BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Kenan Işık yeni bir soluk!

Kenan Işık'ın haber sunuculuğu tartışmalara sebep oldu. TV haberciliğini analiz eden Dumanlı, Işık'tan ümitli olduğunu yazdı.

Abone ol

Türkiye'deki TV haberciliğini analiz eden Zaman Gazetesi Genel yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, başlıklı yazısında Kenan Işık'ın yararlı olabileceğini yazdı.

Yazan: Ekrem Dumanlı
Kaynak:

Bizim Anadolu’da hoş bir söz vardır. “Her boyayı boyadık, fıstık yeşili mi kaldı?” derler. Bir mevzuda bütün meseleler halledilmişçesine, o mevzuun küçük bir bölümünün mükemmelliği istenince başvurulur bu söze. Argoyu hafiften çağrıştırsa bile, Anadolu insanı bunu öyle nezaketle kullanır ki işittiğinizde fıstık yeşili esprisinin püf noktasını nasıl ortaya koyduğunu anlarsınız.


Son birkaç aydır medya, Kenan Işık sayesinde haber spikerliğini tartışıyor. Malum, Işık usta bir tiyatrocu, oyun yazarı, çok yönlü, çok renkli bir sanat adamı. Kimin aklına geldi bilinmez; ona haber sunuculuğu teklif edilmiş. Sanırım Işık’ın da gönlüne sıcak gelmiş bu teklif. Ancak, kıyametler kopuyor; nasıl olur da bir tiyatrocu TV haber sunucusu olabilirmiş?

İşte fıstık yeşili esprisi bu kareye “cuk” diye oturuyor. Neden mi?

Maalesef özel televizyonlar altyapısı kurulmadan, TV haberciliğinin felsefesi anlaşılmadan, gazete haberciliği, dergi yayıncılığı farkı şerh edilmeden vs. yayın hayatına atılmış oldu. Özel TV’ler yayına başlarken herkes hukukî düzenleme boşluğundan bahsetti. Aslında en tehlikeli boşluk, görüntülü medya disiplininin bilinmiyor olmasıydı. Gazetelerden yapılan “flaş transferler” üzerine kurulan televizyon yayıncılığı, gazetelerin bütün müktesebatını bire bir kopyalamaya çalıştı. Oysa yazılı medya ile görsel medya arasında çok önemli farklar vardı. Bırakın bu farkların anlaşılmasını, reyting telaşına kapılan televizyonculuk, ne bulduysa ona saldırmak zorunda hissetti kendini. Reality show’dan medet umdu, bazen beyazperdeden yardım aldı. Sinema tadında dizilere sığındı. Amerikan sitcom’larının benzerleri çekildi...

10 yıllık özel TV serüveninde en çok hırpalanan habercilik oldu. TRT’den gelme akşam haberleri geleneğine boyun eğmeyen TV kanalı yok gibi. Tepeden tırnağa eğlence kanalı olanlar bile “akşam ajansları”nı vermekten kendini alıkoyamıyor. Tamam, her kanal belli saatlerde haber sunabilir; ancak bunun çerçevesinin belli olması, meslekî disiplinler ile kuşatılmış olması gerekir.

“Anchorman”liğin okulu yok...

Pek çok televizyonun haber sunumu için tercih ettiği “anchorman” ya da “anchorwoman” portresi ortadayken Kenan Işık vesilesiyle kıyametin koparılmasına anlam vermek kolay gözükmüyor. Yakın zamana kadar en baba “anchorman” Reha Muhtar’dı. Ona yapılan eleştiriler de unutulmadı, onun “acı var mı acı” feryadı da. Bir zamanlar kamuoyunu geceler boyunca “siyaset meydanı”na hapseden en meşhur “anchorman” Ali Kırca’ydı. Şimdilerde eften püften konu ve konuklarla reyting almaya çalışıyor. Hatta geçenlerde “haka dansçıları”nı ana haber programına çıkararak “anchorman” olmanın dayanılmaz hafifliğini gözler önüne serdi(!).

Diyelim ki habercilikten gelme “anchorman” portresi kabına sığmıyor ve “bu işte bir yanlışlık var” dedirtiyor. Ya aslen manken, güzellik kraliçesi gibi unvanlarla “anchorwoman” tacına kavuşmuş kişilere ne demeli? Onlar “anchorwoman”lık mektebinden mi mezun oldu? Hangi haber merkezinde kaç yıl gazetecilik yaptılar da ana haber, ara haber demeden dünyadaki bütün gelişmeleri seyirciyle paylaşıyor?

“Anchorman”liğin okulu yok. Nasıl bugün bu işi yapanlara “Nereden öğrendin bu mesleği?” diye sorulmuyorsa, Kenan Işık’a (ya da sanat dünyasından gelecek kişilere) benzer bir soru tevcih edilemez. Bu soru herkese sorulacaksa pek çok kişi işinden olabilir...

Aslında Kenan Işık, televizyonculuğa hiç de yabancı değil. Bilmem kaçıncı programda görev alıyor, program yapıyor. Hem asgari bir “anchorman”lik eğitimi de alabilir. Kullandığı güzel Türkçe, işin cabası. Hatta getireceği kaliteli sunumla mevcut standardı da yükseltebilir. Zaten başarılı olamazsa seyirciden ve medya eleştirmenlerinden alacağı tenkitlerle bu işe veda da edebilir. Bu şans daha baştan verilmeyince halk “sanki haber sunanlar Işık’tan daha iyiymiş gibi...” der. Doğrudur...

Haber kanallarının aldığı büyük mesafe ile diğer TV’lerin habere ayırdığı çerçeve arasındaki fark düşündürücüdür. Sadece haber sunumu değil, haber kavramına verilen mânâ bile endişe vericidir. Bu durum göz önüne alınmadan “Kenan Işık da kim oluyor, gitsin o sanatını yapsın, haberi habercilere bıraksın” şeklinde bir cümle söylenirse, birileri de kalkıp o malum Anadolu tabirine başvurur; “Her boyayı boyadık da fıstık yeşili mi kaldı?”