BIST 9.771
DOLAR 33,98
EURO 37,67
ALTIN 2.728,39

Kıbrıs Türk'tür Türk kalacak!

Kıbrıs Adası'ndaki 500 yıllık Türk varlığını gölgelemek, sindirmek, silmek ve yok etmek üzere 1950'lerden itibaren Rumların başlattığı zulüm…

1963 Aralık ayında kanlı bir eylemle dayanılmaz bir baskı ve eziyete dönüşen, uluslararası hukuku ve Kıbrıs Türklerinin yasal haklarını yok sayan insanlık dışı baskılar…

20 Temmuz 1974’te başlayan ve dünya tarihine zafer olarak yazılan Kıbrıs Barış Harekâtı bu baskı düzeni yerle yeksan edilerek Kıbrıs Türkeri’nin varlığı sonsuza kadar garanti altına alındı. Tarihi bir zafer olan Kıbrıs Barış Harekâtı, 50 yıl sonrasında, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki tartışmasız varlığının Mavi Vatan'daki tüm deniz altı ve deniz üstü haklarının güvencesi adına da tarihi bir zafer konumundadır. Dünyanın en stratejik adalarından birisi olan Kıbrıs'ta Türk varlığının sonsuza kadar hükmetmesi olarakta okunabilir.

'Karpaz Burnu'ndan (Zafer Burnu) ileriye bakarsan Çin Seddi'ni görürsün' ifadesi Kıbrıs'ın küresel jeopolitik dengeler açısından vazgeçilmez konumunu teyit eden bir ifadedir. Bu nedenle; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığı, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'nın da bir parçası haline gelmesi, Balkanlardan Kıbrıs'a, Kıbrıs'tan Kafkasya ve Orta Asya'ya stratejik bir coğrafyada, aynı zamanda ulaştırma, enerji ve ticaret koridorlarına da hakimiyet anlamına gelmektedir.

İçinde bulunduğumuz karmaşık dönemde, bulunduğumuz coğrafya jeopolitik gerginlik ve çatışmalarla önemli zorluklar yaşarken ve geleneksel koridorlar yaşadıkları sorunlar nedeniyle masaya yatırılırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin Balkanlar'da, Kıbrıs’ta, Kafkasya'da ve Orta Asya'da kalıcı barış ve istikrar adına yürüttüğü insanı ve girişimci diplomasinin değeri paha biçilmez.

Türkiye'nin Adriyatik'ten Doğu Akdeniz'e, Hazar Denizi'nden Asya- Pasifik'e oluşturduğu kapsayıcı ve yapıcı ilişki ağı, bugün dünyanın saygın ve stratejik önemdeki tüm ekonomik ve siyasi platformlarından davet almasına sebep teşkil ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın samimi ve kararlı liderliği, vizyoner yaklaşımı Afrika'da, Asya'da, Latin Amerika'da Türkiye'ye önemli stratejik iş birliklerinin kapısını da açıyor. Bu süreç, yakın dönemde KKTC'nin çok sayıda ülke tarafından tanınmasına imkân sağlayan gelişmeleri de beraberinde getirecektir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin ve KKTC'nin birlikteliği, 

Mavi Vatan, 

Gök Vatan 

Uzay Vatan'ın hakimiyet alanında gücümüze güç katmakta. Bunun yanı sıra Kuzey Kıbrıs'ın dijital dönüşüm alanında teknoloji merkezi haline gelmesi uluslararası yatırımcıların KKTC'ne olan ilgiyi arttıracaktır.

Tarihi bir zafere imza attığımız Kıbrıs Barış Harekâtı, bugün dünya savunma öğretilerinin yeniden yazılmasına sebep olduğumuz yerli ve milli savunma projelerimizin ilk tohumlarının da atıldığı bir zaferdir. Milli Savunma Hamlemiz, Milli Uzay Hamlemiz, Milli Teknoloji Hamlemiz, Milli İstihbarat Hamlemiz, Milli İletişim Hamlemiz ile Türkiye'nin Milli Egemenliği perçinleniyor.

Kıbrıs 'Türk'tür, hiçbir küresel güç bu gerçeği değiştiremez.

El Öptürmek Mesaj Olabilir mi?

Özel Harekât Başkanı Süleyman Karadeniz’in ve peşinden orada bulunan askerlerin Devlet Bahçeli’nin elini öpmesini topluma nasıl yansımıştır?

Bir devlet büyüğüne gösterilen saygı mı?

Devlet içinde etkin, silahlı ve güçlü bir yapının MHP’den beslendiği ve dönüştüğü mü?

Bakıldığında; el öpmek bizim geleneklerimizde vardır.

Küçükler büyüklerinin elini öper.

Peki “Devlet görevinde” el öpmek uygun mudur?

Genelkurmay nasıl yorumladı bu el öpmeyi?

AK Parti içinde de “Doğru olmadı” ifadeleri kısık sesle yükseldi.

Ancak; Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından el öpmek bir sorun olarak görülmeyince gündem olmadı.

Emniyet, Yargı ve pek çok kritik noktaya MHP misyonuyla hareket edenlerin olması devleti daha güçlü bir hale mi getirir?

Yoksa:

Bu yapı ve ilişkinin riskleri hükümete, iktidara tedbir almasını fısıldar mı?

Süleyman Karadeniz; MHP doktrinlerine, ülkesine, bayrağına, vatanına can verecek can alacak kadar bağlı ve bağımlıdır. O nedenle Sayın Devlet Bahçeli, Karadeniz nazarında ve milliyetçi vatan severler nazarında özel anlam ifade eder.

Orası Özel harekât…

El öpen de oranın başkanı…

Karadeniz için; “Özel aidiyet alanları lehine kullanma gibi bir pataloji” ifadesini kullananlar yersiz kullanmıştır, yakışıksız kalmıştır.

Devlette MHP odaklaşması, paramiliter bir nitelik barındırmaz.

Sayın Devlet Bahçeli, elinin öpülmesi sonucu bütün bunların tartışılacağını öngörmemiş olabilir mi?

Yoksa el öptürmek bir mesaj olabilir mi?