeyin bir ülkeyi.''