BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Kılıçdaroğlu Atatürk'ten daha şanslı!

40 yıllık CHP'li şu günlerde ise bağımsız milletvekili olan Eşref Erdem'den eski partisiyle ilgili çarpıcı tespitler geldi...

Abone ol

Yakın geçmişe kadar CHP'de siyaset yapan bağımsız milletvekili Eşref Erdem'e göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun elde ettiği şansa Atatürk bile sahip olamadı... Neden mi? Çünkü Kılıçdaroğlu CHP tarihinde ilk defa bin 200 delegenin imzasıyla genel başkanlığa önerildi...

Erdem, ana muhalefet partisinde olan-bitenlerle ilgili olarak çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun liderlikte kalıcı olması için kadrosunu değiştirmesi gerektiğini anlatan Erdem şu tavsiyede bulunuyor:

Ben diyorum ki Kemal Bey’in “lider” olabilmesi, daha kalıcı olabilmesi, düşüncelerini hayata geçirebilmesi için yeni bir listeyle yeni bir başlangıç yapması gerekiyor

MUSTAFA KEMAL'E BİLE NASİP OLMADI

Kılıçdaroğlu'nun çok şanslı olduğunu iddia eden Eşrem Erdem'e göre bu imkan Atatürk'e bile nasip olmadı. İşte Milliyet'ten Devrim Sevimay'ın konuyla ilgili soruları ve yanıtlar:

Neden sürekli kadro değişmeli diyorsunuz, nesi yanlış bu kadronun sizce?

Çünkü bu yönetim kadrosu Kemal Bey’in kendisinin dışında yapılan kadrodur. O yapılan 80 kişilik Parti Meclisi (PM) listesiyle birkaç yıldır Kemal Bey’in seslendirdiği değişim talebi örtüşmüyor. Tamamını suçlamıyorum tabii, ama çalıştığı kadro daha tutucu, daha statükocu, muhafazakâr, ulusalcı bir kadro. Kemal Bey ise kendine göre daha değişimden yana bir anlayışta.

Zaten bu örtüşememe nedeniyledir ki, “genel başkan” oldu Kemal Bey ama henüz CHP’nin “lideri” konumuna yükselemedi. Çünkü bu tek kişinin yapabileceği bir şey değildir. Eğer kadronuzla uyumlu değilseniz peygamber gelse siyasette çok fazla bir şey olamazsınız. Kemal Bey’in en büyük handikapı bu; kendisine uygun bir kadroyla çalışmıyor.

Genel başkanlıkla aniden karşılaşmış birinin tam olarak kendi istediği gibi bir kadro oluşturma şansı var mıydı sizce?

Kurultayın yapıldığı ilk cumartesi günü Kemal Bey’in böyle bir şansı vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bence Mustafa Kemal Atatürk’e bile nasip olmamış bin 200 delegenin imzasıyla genel başkanlığa önerildi. Bu çok müthiş bir ittifaktır ve ilk defa olmuştur.

Ne yapmalıydı o cumartesi günü?

O cumartesi günü çıkıp, “Evet, beni buraya getirdiniz, seçime katkıda bulundunuz, teşekkür ederim. Ancak genel başkanınız olarak ben birkaç yıldır değişimden söz ediyorum, dolayısıyla benim bu gece bu değişim mesajını kitlelere ulaştıracak bir liste yapmam lazım” demeliydi.

İhanet gibi olmaz mıydı peki; 15 gündür birlikte bir genel başkanlığı kotarıyorsunuz, sonra teşekkür ediyorsunuz?

Mesele eğer sadece Kılıçdaroğlu’nun genel başkan yapılması idiyse o zaman evet, bir şey denmez. Ama genel başkan olmanın ötesinde ileriye dönük bir iddia taşıyacaksanız işte o iddia kadroyla taşınır ve o zaman bu da yapılır. Yoksa aksi takdirde tam da Sayın Baykal’ın “çift anahtarlı kasa” dediği gibi bir yönetim oluşur. Yani gerçekte dizginler kimin elinde, belli olmaz. Ki en azından şu anda kamuoyunun yaygın algısı da dizginlerin Kemal Bey’in elinde olmadığı yönünde.

Sizce Sav olmasaydı Kılıçdaroğlu yine de bin 200 delegenin desteğiyle genel başkan olabilir miydi?

Kaçla olurdu bilemem ama Kemal Bey, Önder Sav olmasaydı da genel başkan olabilirdi. Ve eğer buna inanmış olsaydı zannediyorum ki Kemal Bey daha rahat davranabilir, daha farklı bir liste yapabilirdi.

Şu anki PM’nin kaçta kaçı Sav’ın, kaçta kaçı Kılıçdaroğlu’nun belirlediği bir listedir sizce?

Bana göre 80 kişinin dörtte üçe yakını Genel Sekreter’in kontrol edebileceği bir liste.

Genel başkan yardımcılarına baktığınızda yine profili böyle mi görüyorsunuz?

Yani iş o hale geldi ki, Genel Sekreter’le iyi geçinmezsen bir şey olamazsın. Bu çok üzücü bir durum. Sadece bir yöneticiye bağlı olarak politika saptamak, geleceğini ona göre ayarlamak tehlikeli bir şeydir ve CHP’deki sıkıntılı nokta da budur.