Yargı reformunun tartışıldığı şu günlerde Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın uyarıları dikkat çekti.
Abone olİNTERNETHABER.COM- Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, mahkemenin 48. kuruluş yıldönümü ve yeni üyelerin yemin töreninde devletin zirvesinin önünde yaptığı konuşmada yargının sorunlarını anlattı.
Törene Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Deniz Baykal da katıldı. Kılıç, sözünü esirgemediği konuşmasında, bazen sert sözler etti, bazen de kulağa küpe olacak tavsiyelerde bulundu.
İşte Kılıç'ın konuşmasından satırbaşları:
Yargının tarafsızlığı konusunda herkesin ittifak etme zorunluluğu vardır. Toplumun geleceğe dair korkuları, yıllarda istismar edilerek kullanılmış, işkencelerin faili meçhullerin meşru zemini oluşturulmaya çalışılmıştır.
Hangi kurum mensubu olursa olsun, hukukun dışına çıkan eylemi sahip olduğunda, onu koruma çabaları yerine yargı bedeli ödetme ve hesap sorma makamıdır. Yargı gelecek kuşaklara kapanmamış hesap bırakmaması gelen bir güçtür. Yargı bu hesabı görmeye başladığında, elindeki adalet terazisinin ayarını bozarsa toplumun güvenini kaybedecektir.
Hukukun gücü azalırsa güçlünün hukuku geçerli olur
Hukukun gücünün azaldığı yerde güçlünün hukuku geçerli olur.
İnsanlar, insanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözecek otoriteye olan ihtiyaç devlet egemenliğini doğurmuştur.
Eksen kaymasının gerçekleştiğini görüyoruz. Yıllardır soruşturma hukukunun haksız uygulamalara konu olmuş insanları görmezden gelenler, bugün yargıdan şikayet etmektedir.
Cezaevlerinde yatanların yarısı tutuklu
Ne yazık ki Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Müdürlüğü’ne baktığımızda, cezaevlerinde yatanların sayısı 116 bin görülmektedir. Bu sayının toplamda yüzde 52’si tutuklu olarak cezaevindedir. Cezaevinde yatanların yarıdan fazla tutukludur.
Ülkemizdeki itibarlı rütbeli makam sahibi insanlar, usul yasalarının yanlış uygulandığı söylenir hale geldi. Doğru olan ise, yüzde 52 olan tutuklu sayısının sorgulanmasıdır.
Etkin, süratli, tarafsız ve bağımsız bir yargı konusunda yaşanan olumsuzluklar AİHM’e şikayet yolunu cazip kılmaktadır.
Yüksek yargı organlarına ait bilgi siteleriyle, hiçbir yorum yapmadan bazı bilgiler vermek istiyorum.
Yargıtay'ın iş yükü fazla
2009 yılı itibariyle Yargıtay Başkanlığı’nın iş yüküne bakıldığında, ceza dairelerinde 520 bin hukuk dairelerinde 480 bin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 600 bin dava dosyası bulunmuştur.
2008 yılına dava sonuçlanma zamanlarına bakınca savcılıklarda 346 gün, ceza mahkemelerinde 258 gün, Yargıtay’ın ceza dairelerinde 838 gün, toplam 1442 gün, yani 4 yıl sonra ceza davalarının kesinleşerek sonuçlandığı görülmektedir.
Yargıtay ceza dairelerinde, 15 bin dosyanın zaman aşımına uğradığı saptanmıştır.
Vatandaşlar adil yargılanma konusunda acılar yaşıyor
Amacım Türk yargı sisteminin içinde bulunduğu tabloyu ortaya koymaktır. Yargının bağımsızlığı konusunda, yaşadığı sorunları göz ardı ederek bu tablo değerlendirildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının adil yargılanma konusunda yaşadığı acıları gözler önüne sermektedir.
Ülkemizin mevcut sistemiyle çağdaş devletleri yakalaması asla mümkün değildir. AB ilerleme raporlarında da bağımsız tarafsız etkin bir yargının gerekliliğine işaret edilmiş, Türkiye ise bu engeller için söz vermiştir.
Yüksek yargıda seçim telaşının olmadığı gün yok
Yüksek yargıda seçim telaşının olmadığı günler sayılıdır diyebiliriz. Seçim sisteminin gereği olan ziyaretler görüşmeler ciddi zaman kaybına neden olduğu gibi, seçim psikolojisinin yargı mensuplarındaki belirleyici etkisi gruplaşmayı da beraberinde getirmektedir. Bu seçim şekillerinin yeniden düzenlenmesi, yargının tarafsız ve bağımsızlık konusuna çok katkı sağlayacaktır.
Yargıda şeffaflık sağlanmalı
Yargıda şeffaflık açılmalıdır. TBMM’de olduğu gibi Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere Yargıtay ve Danıştay’ın genel kurulundaki görüşmelerin kayda alınması, herkese açık olması sağlanmalıdır.
Tarafsızlığı da sağlayacak olan bağımsızlık, yargıcın yüreğindeki kaygıların giderilmesiyle mümkündür. Yargı mensuplarının sorunları ve yargının geleceğine ilişkin konularda, dernek kurmak ve buna katılmak, anayasamızın güvencesi altındadır. Hakim ve savcıların da örgütlenme hak ve özgürlüklerini kullanması yadırganamaz.
Son yıllarda yargı mensuplarının kurduğu birliklerin yaptığı faaliyetlerin bazı sorunları da beraberinde getirdiği bir gerçektir. Yargıç derneklerinin toplumun tüm sorunlarıyla ilgili görüşlerini açıklamaları yargının bağımsızlığıyla ilgilidir.
Siyaset sorun çözme sanatıdır
Konumumuz itibariyle üzerinde yorum yapamayacağımız Anayasa değişikliğinin, tepkisel düşüncelere dayanmaması ve niteliği farklılaştırılmış yeni bir bağımsızlık ve tarafsızlık doğurmaması en büyük temennimizdir. Bir araya gelmiş siyasi düşünce sahipleriyle kültür ve inanç gruplarının eğilim ve beklentilerine cevap veren bir anayasa ihtiyacı açıktır.
Devletin yapısının, yönetim biçimini, devler organlarının birbirleriyle olan ilişkileri düzenleyen anayasaların içeriği kadar yasalaşma yöntemi de katılımcı çoğulcu özgürlükçü bir sürecin yaşanması her bireyin temennisidir.
Demokratik bir rejimde siyaset sorun yaratmak değil, sorunları çözme sanatı olarak tanımlanıyor. Hukuk devleti demokrasi ve laiklik gibi evrensel değerlerin genetik yapısı değiştirilerek, bize özgü bir model yaratılması sorun yaratır.