BIST 9.420
DOLAR 34,57
EURO 36,03
ALTIN 2.999,59
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu Dolmabahçe fotoğrafını gösterdi bunları kim gönderdi?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında HDP milletvekillerine yönelik operasyonu geniş yer ayırdı.

Abone ol

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.

Konuşmasının büyük bir kısmını HDP'li milletvekillerinin tutuklanmasına ayıran Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin hakkındaki suçların kesinleşmeden tutuklanmasının 'Anayasa'ya aykırı' olduğunu söyledi.

Hükümete ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a HDP heyeti ile AK Parti heyeti arasında imzalanan Dolmabahçe Mutabakatı üzerinden yüklenen Kılıçdaroğlu, HDP'lileri kast ederek, "Bunları Kandil'e kim gönderdi?" diye sordu. 

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Dolar almış başını gidiyor söz etmiyoruz, 6 milyon işsizimiz var söz etmiyoruz. Hepimizin kafasında bir şey var; Ne olacak bu Türkiye'nin hali diye.

Türkiye'nin geldiği hale bakın arkadaşlar. Başbakan kalkmış Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür diyor. Seni bu ülkeyi bölesin diye mi koydular o koltuğa. Öyle bir noktaya geldik ki ezenlerin ve ezilenlerin Türkiye'si. Kapı çaldığı zaman herkes kaygıyla kapıyı açıyor. Bu ülkede can güvenliği yoktur, mal güvenliği yoktur, basın özgürlüğü yoktur kişi özgürlüğü yoktur. Otobüste bile tekme açabilirsin. Toplantı ve eylem yapma hakkı yok ve en önemlisi devleti devlet yapan en önemli özellik adalet yok. Bizim taşıdığımız endişeyi bütün dünya taşıyor onlar da soruyor; "Ne olacak bu Türkiye'nin hali" diye.

Türkiye dünyadan uzaklaşıyor. O zaman biz Cumhuriyet'i neden kurduk. Gittikçe Kuzey Kore'ye benziyoruz. Orada da bir diktatör var. Diyorlar ki herkes bize düşman, Almanya, AB, ABD, Rusya.. hepsi düşman. Ben merak ediyorum acaba Birleşmiş Milletler de mi bize düşman. Onlar da endişe ediyor. Türkiye'deki gelişmelerden endişe duyoyor. Bunları televizyon söylüyor mu hayır, gazeteler yazıyor mu hayır çünkü sansür var. 

"ADİL YARGILAMA YAPMAYACAĞIZ DİYOR"

Darbe sonrası İnsan Hakları Sözleşmesi'nin maddelerini askıya aldı. Bunlardan iki madde var çok önemli bir adil yargılanma hakkı ne diyor, "Adil yargılama yapmayacağız" diyor. Türkiye'nin saygınlığına gölge düşürüyorsunuz. Böyle bir tablo Türkiye'ye yakışmıyor dediğimiz zaman bizi eleştiriyorlar. 

Hapishanelerde 2002'de 60 bin kişi vardu şu anki rakam 214 bin. Öğrenciler hapiste, binlerce suçsuz insan var hapiste, üniversiteler hapiste. Dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke Türkiye Cumhuriyeti ve dönüp millete diyeceğiz ki bizde demokrasi var kimse inanmıyor. Er ve erbaşlar hapiste, erin ne günahı var öğrencilerin ne günahı var. 

"TÜRKİYE'Yİ BU HALE KİM GETİRDİ?"

Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Onlara sorsak Türkiye'yi bu hale Cumhuriyet Halk Partisi getirdi. Evet şaka gibi ama, kendileri yapıyor. Zalimin yanında susan dilsiz şeytandır. Türkiye'yi bu hale kim getirdi: İktidardakiler. Türkiye'yi bu hale üç terör örgütüne destek vererek getirdiler. Tek tek sayacağım. Bunları gidin her yerde anlatın. Eğer zulümden yana değilseniz, mazlumlardan yanaysanız, Cumhuriyet'ten yanaysanız bunları anlatmak hepimizin görevidir. 

Ben şunu söyledim, belediye başkanları toplantılarında: "Seçimle gelen seçimle gider." Havuz medyası bir cümleyi seçti, ya olur mu öyle şey dedi. Seçimle gelen ben hukukun üstündeyim diyemez. Hiç kimse yargılamanın dışındadır diye bir ayrıcalığı yoktur Türkiye'de. Avukatım var gerektiğinde gidiyorum. Yargıdan kaçmak değil, ama eğer yargı taraflı davranırsa oturup hep beraber eleştiririz. 

Yolsuzluk yapanlar da yargılanmalı. Parti olarak kürsü dokunulmazlığı kalksın diyoruz. Bunlar Kandil'e gitti diyorlar. Allah aşkına bunları Kandil'e gönderen kim. Bunlar hükümetin gözetimi altında İmralı'ya gitmediler mi? Masa kurmadılar mı? Başkanlığı konuşmadılar mı? Bir milletvekilinin suçu kesinleşmeden tutuklanmasına karşıyız, neden Anayasa Mahkemesi'nin kararı var. Bir milletvekili tutuklanırsa temsil yeteneği engellenmiş olur diyor Anayasa Mahkemesi. 

Biz adaleti savunuyoruz. Yeri geldiği zaman en sert eleştirileri biz yapıyoruz. 2010 yılında PKK'yla görüşüyorsunuz dediğimizde çıktı dönemin Başbakan'ı dedi ki, "Biz PKK'yla görüşmüyoruz bunu söyleyen şerefsizdir." Aynı şahıs kalktı 2012'de dedi ki, "Onları Kandil'e ben gönderdim". 

"PKK VE AKP İŞBİRLİĞİ YAPIYOR"

İki kanattan saldırı alıyoruz bir taraftan PKK bir taraftan AKP. İkisi de işbirliği yapıyor. Bakın size Dolmabahçe Mütabakatı'nın fotoğrafını göstereyim. Bunlardan 3'ü şimdi tutuklu 2'si serbest. Kim bunlar? Bunun hesabını soracağım. 

Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Dolmabahçe mutabakatından bir fotoğraf gösterdi

PKK şehirlere bomba doldurdu. PKK mahkemeler kurdu, askere alma şubeleri kurdu. Trafik kontrolü yaptı kimin döneminde CHP'nin döneminde mi? Bize diyorlar ki CHP PKK'ya destek veriyor. Bizim dediklerimiz yanlışsa öyledir. PKK'ya meşruiyet kazandırdılar. Meşru bir organı terör örgütüyle muhattap kılarsanız ona meşruiyet kazandırırsınız. Bunu dile getiren biziz, şimdi suçlanan kim biziz. Habur'da bu ülkenin hakimlerini savcılarını terör örgütünün ayağına kim gönderdi? Bunların hesabını soracağız.

Belçika'da bir mahkeme karar verdi. Diyor ki 2010 yılında açılan dava sonuçlandı. Diyor ki; PKK bir terör örgütü değildir, silahlı örgüttür. 30 bin kişinin hayatına mal oldu. Belçika'da 10 kişi ölseydi nasıl karar verirdiniz? Siz nasıl silahlı örgüt dersiniz. 

Ses çıkaramıyorlar korkularından. Kim ses çıkartıyor: Cumhuriyet Halk Partisi. Size bir şehit annesinin dramını anlatacağım. Kıbrıs Çıkarması'ndan çok daha fazla şehit verdik son bir yılda. Şehit sayısı 800'ü aştı. Umutla çocuğunu askere gönderen anneler, yüreği alev alev yanan anneler. Bir anneden sözedeceğim. Jandarma Er Erkan Özdemir'in annesi Havva Gül Özdemir; Çok minyondu benim oğlum diyor. Herkes bundan asker mi olur diyordu. Şehit olduğunu günü anlatıyor, sabah uyandım baktım baktım Erkan'ın araması yok. Hiç yaşayamadan gitti çocuğum. Benim çocuğum makarnayı çok severdi o gidenden beri makarna yiyemez oldum. 

Bu annenin derdini kim bilecek arkadaşlar. Bu makamlarda oturanlara soruyorum sizin hangi evladınız Güneydoğu'da askerlik yapıyor. Bu annenin dramını kim anlayabilir. Ben anlarım, biz anlarız. Biz ülkesini seven insanlarız hiç kimsenin burnu kanamasın isteriz. 

Murat Tekin, linç edilerek öldürülen öğrencimiz. Hiç kimse gitmemiş evine. Yoksul halk çocukları, Yalova'dan bindiriyorlar araçlara. Gencecik filiz gibi 2. sınıf Hava Kuvvetleri öğrencisi. Babası morga gidiyor, ambulans istedim vermediler diyor. İzmir'de cenazesini kılmak istedik, cenazesini kılmadılar diyor. Aldım köyüne götürdüm defnettim. Mezarına da bir şey yazmadım. Benim oğlum şehittir ve bu kabul edilene kadar o mezara bir şey yazmayacağım diyor. İnsanlığımız kaybedecek noktaya geldik. Müslüman bir ülkede bir Müslüman'ın cenaze namazı kılınamaz hale geldi. 

IŞİD ÖNERGESİNİ AKP REDDETTİ

Adalet istiyorsak bunların hesabını sormak zorundayız. Sadece PKK'ya mı yardım yaptılar hayır IŞID'e de ettileri. IŞID'ı araştırmak için önerge verdik AKP reddetti. 

Soru sordum dedim ki Musul Konsolosluğu basılıp 49 vatandaşımız rehin alındığında neden IŞID'a terör örgütü diyemediniz dedim Başbakan'a halen cevabını veremedi. 

Dün Sayın Erdoğan diyor ki, IŞID denen örgüt hiçbir sebep olmadığı halde sürekli ülkemize eylem arayışı içerisinde. Yani şöyle diyor, Ey IŞID ne istediysen verdik niye eylem yapıyorsun. Bunu kim söylüyor bu ülkenin Cumhurbaşkanı söylüyor. Kendi elleriyle kendi kabahatlerini söylüyorlar. Terör örgütü IŞID'a destek verdiler. Putin El Nusra çekilsin diye bunları arıyor. 

Üçüncü terör örgütü Fethullah Gülen. Yere göğe sığdıramıyorlardı. FETÖ'ye dediler ne istedin de vermedik. Düşünün taşeron işçisi kadro istedi vermediler, onlara 17 üniversite verdiler. Ankara'yı parsel parsel verdiler bunlara. Bu Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin parsel parsel cemaate verdikleri arsalar nerede. Onun hesabını sormamız lazım. 

Dün havuz medyasında bir başlık; İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde FETÖ operasyonu. Olay ne her yere bir yazı gitmiş. Yahu kardeşim bir operasyon yapacaksanız bakın İstanbul orada duruyor, Ankara orada duruyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni hazmedemiyorlar. Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kredi notu Türkiye'nin kredi notundan yüksek. 

Peki bunlar FETÖ'yü bilmiyorlar mıydı? En baştan beri biliyorlardı. Bir rapor görüşülüyor orada ne diyorlar cemaat himmet paraları alıyor. Ne zaman uyandılar buna, ayakkabı kutularından paralar çıkınca yoksa yedikleri içtikleri ayrı gitmedi. İlker Başbuğ bir açıklama yaptı dedi ki 2008'de cemaatle ilgili MİT'ten rapor istedim. Rapor geldi içinde 8-9 polisin adı var. Bunu Başbakan'a gösterdim dedim ki bu çok önemli, Komutanım bunları çok büyütüyorsunuz diye cevap verdi. 

YAŞASIN CUMHURİYET

Ahmet İnsel'in 250 liralık dekontunu 250 bin lira olarak gösteriyorlar. Bunu dile getiren televizyon kanalına gazetenin avukatı bağlanmak istiyor, izin vermiyorlar. 

Türkiye'yi böldürmeyeceğiz diyoruz bundan rahatsızlık duyuyorlar. Doğruları söylemeye her zaman devam edeceğiz. Her zaman halkımızın yanında olacağız. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti diyoruz.