Kılıçdaroğlu Gezicileri evde zor tutuyor!
Erdoğan demokratikleştirme paketini açıklayalı bugün 4'üncü gün olacak. Tartışmalar günden güne artıyor.Herkes istediği maddeyi tutup çekiştiriyor.
Erdoğan'ın "demokratikleşme paketi"ni
açıklamasının üzerinden 4 gün geçti. Tartışmalar günden güne
artıyor. Herkes istediği maddeyi tutup çekiştiriyor.
Kimileri başörtüsünün kamuda serbet olmasını eleştiriyor, kimileri
ise "Andımız nasıl kaldırılır" diye isyan ediyor.
Ortada bir de hezeyanlar içinde, "Paketimi
çaldılar" diyen bir Ana muhalefet lideri var.
Önce başörtüsü meselesinden başlayalım.
Koparılan yaygarayı duyan da diyecek ki Türkiye'de kadınlı
erkekli herkese başörtüsü takma mecburiyeti
getirilmiş.
Adı Hürriyet olan gazetenin yazarı Yılmaz Özdil, mesele başörtüsüne
gelince bireyin hak ve hürriyeti olamayacağını çirkin mi çirkin bir
üslupla dile getiriyor köşe yazısında.
Garibim...
Başı kapalılar bile başörtüsünü onun kadar kafasına takmadı! Biri,
"Abi başörtüsü sana da farz" diye işletmiş
olmalı!
Oysa daha birkaç gün önce, Türkiye'nin olimpiyatlar için
hazırladığı videoyu eleştirirken, "Neden benim başörtülü
bacılarım yok orada?" dediğinde belli bir kesim
samimiyetine inanmaya başlamıştı.
O gün de söyledik, bugün de tekrar edelim.
Yılmaz Özdil kazandığı üniversitede, hem de ilk derste gözyaşları
içinde sınıftan çıkarılmadı. Koridorda başı örtülü diye
yuhalanmadı. Yemekhanede yemek yerken kabına çağdaş yobazlar
tarafından tükürülmedi. Bindiği dolmuşta ucubeye benzetilmedi.
Kimse başında başörtüsü var diye saçlarından sürükleyip götürmedi.
Vazgeçsin diye ikna odalarında psikolojik eziyet görmedi. İzbe
köşelerde, böcek ve farelerin cirit attığı depolarda namaz kılmak
zorunda kalmadı.
28 Şubat kararlarından sonra gittiği hastanelerde vebalı muamelesi
görmedi. Oğlunun şehadet madalyasını almak için geldiği ordu evinin
kapısından kovulmadı. Askeri lojmanlarda bulunan kantinlerin
kapılarında "Köpekle girmeyiniz. Başörtülüler
giremez" yazıları ile hiç aşağılanmadı.
O bilmez bu dramları. Bilmediği gibi, AK Parti'nin oyu yüzde 50
iken, başörtüsüne yüzde 80 destek verildiğini de görmezden
gelir.
Geçen National Geographic kanalında izledim sanırım. Bu neslin
artık tükendiğinden bahsediyorlardı. Bir bakteri, yerleştiği
beyindeki hücreleri zamanla tüketiyor ve bu nesil orta vadede yok
olup gidiyormuş.
48 saat süre versem, "AB devreye girecek desem"
yalan söylemiş olurum. Birkaç yıl daha sabretmeniz gerekecek!
Direnin!
***
Andımız meselesine gelince...
İstiklal Marşı'nın yazarı merhum Mehmet Akif Ersoy, hayatının son
dönemlerinde öyle bir izole edildi ki, imkanları olsa mümkün olsa
buharlaştırıp yok edeceklerdi. Bir harabede, perişan şekilde can
verdi. Cesedini halktan saklamak istediler. Tabunun üzerine bir
örtü bile koyulmasına izin vermediler.
"Götürün gizlice gömün" dedi devrin hükümeti. Bir
caminin önüne getirilirken bazı ünivesite öğrencileri tesadüfen
durumu öğrendi ve onu ağlayarak omuzlar üzerinde toprağa verdi.
Yoksa bugün mezar yerini dahi bilmeyecektik.
Andımızla ilgili tartışmaları okurken aklıma Ertuğrul Özkök'ün,
"İstiklal Marşı demode oldu, değiştirelim" diye
yazdığı köşe yazısı geldi. Şimdi "Andımız kaldırılmasın. Ne
mutlu Türküm diyene" diye bağaranlardan çıt çıkmadı o
zaman. Şimdi ise yalancıktan ağlıyor, "Sırada İstiklal
Marşı mı var ha!" diye soruyorlar.
Tüm dünya devletleri arasında, 6-7 yaşındaki çocukları okul
kapılarında asker gibi hizaya dizip, and içirerek, yemin ettirerek
okula alan tek milletiz biz. Komunizmin kalesi sayılacak ülkelerde
bile böyle bir uygulama yok.
Adama demezler mi "Be kardeşim sen bugüne kadar okudun da
ne oldu?" diye... Üstünde CHE'nin tişörtü, giydiğin kot
kıçından düştü düşecek. Messi idolün, Sisi ve Esed kahramanın.
Senin her tarafın Türk olsa kaç yazar?
Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşenlerin hangisi Andımız'ı okudu?
Hangisi "Ne mutlu Türküm diyene" diye bağırdı?
Onlardan fazla yaptığın birşey varsa konuş?
Küçükleri korurken tecavüz eden büyüklerle, büyükleri sayarken
yakan, yıkan yağmalayan ve vandallar da hep andımızı okuyarak
büyüdü zaten.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlerin, Türklerin mal
varlıklarını kendilerine nasıl armağan ettiğini de 90 yıldır
izleyip durduk!
Askerden kaçarken iyi, memuriyette bile doğuya düşmemek için bin
takla atarken sorun yok, Andımız kaldırılınca "Ne mutlu
Türküm diyene" diye bağır, çağır.
Oh ne ala, ne ala!
Andımız'ı çok mu seviyorsunuz.
Çocuğun okula gelmeden her sabah evde okutup çıkar kardeşim. Hatta
günde 3 öğün yemekte, o da olmadı uyurken ailecek okuyup huşu
içinde uyu!
Ezber edileni okumaksa marifet, getir bana bir papağan, bir
haftada Andımız'ı ezberleteyim. Andımız okunmadı diye senin
Türklüğün gidecekse, sen kanından şüphe et.
***
Son olarak...
Erdoğan demokratikleşme paketini açıkladıktan sonra ekranda Kemal
Kılıçdaroğlu'nu izledim. Aklıma Yılmaz Erdoğan'ın Vizontele filmi
geldi. Hani orada "Baba aküyü çalmışlar. Madem aküyü
çaldınız, kaputu niye açık bıraktınız" diye bir replik
vardı ya.
Yeminle o sahne sandım!
Hem "Paket benim paketim. Erdoğan onu çaldı"
diyor, hem de paketin içeriğini eleştiriyor.
Sıkıntı ne onu anlamadım.
Paketi hor kullanmışlar diye mi içerlemiş, yoksa, "Var
mısın Yok musun?" yarışmasındaki gibi, "Madem siz
o paketi açtınız, ben de kutuma gideceğim" mi demek istedi
çözemedim!
"Diktatör bize istediği kadar özgürlük veriyor."
dediğini duydum bir ara.. Vallahi bu adamı izleye izleye akıl
sağlığımızdan olacağız yakında... Kendi önerdiği pakete yine
kendisi "boş" dedi iyi mi? Bugün veya yarın
Anayasa Mahkemesi'ne gidip, "Benim paketi
çaldılar" diye dava açarsa şaşırmayacağım.
Önerdiği paketi Erdoğan okuyunca diktatör oluyor, kendisi okusa
demokrat ve özgürlükçü olacaktı.
"Bizim" dediği 17 maddelik paketle karşılaştırdım.
"Dolar düşsün, Türkiye gelişsin, insanların gelirleri
artsın, düşünce ve ifade özgürlüğü güvence altına alınsın,
Demokrasi ve insan haklarına saygı
gösterilsin" falan demiş!
"Nasıl peki?" diye sorulsa, "Bilmiyom ama
yapılsın işte!" diyecek çünkü çözüm önerisi yok.
"Yeniden yargılama yapılsın" diye bir madde
önermiş, APO'ya yeniden yargılama yolu açılmasını istediğinin
farkında değil. Yıllardır "Alevilerle ilgili düzenleme
yapılsın" diye bas bas bağırıyor ama kendi paketinde
Alevilerle ilgili tek satır yok!
Kimse de demiyor ki "aga bu nedir?"
Allah aşkına!
Hükümet kanadından rica ediyorum. Adamın paketini verin beyler. Kim
aldıysa yerine koysun. Yoksa fena olacak.
Görmüyor musunuz; adam gezicileri evde zor tutuyor!