Bebeklere tecavüz ve seri katiller ile irkildik, utandık insanlığımızdan ve suçlu aradık.
Abone ol17 aylık bebeklere tecavüz, seri katiller, katliama varan cinayetler, ihanetler ve şidet sarmalı dört bir yanımızı sardı. O minik bebeğin çektiği o acı hepizini içinde. İçimiz fena halde yandı. Suçlulara karşı duyduğumuz nefret sorunu çözer mi? Milliyet yazarı Can Dündar'a göre hayır. Yazar, suçlunun yakalanması ise bütün toplumun gühanını onlara yıkmanın yanlışlığına dikkat çekti. Dündar bu hepiminiz diyor ve asalım diyen koroya katılamadığını şu sözlerle dile getiriyor:
"Son 3 gündür, ben de her baba gibi, her ana gibi, her insan gibi, içimde kekremsi bir buruklukla geziyorum. Nereye gitsem, hangi yöne dönsem, morarmış bedeniyle yürümekte zorlanan o 17 aylık bebeğin hali geliyor gözümün önüne... Hastane odasında "Anne" diye ağlayışını işitiyorum.
36 yaşındaki annesinin gözetiminde başına çöreklenmiş 40-41-69 yaşında 3 adamın ona musallat oluşunu düşünüyorum.
Sonra kendimi bir çocuk pornosu filminin setinde yakalamışçasına silmeye çalışıyorum bu görüntüyü hafızamdan... Utanıyorum.
* * *
Biliyorum öfkelisiniz. Bu vahşeti almıyor beyniniz...
Daha ne olduğu kesinleşmeden yolladığınız mesajlarınız beddua dolu:
Sapıkların yargılanmadan asılmasını, ibreti âlem için ortaya bırakılmasını istiyorsunuz. Onlar yaptıklarının cezasını çekse, acılar içinde darağacına gitse bir nebze rahatlayacak, "Belalarını buldular" diye teskin olacaksınız.
Ben olamıyorum.
"Asalım" diye ilenen koroya katılamıyorum. Savcılık kapısında suratlarını gizleyen bu adamlara bakarken hiddetten, nefretten çok derin bir yenilmişlik duygusu sızlıyor içimde... Sanki insanlık yolunda bir meydan savaşını yitirmişiz, vicdan kalesini tek mızrak atmadan teslim etmişiz gibi bir mağlubiyet hissi bu. Bir ricat haletiruhiyesi..."
Hiçbir lincin acımızı söndüremeyeceğini savunan yazar kamuoyuna şu çağrıyı yapıyor:
"Pompalı tüfekle gözünden vurulmuş günahsız bir genç, kuytuda taciz edilmiş masum bir bebek, "Kaybettiniz" diye bağırıyor bize...Hiçbir linç ya da idam hafifletemez acımızı... İyisi mi, bu tokatla kendimize gelelim.
Vicdan kalesini tek mızrak atmadan teslim ettik.Ve kaybettik.Yen içinden dökülecek kırık kolları sarmanın zamanıdır şimdi..."