Faksın içeriğini değerlendiren Altaylı, Kıbrıs halkının gelecekle ilgili vahim planlarını yazmış.
Abone ol
Altaylı'ya gelen mektup şöyle... ‘‘Sayın Altaylı, ne güzel yazmışsınız Kıbrıs hakkında. Tıpkı benim geçen yılki ruh halimi anlatıyor yazılarınız. Son şans olarak canhıraş çırpınan, yalvaran umutsuz bir insan manzarası. Tıpkı benim geçen yıl yalvardığım, sinir olduğum gibi bir haliniz var. Bu yıl artık takmıyorum. Çünkü ben Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşıyım. Dünyaca tanınan, saygınlığı olan, insanlarına saygılı bir ülkenin vatandaşıyım. Gelecekle ilgili artık bir çekincem yok. Hele çocuğumun geleceği ile ilgili olarak çok rahatım. O da Avrupalı olarak yetişecek. Annesinin yaşadıklarını yaşamayacak. Sizin kendinizden çok çocuğunuz için kaygılandığınızın farkındayım. Ama artık çok geç. Size Denktaşlı, Afrikalı veya Asyalı bir yaşam kaldı. Avrupalı olmak bize nasip oldu. Kader.’’
Altaylı'nın analizi ise şöyle... Mektup bu.. Ve vahim geleceği gösteriyor. Kıbrıslı okurum ‘‘insanına saygılı bir ülkeden’’ söz ediyor. 30 yıl öncesine kadar olanları unutmuş. İnsan bu. Unutuyor. Hızla unutuyor. Ve bu okurumun tavrı Kıbrıs'ta bundan sonra nereye doğru gidileceğini gösteriyor. Denktaş Annan Planı'nı müzakere bile etmeyerek Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasına izin vermeyecek. Ve birkaç 10 yıllık zaman içinde Kıbrıs'taki Türkler yavaş yavaş ‘‘Kıbrıs Cumhuriyeti’’ vatandaşı olacak, Annan Planı'nda elde etmeleri muhtemel hakları bile elde edemeden adayı fiili olarak birleştirecekler. Yazık olacak. Çok yazık.