Kendini bedeniyle anlatıyor
24 yaşındaki ressam Nihal Martlı'nın 'Sodade' başlıklı sergisi ağırlıklı olarak otoportrelerden oluşuyor.
Abone ol'Güzel şeyler düşünmeme rağmen/Ağlamak geliyor içimden.' Oktay Rıfat'ın bu iki dizede anlattığı duygu için Portekiz kültüründe özel bir tanım var: Sodade. Mutluyken bile hüzünü içinde hissetmek, buruk bir sevinç. 'Sodade' karşımıza 24 yaşındaki Ankaralı ressam Nihal Martlı'nın C.A.M Sanat Galerisi'nde 13 Nisan'da açılan sergisinin adı olarak çıkıyor.
Daha önce Ankara'da Helikon Sanat Galerisi'nde bir kişisel sergi açan Martlı, ilk kez İstanbullu sanatseverlerle buluşuyor 'Sodade'yle. Yaklaşık 20 resmin olduğu ve ağırlıklı olarak otoportrelerden oluşan serginin ismini şöyle açıklıyor sanatçı: "Sodade'nin bir anlamı geçmişe özlem duymak. Geçmişi özlemek ve bundan mutluluk duymak. Ama o gün devam etmediği için şimdiden de memnun olmamak. Ben de geçmişte yaşamayı, 1950'li yıllarda bu yaşta olmayı isterdim. "
'Tuval başında efkârlanıyorum'
Onun resimlerine bakarken akla Frida Kahlo geliyor. Çünkü Martlı da resimlerinde anlatmak istediklerini kendi otoportleriyle izleyiciye geçirmeye çalışıyor. Martlı'ya göre zaten bütün ressamlar kendi dünyalarını anlatırlar: "Resim sanatında yüzyıllardır varlık gösteren kişinin iç dünyasını betimlemesi bir gelenek ya da ritüel olarak değil de içselliğin spontane bir biçimde yansıması olarak değerlendirilebilir. Ben de dünyamı anlatırken bedenimi de kullanıyorum."
Söz hemen Frida Kahlo'ya geliyor sonra. Her ne kadar Kahlo'ya benzetilmekten hoşlandığını söylese de ikisinin resminde büyük farklılar olduğunun altını çizmeden edemiyor Martlı, "Gerçekten çok sevdiğim bir sanatçı Frida Kahlo. Ve bir sanatçıya benzetilmek benim gibi yolun başında biri için onur verici. Evet otoportre yapmam benziyor ama çok büyük farklar da var. Örneğin tekniğimiz, çizdiğimiz atmosfer farklı. Onun resmi etnik ama benimkinin böyle bir özelliği yok. Siyasal yanı güçlü. Frida Kahlo biraz alınyazısını, kaderini resmetmiş. Ben de kendi gerçekliğimi yapıyorum aslında ama benim gerçekliğim gözle görülmüyor. Sadece benim gördüğüm bir dünya" diyor. Otoportrelerindeki hüzünü hayatına taşıyıp taşımadığını sorunca da "Aslında eğlenceli bir yaşantım var ama tuvalin başına geçince efkarlanıyorum" cevabını alıyoruz.
Resimlerinde kendini sürekli farklı mekânlarda resmediyor Martlı, mutfakta, küvette, çimenlerin üzerinde... Bu mekânların hepsi onun hayalinde yarattığı yerler. Sadece kendisi gerçek resimlerde, kurduğu atmosfer ise onun o an olmak istediği yerler. Frida Kahlo'nun ötesinde Martlı'yı etkileyenler müzik, özellikle de 'chanson'lar.
Sıkı bir Edith Piaf hayranı olduğunu söylüyor. Zaten bir resmine de Piaf'ın 'La Vie En Rose' şarkısının sözlerini iliştirmiş. Sadece 'chanson'lar değil, neredeyse tüm Fransız kültürü onu etkileyen. Sartre'ın 'Bulantı'sını okuduktan sonra hayatındaki birçok şeyin değiştiğini anlatıyor, kendini ifade ederken Apollinaire'in "Yalnızlar ortasında boş hareketler yaptı" dizesini kullanıyor. Zaten gelecekle ilgili planlarında Paris'in önemli bir yeri var... Nihal Martlı'nın 'Sodade' başlıklı sergisi 20 Mayıs'a kadar C.A.M Sanat Galerisi'nde açık kalacak.