BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kıbrıs tazminatları sorun yaratacak

Ergin, Kıbrıs'ta çözüm umuduyla askıya alınan davaların, önümüzdeki ay görüşülmeye başlanacağını belirtiyor.

Abone ol AİHM’deki Kıbrıs tazminatları Türkiye’nin başını ağrıtacak

Kıbrıslı Rum Titina Loizidu’nun Girne’deki evine Koloni Oteli’nin hemen karşısındaki sokaktan giriliyor.

Bugün izbe bir görüntü içinde olan evi, 1974 Barış Harekatı’ndan sonra buraya gelen Hataylı bir vatandaşımız pansiyon olarak işletiyor.

Avlusu da olan iki katlı bu evde daha çok KKTC’ye iş aramaya gelen T.C. vatandaşları konaklıyor.

Evin arsa değeri 70-80 bin Euro dolayında tahmin ediliyor. Bu rakamı yüksek bulanlar da var.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Aralık 1996 tarihinde aldığı ve 1974 sonrasında bir ‘ilk’ oluşturan kararında Türkiye’yi Loizidu’ya 600 bin Euro tazminat ödeme cezasına çarptırmıştı.

Aradaki farkın yüksekliği 1974’ten 1996’ya kadar geçen 22 yıl içinde kullanım kaybından doğan zararın tazmin edilmesini öngörüyordu.

LOİZİDU’NUN İKİNCİ ŞİKAYETİ BEKLEMEDE

Türkiye, geçen aralık ayında Avrupa Konseyi ile yaptığı anlaşmada Konsey’in veznesine 1 milyon 120 bin Euro tutarında bir ödeme yaptı. (1 trilyon 891 milyar lira.)

Çünkü, 1996’tan 2002’ye kadar geçen süre içinde tahakkuk eden ek faiz de tazminata dahil edilmişti.

Bu karar, o dönem Türkiye’yi kaplayan siyasi bunalım ortamı içinde Türk kamuoyu tarafından fark edilmese de, kabul edelim ki, 1974 sonrasında Türkiye’nin Avrupa’daki bir hukuk zemininde uğradığı en ağır yenilgiydi.

Loizidu’nin AİHM’ye yaptığı başvuru, biri tazminat, diğeri ise evine dönüş yolunun açılması talebi olmak üzere iki yönlüydü.

Mahkeme, 1996’da yalnızca tazminat talebine karşılık verdi; mülke dönüş hakkına ilişkin talebi sonuçlandırmadı.

AİHM, Loizidu’nun bu talebine ileride bakacak.

ANNAN PLANI KABUL EDİLSEYDİ

Annan Planı, kabul edilmesi halinde, Kıbrıslı Rumların AİHM önünde sırada bekleyen binlerce taşınmazına ilişkin başvuruların bir ‘iç mekanizma’ üzerinden çözüme bağlanmasını öngörüyordu.

Planda getirilen derogasyonlar, kuşkusuz, bu iç mekanizmanın AİHM tarafından kabul göreceğine ilişkin mutlak bir güvence taşımıyordu.

Ancak yine de, A) Loizidu kararının yarattığı emsalin izlenmesiyle, B) mutlak kesinlik taşımasa da iç çözüm mekanizması arasındaki bir tercihte, kuşkusuz ikinci şık Türkiye açısından daha rahatlatıcı olacaktı.

Annan Planı’nın reddedilmesinden sonra Türkiye’nin gündemine gelen kritik sorulardan biri, AİHM’de bekleyen diğer davaların akıbetidir.

AİHM, Annan Planı nedeniyle Kıbrıs sorununda bir çözüm olasılığının belirdiğini dikkate alarak, bu başvuruların sonuçlandırılmasını bir süre için askıya almıştı.

Bu sürenin önümüzdeki ayın ortalarında dolacağı anlaşılıyor.

Mahkemenin bu dosyalara el atması şu anlama geliyor:

TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN YÜKLÜ TAZMİNATLAR

1) AİHM, geçen temmuz ayında Demados ve Evgenya davalarında Türkiye’nin sözleşmeyi ‘ihlal’ ettiğine karar vermiş, ancak tazminat miktarını belirlememişti. Mahkeme, bu durumda ihlal kararını vermiş olduğu için tazminat cezasına da hükmedecektir.

2) AİHM’nin ‘incelemeye değer’ bularak gündemine aldığı, ancak henüz bir karar vermediği 47 şikayet daha var. AİHM, bu davalarda karar menziline girebilir.

3) Asıl sorunlu kategoride, AİHM’nin henüz incelemeye değer olup olmadığına karar vermediği 645 başvuru var. Ancak, bu başvuruların çoğunda birden çok taşınmazın durumu konu ediliyor. Taşınmazların toplamının 4 bine kadar çıktığı tahmin ediliyor.

4) Tabii, bir de önümüzdeki dönemde yapılacağı anlaşılan yeni başvurular var.

AİHM’nin bütün bu başvurularda Loizidu davasının açtığı içtihat doğrultusunda gitmesi durumunda, Türkiye’yi, bütçesini altüst edecek miktarlarda muazzam yüksek bir tazminat bedelinin beklediği sonucuna varabiliriz. Bir fikir vermek için 1974’te Güney’e göç etmek zorunda kalan 150 bin dolayında Rum’un Kuzey’de bıraktığı evlerin sayısının 28 bin 600 olduğunu belirtmekle yetinelim. Arsalar bu rakamın dışındadır.

Türkiye, geçen aralık ayında Avrupa Konseyi ile yaptığı anlaşmada tazminatı öderken, bunun bir emsal oluşturmayacağını beyan etmiş, bu beyanı Konsey tarafından ‘not edilmişti.’

AİHM’nin nasıl bir yol izleyeceği, Türkiye açısından önümüzdeki dönemin en kritik sorunlarından biri haline gelmiş bulunuyor ve Türk vergi mükelleflerini de yakından ilgilendiriyor.