BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kıbrıs bitmeden sıra Ege'ye geldi

Sorunların yüzde 80'inin çözüldüğünü yazan Birand, Kıbrıs’tan sonra sırada Ege olduğunu belirtiyor...

Abone ol

Ege sorunuyla ilgili, Türkiye ile Yunanistan arasında aylardır yürütülen gizli görüşmeleri, Posta Gazetesi yazarı Mehmet Ali Birand, bugünkü köşesine taşıdı.

İşte Mehmet Ali Birand'ın yazısı:

Ege için gizli görüşmeler sürüyor

Aylardan beri gizli bir görüşme süreci yaşanıyor. Amaç, Ege’deki anlaşmazlıkları gidermek. Sorunların yüzde 80’i şimdiden çözülmüş durumda. Sıkı durun, Kıbrıs’tan sonra sırada Ege var.

Türkiye ile Yunanistan arasında uzun süredir gizli bir müzakere süreci yaşanıyor.

Belki şaşıracaksınız, ancak bunca zamandır iki ülke diplomatları buluşuyor, konuşuyor ancak basında hiçbir haber çıkmıyor. Ne Türk ne de Yunan diplomatları hiçbir haber sızdırmıyorlar.

Bu durum size anormal gelmiyor mu?

Buna göre, hiç normal değil.

Bunun anlamı, ilk defa ciddi bir iş yapılıyor demektir. Aksi halde şimdiye kadar gazetelerin 1 inci sayfalarında “Ege satılıyor” manşetlerini okurduk

Konu : Ege

Amaç : 2004 yılı içinde sorunları çözmek veya birlikte Lahey Adalet Divanına gitmek için ortak dilekçe yazmak

Sonuç : Şu ana kadar sorunların yüzde 80’i çözülmüş görülüyor.

Şu anda yapılan görüşmeler tamamen karşılıklı niyetlerin ne olduğunu ortaya çıkarma amaçlı. Göreceksiniz, 1 Mayıs’ta Kıbrıs sorunu geride bırakıldıktan sonra, Ege gündeme girecek.

Ege ile ilgili olarak her konu ele alınıyor. Sadece kıta sahanlığı veya Kardak değil, dolaylı veya dolaysız şekilde “her konu” tartışılıyor.

Karamanlis hükümeti tutum değiştirmezse, önümüzdeki aylarda (Haziran-Ekim 2004) Ege gündeme girecek.,

Kıbrıs’tan sonra gündem Ege üzerinde yoğunlaşacak.

Bazı çevrelerin şimdiden hazırlıklı olmasında yarar var...

SEN SİNOD OLAYI TÜRKİYE’Yİ UTANDIRIYOR

Atina’da Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından izleyen çevrelerle konuşurken farkına vardım ki, Patriğin Sen Sinod’a atadığı yabancı uyruklular ile ilgili tartışma Türkiye’yi zor duruma sokuyor.

Nedenini sordum...

Hukukçulara inceletmişler ve Patriğin bu atamalarının hiçbir yasaya veya uygulamaya aykırı olmadığı sonucuna varmışlar. Zaten Patrik bu atamaları “geçici statü” ile gerçekleştirmiş.

Bizde bazı “yetkili” veya “köşe yazarlarının” ileri sürdükleri gibi, bu atamaların Lozan andlaşması ile hiçbir ilgisi dahi bulunamamış.

Yunanistan’daki Türkiye gözlemcileri Patrikhane konusunda da ümitliler. Kıbrıs’ın ardından Ege ve ondan sonra da Patrikhanenin Ekümenikliği ve Ruhban okulunun açılması bekleniyor. Bu konularda yıllardır direnenler, ortada olmayan bir sorunu boş yere büyüttüklerini acaba görebilecekler mi? Yoksa sonuna kadar direnecekler mi? Şimdilik yanıt bulunamayan sorular bunlar...

* * *

ATİNA’ NIN KIBRIS İÇİN ANKARA İLE ANLAŞMASI ZOR

Seçimlerden sonra hemen sorulmaya başlanan soru son derece önemli:

“22 Mart günü Türk ve Yunan dışişleri bakanları, Denktaş ve Papadopulos ile bir araya gelecekler ve anlaşma metnindeki boşlukları, yani anlaşamadıkları noktaları doldurabilecekler mi? “

Yunan hükümetlerinin ve toplumunun geçmişte Kıbrıs’ı nasıl algıladıklarını bilmediğimiz taktirde, Atina’nın önümüzdeki 4‘lü toplantılarda neleri yapabileceğini ve neleri yapamayacağını anlayamayız.

1974’te Türkiye beş hafta arayla arka arkaya iki askeri harekat düzenleyip adanın önemli bir bölümünü kontrolü altına alması sırasında, Yunanistanın açıkça seyirci kalması ve parmağını dahi oynatamaması, Kıbrıs Rumlarında büyük bir öfke ve kandırılmışlık, Yunan toplumunda da derin bir utanç hissi yaratmıştır. Yunanistanı yönetenler, yıllar boyunca Kıbrıslılara karşı daima boyunları bükük kalmış ve diyetlerini ancak Ada’nın AB’ye tam üyeliğini gerçekleştirerek ödediklerine inanmışlardır.

Başka bir deyişle, Yunanistan’ın dili yanmıştır. Bir daha Kıbrıs’ın içişlerine karışmamak gereği, tüm siyasi çevreler tarafından kabul edilen bir olgu durumuna girmiştir.

İşte karşımızda böyle bir Yunanistan vardır.

Hele Kıbrıs’ta iktidarı elinde tutan Papadopulos’un Annan planı çerçevesinde bir çözüm istememesi, bu durumu daha da güçleştirmektedir.

Yunan siyasi çevrelerinin nabzını tutan bir diplomatın anlatımı şöyle:

“Atina bir daha Kıbrıs’ın iç işlerine karışıp elini yakmak istemez. Hele Papadopulos’ un istemine karşı çıkılması düşünülemez bile. En iyisi, bırakalım Annan boşlukları doldursun, Kıbrıs Türkleri ve Rumları da bunu kabul veya reddetsinler, mantığı daha ağır basıyor. “

Atina’daki hava şimdilik böyle...

Acaba değişir mi ?

Bana zor geliyor.

Ankara’nın Atina’dan mucize beklememesi gerekiyor.

Başından beri aynı noktaya dikkatleri çekmek istiyorum: ne KKTC ile Rumlar, ne de Atina ve Ankara bu çözümü bulamazlar. İster istemez boşlukların doldurulması Annan’ a kalacaktır.

İyisi mi şimdiden hazırlıklı olalım.