"Biz halkçı değildik" diye özeleştiri yapan Prof. Dr. Yalçın Küçük'e göre Türkiye'de çifte ihanet var: Kemalistler Kemalizme, Müslümanlar ise İslamiyet'e ihanet ediyor.
Abone olYazdığı kitap ve konuşmalarıyla her zaman medyada bomba etkisi yaratan Prof. Dr. Yalçın Küçük, Milliyet Gazetesi'nden Derya Sazak'a konuştu. Küçük, ortaya attığı iddialarla yeni bir tartışma açacak gibi.
Röportaj: Derya Sazak
Kaynak:
Prof. Küçük, "Bence sol, eninde sonunda aydın hareketidir. Biz halkçı değildik, işçi değildik, varoşlara gittik, orada sosyalizm bitti. Türkiye'de bugün çifte ihanet var: Kemalistler, Kemalizme ihanet ediyorlar. Müslümanlar, İslama" diyor
AB adayı ülkemizde 'milliyetçi-ulusalcı' bir dalga mı yükseliyor? Bugün sol nerede duruyor?
Küçük: Mersin'de, Trabzon'da olanları milliyetçiliğin yükselişi olarak görmüyorum. Büyük bir hayal kırıklığına karşı tepki diyorum. Kürtleri "Dağ Türk'ü" diye nitelendirdiğimiz bir dönemden, Irak'ta Kürt bir cumhurbaşkanının seçildiği, Türk yöneticilerin Barzani veya Talabani tarafından kabul edilmeyi önemsedikleri günlere geldik. İşsizlik ve çaresizlik de eklenince toplum buna tepki gösteriyor. Sola gelirsek, Türkiye'de ve dünyada bir kaybedilmişlik var. Sol bakışın temel ölçütlerinin de eridiği dönemdeyiz.
Türkiye solunu etkisizleştiren ne oldu?
Sol, güvenini yitirdi. Ancak ben toplumda derin bir milliyetçilik akımı görmüyorum. Türkiye'de sol, tarihsel Komünist Partisi'nin etkisiyle çok fazla enternasyonalist oldu. Bizim Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile TKP arasındaki en önemli fark, Komünist Partisi'nin karikatürize ölçüde enternasyonalist gözükmesiydi. Sovyetlerin bütün sorunlarını, Türkiye'nin önünde düşünebiliyordu.
Sosyalistler, 1965'lerde TİP ile Meclis'te temsil edilir hale gelmişken niye durakladı?
Tersinden de bakabilirsiniz, bu kadar kalması da başarıdır.
CHP'nin 'ortanın solu'na açılarak 1970'lerde Ecevit'le iktidara gelmesi de 1960'lardaki fikir hareketlerinin sonucu değil mi?
İsmet Paşa'nın 'ortanın solu'na gelmesi esas itibariyle 'solu durdurma' hareketidir. 'Baraj kuralım, duvar kuralım' sözü Ecevit'indir. Bülent Bey, yer yer barışçıl solun önderleri Behice Boran'dan, Mehmet Ali Aybar'dan daha uç şeyler söyledi.
Bu düzen değişecek!
Toprak işleyenin, su kullananın. Bunları Ecevit söyledi. Buna karşılık devlet, Genelkurmay hem 12 Mart'la, hem 12 Eylül'le Türkiye'yi transforme etti. Tamamen dinselleştirdiler. 20. yüzyılda Türkiye'nin en militer olduğu dönem Kenan Evren dönemidir. Osmanlı döneminde bile olmayan şekilde Ramazan'da lokantaları kapattırdı.
Solun gücünü abartmayalım. Sol 1950'li yıllardaki Menderes rejimine karşı demokratizasyon mücadelesinin, edebiyatta, sanattaki yenileşmenin bir devamı oldu.
Sol bir aydın hareketi midir? Yoksa sınıfsal ve ideolojik bir tabanı var mıdır?
Bence sol, eninde sonunda aydın hareketidir. İşçi de olsa aydın hareketidir. 'Biz halkçı değildik, işçi değildik, varoşlara gittik, orada sosyalizm bitti.' Benim problemim şimdi Türkiye solunu gecekondulardan, varoşlardan kurtarmak.
Tersini yapmak gerekmiyor mu, 2002 seçimlerinde AKP solun boşalttığı alanlara, varoşlara girerek, toplumun yoksul alt sınıflarının tepki oylarıyla iktidara gelmedi mi?
Tamam bu doğru, ben zaten sol çok küçüldü derken, o solun da varoşlarda olduğunu görüyorum. Ben Modern Türküleri, Mor Ötesi'ni, diğerlerini destekliyorum. Bizim türkümüz değil artık. Tamamen halkçılık adına en muhafazakâr, kendisini sürdüremeyecek bir kültüre gittik. Sol ve sosyalizm aydın hareketi derken bunu kastediyorum. Benim 1982'de çok yankılanan Aydın Senfonisi'nde bir sözüm vardır: 'İnsan doğdu, büyüdü, gelişti, aydın oldu, solcu oldu, reklamcı oldu!'
Değiştirmedik, aldık
Biz solcu olarak, ne işçi ne halk dalkavuğuyuz. Biz halkı değiştirmek istiyoruz. Çok fazla halklaştık ne demek? Halkın bütün inançlarını, kültürünü aldık. Bugün sol diye, eski hareketlerin varoşlardaki uzantıları var. Bunların bir kısmı 'Hoş geldin Ramazan' diye dergiler çıkarttılar.
1968 solu, 'Bağımsız Türkiye' derken, devleti de eleştirmiyor muydu?
Bugün sol, ulusalcı ve Kemalist ideolojiye sarılıyor.
Bizim Kemalizmle ilgili açılımlarımızda birkaç nokta rol oynadı. Mehmet Ali Aybar, daha eleştirel bakıyordu. Mustafa Kemal, gerçekten 19 Mayıs 1919'da doğmuştur. Ondan önceki rolü çok önemli değildir. Bunlar tarih tezleriydi.
Asıl önemli olan, 1960'larda solu 'İkinci Kuvayi Milli' hareketi diye başlattı Aybar. Solun içinde Kemalizm vardı. Bir süre sonra bunu ayrıştırmamız ve 27 Mayıs'tan kopmamız lazımdı. Özellikle Doğan Avcıoğlu'nun 27 Mayıs'ı devam ettirmek, yenilemek istemesiyle, bizim Behice Boran, Mehmet Ali Aybar'la yaptığımız legal Marksizm farklıydı. Türkiye Üzerine Tezler'de 'TKP Kemalisttir' deyince yer yerinden oynadı. Biz Kemalizmi kötülemedik. Ayırmamız lazımdı. Ben şunu söyledim: 'Kemalizm bizi ileriye götürmez.'
İdris Küçükömer, 'sol sağdır, sol sağdır' diye bir tezi vardi. Sol bu noktaya mı geldi. Daha muhafazakâr mı oldu?
İdris Bey'in şemasını yanılgı olarak gördük. Kemal Paşa'ya kişisel düzeyde hücum ettiler. Bize göre İsmet Paşa CHP'si her şeye rağmen Demokrat Parti'den çok ilerideydi.
AKP sanki sola daha yakın duruyor.
AKP'nin özgürlük getireceğine inanmıyorum. Bu özgürlük Brüksel'den gelme. Devletin kadrolarında, Başsavcı Ok'un söylediği Fethullah Gülen taraftarı ve Milli Görüşçüler var. AB sürecinde hangi özgürlükten söz ediyoruz. Ceza Yasası'nda olmayan yasakları özel hukukla getirmek istiyorlar.
İslamcılar her tür etkiye açık
Son kitabınız İsyan'a Başbakan dava açtı.
Demokratizasyondan söz eden hükümet, bir kitabın yasaklanmasını istedi. Bir ülkede oyların yüzde 34'ü ile anayasayı değiştirme çoğunluğu veriliyorsa demokrasiden bahsedemeyiz. Brüksel'den demokrasi ithalatı olmaz. Çünkü kurumları yok. Kırk yıllık Yani, olur mu Kani. Neden iyimser olalım? AKP'de, AB nedeniyle yaşanan transformasyonun İslami kesimce kabul edildiğini gösteren işaretler o kadar güçlü değil.
Türkiye'de bugün çifte ihanet var. Kemalistler, Kemalizme ihanet ediyorlar. Müslümanlar, İslama. İslam bitti Türkiye'de. Niye Tanzimat'a karşı oldular? Neden Cumhuriyet'e karşı oldular? Neden İttihat Terakki'ye karşı oldular? Bir nedeni, bu, dışarıdan gelen bir düşünceydi. İkinci nedeni de bunda İbrani etkisi gördüler. Bugünkü İslami siyasi organizma devamlı dışarıyı savunuyor, her türlü etkiye açıklar. Yahudiliğe hiçbir itirazları olmadı.
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'nin 1919-1920'de yapmaya çalıştığından çok daha fazla laisizmin temelleri atılıyor. Çünkü İslam bitiyor. AKP'nin transformasyon kuşkusu kendi tabanında da var.
Trabzon, devletin güçsüzlüğüne tepki
Türkiye'ye biçilen 'ılımlı İslam rolü'nde revizyon gerekecek mi?
AKP ne kadar Türkiye'de kalıcı, hangi önemli rollere aday bu tartışmalıdır. Ecevit, 1977'de yüzde 44 oy aldı, hükümet kuramadı. Yüzde 34, tek meşruiyet kaynağı olamaz.
Meşruiyet tartışması başka çağrışımlar uyandırmaz mı? AKP karşısında sivil muhalefet nasıl inşa edilecek? Alternatif, milliyetçilik mi?
Milliyetçi dalga denilen bu hareketlerde reel sol yok. Olaylardan bir hafta sonra Trabzon'a gittim. Trabzonluların hali beni olumlu etkiledi. Üzülmüşler. Bunlar geçmişte bizim gördüğümüz, MİT'in, şunun bunun tahrik ettiği hareketler de değil. Bu hareket, Barzani'ye, İsrail'e karşı tepki. Özü budur. Devletin güçsüzlüğüne karşı tepki. Burada sol yok. 1966 yılında gençlik anti-Amerikan'dı. Şimdi dağ taş anti-Amerikan.
Eğer Suriye düşerse Kürt devleti ilan edilir
Yönetenler Talabani'ye inanıyorsa, Aziz Nesin'in deyimiyle aptallar
Siz Bekaa'da PKK lideriyle görüştünüz, İmralı'dan sonra Öcalan'ın görüşleri ne ölçüde değişti? Kürt sorunu yeni bir çatışmaya sürüklenilmeden nasıl çözülecek?
Yeni bir kitap yazıyorum: Cumhuriyet Çökerken! Ben otuz yıldır Irak'ta bir Kürt devleti kurulacağını savundum. De facto kurulan Kürt devletinin İsrail bağlantıları olduğunu görüyorum. Mesut Barzani öyle olmasa da, Barzanların çok büyük kısmı Yahudi. Öcalan'ın üslubu belki farklıdır ama özde Mustafa Kemal'i ve Türkleri değerlendirmesinde hiçbir değişiklik yoktur.
Talabani demiş ki, 'Kürt devleti hayalimizdir ama olmaz.' Türkiye'yi yönetenler eğer buna inanıyorlarsa, Aziz Nesin'in deyimiyle aptal olmak lazım. Bunu şöyle anlamak lazım: 'Suriye düştüğü anda Kürt devleti ilan edilir!'
Öcalan Suriye'den çıkartıldığı anda, bunun İsrail için yapıldığını söylemiştim. Barzani devleti kurulur ve Türkiye'yi yönetenler bu kafayla gitmeye devam ederlerse Güneydoğu'da Kürtlerin yaşadığı illeri koruyamayız.
Biz bu ülkeyi küçültmek istemiyoruz. Türkiye'yi büyütemezsek küçülürüz. Bütün partiler Avrupacıdır Türkiye'de, fakat AB'nin Türkiye'de Avrupacı partisi yok. Onun için bizim Kürtlere çok bel bağlıyorlar. Biz, Türkiye Kürtlerini başkalarına vermek istemiyoruz. Kürtler şovenizm yaptıklarında aydınların tepki göstermesi çok normal.
Bugünkü tepki ortamından, yeni bir siyasal hareket çıkar mı?
Çok erken. Biz bir çöküntüden çıkıyoruz. 3 Kasım 2002'de Hilmi Paşa'nın Amerika'ya gitmesini not ettim. Devlet paralize olmuş vaziyette ama toplumda bir canlanma görülüyor. Bugün Kürt sorununa demokratik yaklaşmakla övünenler Behice Boran'dan özür dilemeliler. 1970'de 'Kürt vardır' diyen ve Doğu Kongresi'ni toplayan bizleriz. Bunu söyledik diye hapse attılar. TİP'i Kürt meselesi bitirdi. Ama bize 'Siz Kürt milliyetçisisiniz' diye hücum ettiler.
KİMDİR?
Prof. Küçük, A.Ü SBF'yi 1960'ta bitirdi. DPT'de çalıştı. ABD'de Yale'de lisans eğitimi aldı. 1966'da ODTÜ'de çalışmaya başladı. 1970'lerde, İşçi Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı. 12 Eylül'de üniversiteden uzaklaştırıldı.