Kılıçdaroğlu darbe tartışmalarını değerlendirdi: Yeter artık ya ne darbesi Allah aşkına?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun açıklamaları sonrası başlayan darbe tartışmalarıyla ilgili konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeter artık ya, ne darbesi Allah aşkına" ifadesini kullandı.
Abone olHürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin sorularını yanıtlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalar yaptı.
Kılıçdaroğlu, “Hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisi’nde darbeyi savunmadı ve savunamaz da... Öyle bir kelimeye tahammülümüz bile yoktur. Ne darbesi?" diye konuştu.
"Özgür Bey 15 Temmuz darbe gecesi neredeydi?"
CHP lideri şunları söyledi: Özgür Bey 15 Temmuz darbe gecesi neredeydi? Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeydi. Darbeye karşı çıkıyordu. Kürsüde ilk konuşanlardandı. 15 Temmuz darbe girişimi olduğunda parlamentoya ilk gidenler CHP milletvekilleridir. Ve şunu da söyleyeyim size: CHP’nin iktidara yakın olduğu dönemlerde maalesef darbeler olmuştur ve darbelerden en büyük mağduriyeti çeken de Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur.
Demokrasiyi savunanlara açık çağrı
Yeter artık ya, ne darbesi Allah aşkına! Darbeye karşı olanlara, demokrasiyi savunanlara açık çağrımdır: Gelin hep birlikte hukuk sistemimizi darbe hukukundan arındıralım. TBMM’yi vesayetten kurtaralım. Siyasal partiler yasasını değiştirelim. Milletin vekilini liderler değil, milletin kendisi seçsin. Darbeye ve darbecilere karşı olanlar, darbecilerin bize giydirdiği darbe zırhına da karşı çıkmalılar. Darbeye karşı olmak lafla değil, gerçek bir demokrasiyi ülkeye getirmekle olur."
Gerçek bir ima olması durumunda tavrı
Kılıçdaroğlu, Özel ve Kaftancıoğlu'nun açıklamalarından gerçekten bir ima olması durumunda tavrının ne olacağı şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
Hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisi’nde darbeyi savunmadı ve savunamaz da... Öyle bir kelimeye tahammülümüz bile yoktur. Ne darbesi?
"Tarih yazıyorlar"
Sohbetin devamında Selvi, Kılıçdaroğlu'na CHP'li büyükşehir belediye başkanlarının performansından memnun olup olmadığını sordu. Bu soruya "Tarih yazıyorlar" ifadesiyle karşılık veren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Gerçekten memnunum. Hepsi olağanüstü gayret gösteriyorlar. Günün 24 saati çalışıyorlar. Bütün engellemelere rağmen... Engel falan dinlemiyorlar, o engelleri aşıyorlar. Yoksullara ulaşıyorlar. İhtiyaç sahiplerine ulaşıyorlar. Ellerinden gelen bütün çabayı gösteriyorlar. Sadece 11 büyükşehir belediye başkanı değil, her bir belediye başkanımız Kovid-19 sürecinde yerel yönetimler açısından gerçekten bir tarih yazıyorlar. Bakın, bu kadar iddialı söylüyorum. Tam bir tarih yazıyorlar. Arkadaşlarımızın yasalara aykırı olarak elleri bağlandı, kolları bağlandı. Ama ne yapılırsa yapılsın ama her biri bir tarih yazdı. Herkese ulaştı. Vatandaşın derdini dinledi. Günün 24 saati hizmet yaptılar. Bu çok önemli bir şey. Türkiye’nin yerel yönetimler tarihinde her bir arkadaşımız kendi çapında bir tarih yazdı.”
"İktidar duvara toslasın diye beklemiyoruz"
Kılıçdaroğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle alınan önlemlerin kademeli olarak kaldırılmasıyla ilgili de konuştu. Selvi'nin "Öneriniz var mı?" sorusuna yanıt veren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
Tek önerim var. Bilim Kurulu ne diyorsa o çerçevede hareket edilsin. Ben bir doktor değilim. Bir salgın hastalıkla karşı karşıyayız, doğru. Bunun yarattığı derin sarsıntıyı da biliyorum. Hem Türkiye’de hem dünyada. Bu süreçte konuşması gerekenler sadece doktorlar olmalı. Ekonomiyi düşünen ve ‘Ekonomide büyük sıkıntılar yaşanır mı’ diye konuşanlar oldu. İnsan hayatından daha değerli hiçbir şey olamaz. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyoruz. Önce insanı yaşatacağız. Elbette sıkıntılar olacak. Elbette sıkıntılar var ama bunları elbirliğiyle birlikte aşmalıyız. Şunu da düşünmüyoruz: İktidar zor duruma düştü, hep birlikte alkışlayalım gibi bir düşüncemiz yok. Böyle bir düşünce insana saygısızlıktır.
"Toplumu kutuplaştırıp ayrıştırıyorlar"
Bir salgın hastalık var. İnsanlar hayatlarını kaybediyor. İktidar sahipleri toplumu kutuplaştırıp ayrıştırıyorlar. Ama biz ayrıştırmıyoruz. İyilik bizim kültürümüzde, inancımızda, yaşam tarzımızda var. Bu olay yaşandığında ilk günden bu yana sorunların nasıl aşılabileceğini açıkladım. Uyarılarda bulundum. Ortak akla vurgu yaptım. Devletin kinle, öfkeyle yönetilemeyeceğini söyledim. Merkezi yönetimle yerel yönetimlerin işbirliğinin doğuracağı sinerjiden söz ettim. Uyarlar ya da uymazlar. Bunu ne adına yaptık? Ülkemiz adına yaptık. Sorumlu siyaset adına ne yaptık. Sorumsuz siyaset adına, hükümet gidecek duvara toslayacak, biz oradan rant devşireceğiz gibi bir düşüncemiz olmadı. Yok öyle bir şey.