BIST 9.954
DOLAR 35,20
EURO 36,69
ALTIN 2.972,00
HABER /  GÜNCEL

Kenya: Sandıktan şiddet mi çıkacak?

Kenya bugün ülke tarihinin en kritik kabul edilen seçimleri için sandık başında. Göktay Koraltan, Nairobi ve Mombasa'dan izlenimlerini aktarıyor.

Abone ol

Kenya'da Rift Vadisi'nde Maasai topraklarındayım. Kurak mevsimin son günleri...

Uçsuz bucaksız Rift Vadisi'ni toz bulutları kaplamış. Vadideki miting alanında binlerce Maasai yerlisiyle birlikte, başkan adaylarından, başbakan yardımcısı Uhuru Kenyatta'yı bekliyoruz.

En az yetmiş dilin konuşulduğu ve irili ufaklı kırk kabilenin olduğu Kenya'da siyaseti etnik ilişkiler belirliyor. Bir milyona yakın nüfuslarıyla küçük bir kabile olmalarına rağmen, Kenya denince ilk akla gelenlerden biri renkli kıyafet ve folklorleriyle Maasai savasçıları...

Maasailer bugünkü seçimlerde, ülkenin en büyük etnik topluluğu Kikuyuların lideri olan Uhuru Kenyatta'nın koalisyonu Jubile'yi destekleyecek gibi görünüyorlar.

Bekleyiş birkaç saat sürüyor. Bu sırada kalabalığın arasında yerel kıyafetleri, sert bakışlarıyla dikkat ceken Esther Naserian'la konuşmaya başlıyorum. 35 yaşında üç çocuk annesi Esther'e neden burada olduğunu soruyorum. "Uhuru'nun anlamı 'özgürlük', Naserian ise 'barış' demek. Biri olmadan diğeri olmaz, o yüzden mitinge geldim" diyor gülerek.

Rift Vadisi'nde yaşayanların en büyük sorununun su ve toprak paylaşımı olduğunu, genelikle seçim dönemlerinde tırmanan şiddet olaylarına ve katliamlara da ''su ve toprak anlaşmazlıklarının'' yol açtığını söylüyor.

Toprak sorununun kökleri, Kenya'nın Britanya tarafından sömürgeleştirildiği 1895-1920 yıllarına uzanıyor.

İngilizler, o dönemde Kenya, Güney Afrika ve Güney Rhodesia'nın verimli topraklarını kullanmakla kalmıyor, bu topraklara yerleşiyorlar da. Örneğin, Rift Vadisi'nde yaşayan avcı Maasailerin % 60'ı topraklarından sürülüyor. Hastalıklar ve açlık yüzünden nüfusun büyük bir kısmı ölüyor.

Kenya İngiltere'den bağımsızlığını 1963'te kazanıyor ve büyük toprak sahibi beyazların çoğu ülkeyi terk ediyor. Ama sorun yine çözülmüyor. Çünkü bağımsızlık mücadelesini, çoğunluğu Kikuyulardan oluşan isyancı Mau Mau örgütü veriyor. İngilizler de Mau Mau'ya karşı ordu ve polis kuvvetlerine diğer etnik grupları dolduruyorlar. İşte ucu bugüne dek uzanan kanlı hesaplaşmaların temeli bu cepheleşmelerle atılmış oluyor.

Bugün Kenya'da büyük ve verimli toprakların çoğunluğu Kikuyu politikacıların ve iş adamlarının elinde. Her seçim öncesi toprak reformu vaatleri veriliyor. Ama bu konuda henüz hiçbir adım atılmış değil.

Yargılanacak aday Kenyatta

Miting alanında beklediğim Uhuru Kenyatta, ülkenin kurucu lideri Mzee Jomo Kenyatta'nın oğlu. Kendisi geniş arazileri olan bir toprak sahibi. Ancak halkın toprak reformu talebi Kenyatta'nın tek sorunu değil. Zira Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanması söz konusu.

Kenya'da 2007 yılında yapılan bir önceki seçimlerde şiddet olayları yaşanmış, yaklaşık 1,400 kişi hayatını kaybetmişti. Seçim sonuçlarına itirazla başlayan olaylar etnik çatışmalara yol açmış, ülkenin dört bir yanında yağmalama, tecavüz ve katliam olayları meydana gelmişti. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Uhuru Kenyatta ve onunla aynı koalisyon çatısı altında seçime giren başkan yardımcısı adayı William Ruto'nun bu olayların azmettiricileri olarak yargılanmasını istiyor.

Ben bunları düşünürken, biri Kenyatta'yı taşıyan, parti amblemleriyle kaplı helikopterler uzaklardan görülüyor. Maasailer helikopterleri, yanlarından hiç ayırmadıkları sopalarını havaya sallayarak selamlıyorlar. Zaten tozlu olan miting meydanında helikopterlerin inişiyle göz gözü görmez oluyor. Bir kargaşa ortamı, itişme kakışmanın ardından, nihayet düzen sağlanıyor, Kenyatta miting alanının ortasına kurulmuş tahta sehpanın üzerine çıkıyor, buradaki son seçim konuşmasını yapmaya başlıyor.

Konuşmasını tamamlamasının ardından Kenyatta'nın yanına yaklaşıyor ve herkesin aklını kurcalayan o soruyu soruyoruz: "Seçimleri kazanırsanız ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmanız gerekirse ülkeyi nasıl yöneteceksiniz?"

Uhuru Kenyatta, muhtemelen defalarca duyduğu bu soruya muhtemelen önceden hazırlamış olduğu yanıtı veriyor bize: "Bütün bu süreç işlerimizi hayli zorlaştırdı. Çok büyük baskı altındayız. Ancak seçim sonucu ne olursa olsun, buna saygı göstereceğiz. Mahkemeye gitmeyi ve adımı temize çıkarmayı da çok istiyorum."

Ardından helikopterine biniyor, yine tozu dumana katarak havalanıyor, son seçim mitingleri için bir liman şehri olan Mombasa'nın yolunu tutuyor.

Gergin bekleyiş

Mombasa, Kenya'nın Nairobi'den sonra en büyük ikinci şehri. Geçmişte Arap, Portekiz gibi birçok uygarlık tarafından yönetilmiş. Bugünse en büyük gelirini ince, bembeyaz kumlu plajlari sayesinde turizmden elde ediyor.

Sahil bölgelerinde Uhuru Kenyatta, başlıca rakibi Raila Odinga'nın gerisinde görünüyor. Halen Başbakan olan Odinga da Kenya siyasetinin yakından tanıdığı birinin, ülkenin ilk başkan yardımcısı Komünist Oginga Odinga'nin oğlu. Son kamuoyu yoklamalarına bakılırsa, iki aday ülke genelinde başa baş gidiyor.

Feribot iskelesinin hemen arkasındaki seyyar satıcılardan oluşan pazarda, mısır satıcısı Thomas Mochama'yla konuşuyorum. "2007'de yaşanan şiddet olayları bu sefer tekrarlanmaz umarım." diyor. 2010 yılında yapılan anayasa değişiklikleriyle olumlu adımlar atıldığını, ayrıca polisin seçimler öncesinde çok iyi güvenlik önlemleri aldığını söylüyor. Oyunu kime vereceğini sorduğumda, Raila Odinga gibi kendisinin de ülkenin üçüncü büyük etnik grubu olan Luolardan olduğunu söylüyor. "Ayrıca," diyor, "Uhuru Kenyatta önce adını bir temize çıkarsın bakalım."

Az ilerideki açık hava kahvesinde arkadaşlarıyla bilardo oynayan başka bir seyyar satıcı Edward Monetimot, Thomas kadar iyimser değil. "Halkın büyük çoğunluğu seçim sonrası yaşanabilecek olaylardan korkarak büyük şehirleri terk etti." diyor. "Satışlar durma noktasına geldi. Çoğu dükkân yağma korkusuna karşı stoklarını önceden bitirdi. Zaten kötü durumda olan işsizlik zirve yaptı."

Kenya bugün sandık başında. Daha şimdiden Mombasa yakınlarında dördü polis, en az 10 kişinin şiddet olaylarında hayatını kaybettiği haberleri geliyor. Şiddet olayları tırmanır mı?

Sorunun yanıtını henüz kimse bilmiyor. Ancak 1991'de çok partili siyasi hayata geçilmesinden bu yana Kenya'da şiddet olaylarının yaşanmadığı hiçbir seçim olmadığı düşünülünce, iyimser olmak zor. Aklıma Maasai kadını Esther düşüyor. Soyadı "barış" anlamına gelen Esther Naserian...

"Kenya'ya bu seçimlerin ardından barış gelebilir mi?" diye düşünüyorum. Sorum havada kalıyor.