BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,67
ALTIN 2.964,66
HABER /  GÜNCEL

Kıbrıs'ın AB'ye üyeliği suç

Kıbrıs'ın AB'ye üyeliğinin uluslararası hukukun çiğnenmesi olacağı görüşüne bir destek te Prof. Mendelson'dan geldi.

Abone ol

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliğinin, 1960 tarihli Garanti Anlaşması'nın ihlali anlamına geleceği belirtiliyor. Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği tarafından hazırlanan, uluslararası hukukçu, Londra Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Maurice H. Mendelson'un, 12 Eylül 2001 tarihli ''Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB'ye Üyelik için Yaptığı Müracaata İlişkin İlave Mütalaası'', Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yayımlandı. ''Kıbrıs'ın AB'ye Girişi Neden Hukuka Aykırı Olacak'' başlığıyla bastırılan mütalaa, TOBB yönetiminin geçen hafta sonunda KKTC'ye ziyareti sırasında dağıtıldı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, bu mütalaaya dayanarak, ''Kıbrıs'ın AB üyeliğinin, uluslararası hukuk açısından bir suç olacağı'' görüşünü dile getirmişti. Hisarcıklıoğlu, ''Eğer 1960 anlaşması varsa, Kıbrıs diye kabul edilen devlet, ancak İngiltere, Yunanistan ve Türkiye'nin üye olduğu bir grubun içine girebilir. Şu anda uluslararası hukuk açısından, AB suç işliyor'' demişti. Mütalaasında, 1960 tarihli Kıbrıs Anayasası ve Kuruluş Anlaşması ve Garanti Andlaşması'nı birlikte değerlendiren Prof. Mendelson'a göre, Garanti Andlaşması'nın I. ve II. maddesi, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, AB üyeliğini hukuki açıdan engelliyor. Mütalaada, andlaşmanın 1. maddesindeki, ''Kıbrıs Cumhuriyeti, herhangi bir devletle hiç bir şekilde kısmen veya bir bütün olarak siyasi ve ekonomik birliğe girmeyeceğini taahhüt eder. Kıbrıs Cumhuriyeti, bununla bağlantılı olarak, Ada'nın herhangi bir diğer devletle birleşmesini doğrudan veya dolaylı olarak gerçekleştirmeyi teşvik etmesi muhtemel her türlü faaliyeti yasaklar'' şeklindeki hükme dikkat çekiliyor. AB'ye üyeliğin, birliğin diğer üyeleriyle bir bütün olarak veya kısmen siyasi ve ekonomik bir bütünleşmeyi içereceği, bunun yanısıra, doğrudan veya dolaylı olarak diğer ülkelerle birleşmeyi teşvik eden bir faaliyet olacağı görüşü dile getiriliyor. Mütalaaya göre, normal yorum ilkeleri uyarınca, maddede yer alan, ''herhangi bir devlet'' ve ''hiç bir devlet'' ibareleri, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin sadece Türkiye ve Yunanistan ile değil, ''diğer bütün devletlerle siyasi ve ekonomik birliğe giremeyeceği'' şeklinde yorumlanıyor. Oysa AB'ye üyelik, birliğin diğer üyeleriyle bir bütün olarak veya kısmen siyasi ve ekonomik bir bütünleşmeyi içeriyor. Ayrıca doğrudan veya dolaylı olarak diğer üyelerle birleşmeyi teşvik eden bir faaliyet olacak. Özellikle AB'ye Türkiye'nin katılımı olmaksızın üyeliğin muhtemel sonucu, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Yunanistan ile doğrudan veya dolaylı olarak daha yakın siyasi ve ekonomik birliğinin gerçekleşmesinin teşviki olacak. TÜRKİYE VE YUNANİSTAN'IN BİRLİKTE ÜYE OLDUĞU KURULUŞLAR Mütalaada, söz konusu garanti anlaşmasının birinci maddesinin, uluslararası kuruluşlarla da siyasi ve ekonomik birlik yapılmayacağı yönündeki hükmü kapsadığı görüşü dile getirilirken, ''Türkiye ve Yunanistan'nı birlikte üye olduğu kuruluşlar için bu sınırlamanın bulunmadığı'' istisnasına yer verildi. ''Türkiye ve Yunanistan üye olmasa da Rum ve Türk toplumu temsilcilerinin onay vermesi halinde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir kuruluşa üye olabileceği'' istisnası çerçevesinde de AB üyeliğinin mümkün olmadığı, çünkü söz sonusu temsil mekanizmasının işlemediği hatırlatılan mütalaada, bu ve benzeri nedenlerden dolayı, Kıbrıs'ın AB'ye katılımının uluslararası hukuka aykırı olacağı sonucuna varılıyor. Prof. Mendelson, 1960 Garanti Andlşması'nın II. maddesi uyarınca, ''her üç garantör ülke de onay verene kadar, Yunanistan ve İngiltere'nin Kıbrıs'ın AB'ye katılımını önlemek üzere veto hakkını kullanmakta hukuki açıdan yükümlü oldukları'' sonucuna varıyor. Prof. Mendelson, mütalaasının sonuç bölümünde, 1960 tarihli Garanti Andaşması'nın halen yürürlükte olduğuna işaret ederek, bu anlaşmanın hükümlerine rağmen Kıbrıs'ın AB üyeliğinin, anlaşmanın ihlali anlamına geldiğini belirtiyor. Anlaşmanın ''devletlerle'' değil, ''bir devletle'' birleşmeyi yasakladığını öne sürerek bu sonuçtan kurtulmaya çalışmanın, hem anlaşmaya hem de hükümetlerin açık niyetlerine ters olduğu kaydedilen mütalaada, ''Kıbrıs'ın AB üyeliğinin doğrudan ya da dolaylı olarak diğer devletlerle ve özellikle Yunanistan ile birliğe yol açacağı inkar edilemez'' deniliyor.