CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon davasında 25 maddede saptadığı hukuksuzlukları dünyaya taşıma kararı aldı.
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çok sayıda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tartışılan Ergenekon davasında 25 maddede saptadığı hukuksuzlukları dünyaya taşıma kararı aldı. Kılıçdaroğlu, davadaki hukuksuzlukları uluslararası kuruluşlara yazılı olarak iletecek.
CHP’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Kılıçdaroğlu’nun “bir proje” ve “hukuksuzluk” olarak nitelediği Ergenekon davasındaki hukuka aykırılıkları AB, Sosyalist Enternasyol, AKPM, NATO-PA, AGİT, İKÖPAB komisyonlarının başkanlarıyla üyelerine İngilizce olarak gönderecek. Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirecek:
Balbay’a ‘vekil olmayacaktın’ diyen hâkim
Hâkimlerden biri Mustafa Balbay’a, “Hani sen milletvekili olmayı düşünmüyordun? Hani siyasete girmeyecektin” dedi. Böylece, ne olduğunu ortaya koydu. CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, demokrasi âşığı bir kişi. Rahmetli Bülent Ecevit, Sayın Haberal’a, “Sen bizim cumhurbaşkanı adayımız ol” dedi. Haberal, “Ben parlamentoya saygılıyım, cumhurbaşkanı parlamentodan seçilsin” dedi ve kabul etmedi. Bu yargıçlar Haberal’ı darbeci yaptı, ömür boyu ağırlaştırılmış hapis istedi.
Başbakan Erdoğan, Başbuğ için timsah gözyaşı döktü
Başbakan Tayyip Erdoğan bir televizyon kanalında, “İlker Başbuğ’un tutuksuz yargılanması şahsımın ve partimin arzusudur” diye timsah gözyaşı döktü. Erdoğan bu sözleri söyledi fakat, hiçbir şey yapmadı. Ama, ucu kendisine dokunacak diye MİT Müsteşarı için apar topar yıldırım hızıyla bir yasa çıkarmıştı. Mahkeme MİT Müsteşarlığı’na, Genelkurmay Başkanlığı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne, Jandarma Genel Komutanlığı’na “Ergenekon terör örgütü var mı, varsa terör örgütüyle ilgili bilgileri, dokümanları gönderin” diye yazı yazdı. Dördü de “Bizde böyle bir örgüt kaydı yok” dedi, 3 bini aşkın şüpheliden hiçbiri de Ergenekon’dan söz etmedi ama, savcı “Ergenekon terör örgütü var” diye ortaya çıktı.
ÖYM’ler iktidarın sopası
Biz sıkıyönetim, DGM ve bu yargılamayı yapan özel yetkili mahkemelere (ÖYM) karşıyız. Bu mahkemeler olağanüstü dönemlerin mahkemeleridir, adalet dağıtmazlar, güç odaklarına itaat ederler. İktidarın sopasıdırlar. “Uluslararası hukuk esastır, iç hukukla uluslararası hukuk çatışırsa uluslararası hukuk esas alınır” diyen anayasanın 90. maddesini görmezden geldiler, bildiklerini okudular.
Başbakan savcı
Bu davaların temel özelliği siyasal iktidarın güdümünde olmasıdır. 15 Temmuz 2008 günü Başbakan Erdoğan, “Ben bu davanın savcısıyım” dedi ve kendi özel makamını da savcıya tahsis etti. Dava planlı ve adım adım uygulanan bir süreç olarak gerçekleşti. Savcılar, yargıçlar mahkûmiyet vermek için ne istediyse, hükümet onu sağladı. İstedikleri yasaları çıkardı. Geçmişi kirli ve güvenilmez 44 kişi gizli tanık yapıldı.
Başbuğ terör örgütü üyesi
İlk kez bu davalarda bir Genelkurmay başkanı terör örgütü üyesi diye tutuklandı. Bu davada, hayatı boyunca yan yana gelmemiş, telefonla dahi konuşmamış bir grup insan “örgüt” diye bir araya getirildi.
Savunma yok sayıldı
Tutuklular yaptıkları savunmalar nedeniyle 30 yıla kadar hapisle cezalandırıldılar, duruşmalardan men edildiler. Tutukluların bilirkişi istekleri reddedildi. Mahkemeye sunulan pek çok belgenin sahte olduğu defalarca ispat edildi, ancak savcılar sahte belgeleri esas aldılar. Tutuklu avukatlarının savunmaları kısıtlandı.
Sanıklar ölüme terk edildi: Yargılama sürecinde pek çok tutuklu ölüme terk edildi. Ergenekon’un kasası dedikleri Kuddusi Okkır öldü. Ailesi Okkır’ın cenazesini İstanbul’a götürecek para bulamadı. Kasa dedikleri bu. Bu davada, 7 sanık ifade veremeden öldü. 7 sanık kanser oldu. Yargıtay Silivri yargıçlarını “Siz tarafsız değilsiniz” diye tazminata mahkûm etti ama, onlar yerlerinde oturdular. Saygın, tarafsızlığı kanıtlanmış, şerefli hiçbir yargıç o koltukta oturmaz.
Tuncay Güney denilen kişi
Bu dava Tuncay Güney denilen bir kişinin ifadeleriyle başlamıştı. Güney geçenlerde bir açıklama yaptı, “Bu dava düzmece, planlı bir operasyondu, amacına ulaştı” dedi.