Ada'da son kararın TBMM'ye ait olduğuna dikkat çeken Işık, Türkiye'yi bekleyen tehlikeden de söz ediyor.
Abone ol Milyon defa hayır5.Annan Planı cumartesi günü KKTC ve Rum Kesimi'nde halk oylamasına sunuluyor. Net bir tahminde bulunmak zor. Ancak KKTC'deki 'evet' Rum kesimindeki 'hayır' oylarının 'şişirildiği ve beklendiği' kadar yüksek
olmayacağı kanaatindeyim.
Kıbrıs'ta, 'hayır'ı savunmak, içi boş bir 'ulusalcılık' veya 'milliyetçilik midir?'
Tabii ki 'hayır'
Türkiye'nin Kıbrıs'ta maddi-manevi emeği ve hakkı vardır.
'Evet veya hayır'ı tartışmak bizim üstümüze vazife midir?
Elbette ki 'evet'
Niye mi?
Kıbrıs'ın tek başına AB üyesi olması bizi birinci derecede etkiler. Şartları kötüyse menfi, iyiyse müspet etkiler. Midesinden AB'ye bağlı olanları ve çağdaş mandacıları dışında tutursak, Türkiye'de 'evet' veya 'hayır'ı samimiyetle savunanların bence ortak bir eksiği var:
'Annan Planı'na Türkiye açısından yeterince bakmadılar. Kıbrıs'a Türkiye'nin menfaatleri açısından yaklaşmayı bir ayıp ve eksiklik olarak gördüler.'
Kıbrıs'ta, Allah korusun aleyhimize bir çözüm, Akdeniz, ardından Ege'yi bize kapalı birer göl haline getirebilir. Bu da yıllardır övündüğümüz, 'üç tarafı denizlerle çevrili ülke' deyiminin, 'üç tarafındaki denizlerle kelepçelenmiş bir ülkeye dönüşmesi' anlamına gelir.
Fatura Erdoğan'a...
28 Mart mahalli seçimleri öncesi, Kıbrıs'ın 'seçim malzemesi yapılması' belki doğru değildi. Pek yapıldı da denilemez. Ama önümüzdeki ay ve yıllarda Kıbrıs'ın iç siyaset konusu olması kaçınılmazdır. Zaten Başbakan Erdoğan da Antalya'da, 'Annan Planı'na evet' mesajıyla 'reste rest' dedi. Böylece 24 Nisan referandumundan sonra da Türkiye'deki Kıbrıs tartışmaları yakın zamanda azalmayacak, tersine şiddetlenerek artacaktır. Çünkü:
1- Referandum sonuçlarını resmen onayalayacak son organ TBMM'dir. AK Parti Hükümeti referandum sonuçlarını TBMM'ye sunmayı taahhüt etmiştir. O kadar. Bunu bilen Cumhurbaşkanı Sezer ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, konuşmalarında TBMM zeminini 'çözüm adresi' olarak işaret ettiler. Denktaş da ısrarla TBMM'de konuşmak istedi. Uluslararası anlaşmalara göre TBMM onaylamazsa, referandum sonuçları ne olursa olsun Annan Planı KKTC'de uygulanamaz.
2- TBMM 'ret' kararı alır mı? İmkansız değil ama zor görünüyor. Evet kararı sorumluluğun tamamen omuzlarına yüklenmesi, hayır ise, bir anlamda AK Parti Hükümeti'nin sona ermesi demek oluyor. Çok zor bir durum.
3- Uzun vadede AB üyesi Birleşik Kıbrıs'ın AK Parti Hükümeti'nin isteği doğrultusunda TBMM'de onaylanması, Türkiye'nin stratejik öneminin azalması, doğal olarak iç siyasete yansıyacaktır. AB hukkukunda birincil anlaşma olmayan Annan Planı ile önümüzdeki 15 yılda Türk nüfusun asimilasyonu belirgenleşirse ne olacak? Kıbrıs'ın üyeliği karşılığında cebine hiçbir şey girmeyen Türkiye, bunun 'siyasi faturasını' kime çıkaracak? Müspeti Mehmet Ali Talat'a, menfisi de tabii ki Başbakan Erdoğan'a ve AK Parti'ye.
4- Bu fatura, 1 Mayıs itibariyle kesilmeye başlayacak. Kıbrıs'ın AB üyeliği ile, sadece nüfus cüzdanlarıyla seyahat eden tatilciler, kumarcılar, AB üyelerinin zaman zaman bizi inciterek uyguladığı 'vize ambargosu' ile karşılaşacaklar. ÖSYM ile Kıbrıs üniversitelerinde okuma imkanı tartışılacak. Mevcut öğrenciler, 'yurt dışında ve pahalı bir yabancı ülkede' okumak zorunda kalacak. Belki bir çoğu da maddi krizden dolayı, eğitim ve öğretimlerini yarıda kesecek. Bize göre TBMM, Annan Planı'nı bu haliyle kabul edemez.