Anavatan İstanbul İl Başkanlığı'nın "Yeniden İktidara Yürüyüş" yemeğinden ilginç notlar vardı.
Abone olSabah yazarı Mahmut Övür Anavatan Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nın düzenlediği "Yeniden İktidara Yürüyüş" yemeğine katıldı. Buradaki izlenimlerini yazan Övür, dedi.
Yazı: Mahmut Övür
Kaynak. www.sabah.com.tr
-Önceki gün Anavatan Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nın düzenlediği "Yeniden İktidara Yürüyüş" yemeği vardı. Yeşilköy Polat Renaissance Otel'de yapılan il yemeğine gittiğimde kapıda Genel Başkan Yardımcısı Sibel Çarmıklı ile karşılaştım.
İlk sözü "İçeriyi gördün mü" oldu. Doğrusu Anavatan Partisi'nin İstanbul'daki bu ilk gecesini merak ediyordum ama daha ilk adımda böyle bir soruyla karşılaşmak merakımı daha da artırdı.
Acaba içeride ne vardı? Henüz Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu gelmemişti. Fazla vakit kaybetmeden içeri girdim.
Salonda, kapasitesinin çok üzerinde bir kalabalık vardı. Yaklaşık 1200 kişi. Eski Meclis Başkanı Necmettin Karaduman'dan Sudi Türel'e, Ali Tanrıyar'dan Bülent Akarcalı'ya kadar çok sayıda eski Anavatan kurucusu protokol masasında yerlerini almıştı.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Bahçeşehir Belediye Başkanı Kemal Aydın ve Taşdelen Belediye Başkanı Hüseyin Sipahi de ordaydı. Geceye imzasını atan ise Anavatan Partisi'nin çiçeği burnunda yeni il başkanı Murat Akdeniz'di.
Salon kalabalık, heyecan da iyiydi. Ancak ilk bakışta öyle dikkatimi çeken bir şey yoktu. Nihayetinde görünen bir siyasi partinin yemeğinde olması gerekenlerdi. Ancak biraz dolaşınca iki önemli fark dikkatimi çekti.
İlki, çok değil bir yıl önce "ölü toprağı serpilmiş" diye nitelendirilen bir partinin cidden ayağa kalkmış olmasıydı. Özellikle gençler heyecanlarını salonda hissettirmek için yoğun çaba içindeydi.
Öteki ise çok daha önemliydi. Anavatan Partisi'nin ağırlıkla bir "şehir" partisi olduğu gerçeği her şeye rağmen hâlâ sürüyordu.
Bir süre sonra genel başkan Erkan Mumcu, yanında eşi Işıl Mumcu ve Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Sarıbaş'la birlikte salona girdi.
"Seçime yönelik işbirliği"
Yoğun alkış ve sloganlar arasında yerine oturduğunda uzun süre çevresi kuşatma altında kaldı. Genel başkanıyla fotoğraf çektirmek isteyen, elini sıkmaya çalışan onlarca partiliden biri gidiyor öteki geliyordu. O salonda Erkan Mumcu'ya gösterilen ilgiyi görünce bir gerçeği daha fark ettim: Biz gazeteciler, sürekli merkezin sağında veya solunda birleşmeden söz edip duruyoruz. Ancak, hiçbir siyasetçi böyle bir ilgiyi bırakıp birleşmeyi savunamaz.
Bu düşüncelerimi yanımda oturan Anavatan Partili bir belediye başkanına söyleyince beklemediğim bir cevap geldi.
Belediye başkanı aynen şöyle diyordu: "Özünde doğru bir tespit ama birleşme konusu yine de önemli. Ayrıca toplumun da buna ihtiyacı var. Bana kalırsa bu dönem sadece seçime yönelik özel bir işbirliği kurulabilir. Bu salonda da görüyorsun, Anavatan şehirlerde iyi durumda. DYP ise kırsalda iyi. Bu gerçeğin ışığında şöyle bir birliktelik sağlanabilir. Hangi parti nerede güçlü ise o rada ilk sırayı alır. İkinci sırayı da öteki alır. Bu, mevcut partilerin varlığını ortadan kaldırmaz ama büyük bir sinerji yaratır."
Doğrusu o manzarayı gördükten sonra, bir daha birleşme konusuna girmeme kararı almıştım ama belediye başkanının bu önerisini de yabana atmamak gerekiyor.