BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Kemalizm konusunda tavır değişti

Hıristiyan Demokrat parlamenter Arie Oostlander tarafından hazırlanan yıllık Türkiye Raporu, AFET'te görüşülmeye başlandı.

Abone ol

Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu (AFET), Hollandalı Hıristiyan Demokrat parlamenter Arie Oostlander tarafından hazırlanan yıllık Türkiye Raporu'nu ve bu rapora bağlı karar tasarısını, hararetli tartışmalar çerçevesinde görüşüyor. Raportör Oostlander, karar tasarısında, Kemalizm konusunda kullandığı ifadeleri geri çekeceğini açıklarken, raporunun geneli hakkında ağır eleştirilere hedef oldu. Oostlander, bu sabah başlayan görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada, ''Tavır değiştirmem gerektiğini anladım'' dedi. Kemalizm konusunda kullandığı ifadeler nedeniyle mektup ve eleştiri yağmuruna hedef olduğunu anlatan Oostlander, ''Kemalist felsefeye'' ilişkin ifadeleri karar tasarısından çıkarılmasını sakıncalı görmeyeceğini söyledi. Türkiye'ye AB kapılarının açık olduğunu, tam üyeliği mümkün gördüğünü, ancak zorlukların ve engellerin de çok fazla olduğunu söyleyen raportör, Kıbrıs sorununun çözümünün Türkiye önünde bir ''siyasi kriter'' ve ''önkoşul'' olarak durduğunu savundu. Oostlander, Türkiye'de ''yeni bir anayasa'' istemesinin doğal olduğunu belirterek, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bunu istiyor. Bizim ondan daha temkinli olmamız gerekmez'' dedi. Raportör, Ermeni soykırımı iddiasının karara sokulmasına ''tereddürlü'' baktığını, bunun Türkiye'yi rahatsız edecek bir tavır olacağını düşündüğünü söyledi. Oostlander'in bu konuşmasından sonra, AFET üyeleri söz alarak çeşitli değerlendirmelerde bulundular. TASARININ İÇERİĞİ Türkiye karşıtı tavır ve görüşleriyle tanınan Oostlander'in bu yaklaşımını raporuna ve karar tasarısına da geniş ölçüde yansıttığı, ''Kemalist felsefenin, Türkiye'nin AB üyeliğine engel oluşturduğunu'' savunduğu görülüyor. Karar tasarısında, 3 Kasım seçimlerinde güçlü bir çoğunlukla iktidar olan AK Parti'nin, reformları gerçekleştirme alanında büyük sorumlulukları olduğu, bugünkü TBMM'nin seçmenin sadece yüzde 55'ini temsil ettiği belirtiliyor ve seçimlerde uygulanan yüzde 10 barajı eleştiriliyor. ''Türk Devleti'nin temel felsefesi olan Kemalizm, Türk Devletinin bütünlüğüne yönelik ölçüsüz bir endişe kaynağı oluyor. Kemalizm, Türk kültürünün ve milliyetçiliğinin homojenliği üzerinde duruyor. Devletçilik, ordunun güçlü rolü, dine karşı çok katı tavır gibi yaklaşımlara öncelik veren Kemalizm felsefesi, Türkiye'nin AB'ye katılımına köstek oluşturuyor'' gibi ifadelerin yer aldığı tasarıda, ''Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasının, Türkiye-AB ilişkileri açısından temel önemde olduğu'' görüşü savunuluyor. Tasarıda, Türkiye'deki devlet yapısında çok kökten değişiklikler yapılması gerektiği savunuluyor. ''AB'nin siyasi değerlerinin, Yahudilik ve Hıristiyanlık kültürüne dayandığı, ancak bu değerlerin İslam ağırlıklı bir toplum tarafından da kabul edilebileceği ve savunulabileceği'' yazılan tasarıda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Türk halkı tarafından güvenilir bir kurum olarak görülmesi eleştiriliyor. Tasarıda, MGK ve RTÜK gibi kurumların kaldırılması da isteniyor. Türkiye'nin milliyetçi ve laik yaklaşımlarının AB modeliyle uyumlu olmadığı ileri sürülen tasarıda, ''bu engelleri ortadan kaldıracak yeni bir anayasa ihtiyacı'' olduğu iddia ediliyor. Tasarıda, Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye'nin ''cesur kararlar almaları'', Ermenistan'a ambargoya son verilmesi, Türk ve Ermenilerin geçmişteki sorunları aşmak için diyalog kurmaları gibi istekler de yer buluyor.